| Konu: | Kocaeli'de Kuzey Marmara Otoyolu çalışması sırasında viyadüğün çökmesi sonucu ölen işçilerin yakınlarına başsağlığı dilediğine, insanların hayatlarını boşu boşuna kaybetmesine daha ne kadar göz yumulacağını, sadece taziye dilekleri dileyen milletvekilleri olarak mı kalınacağını ve Türkiye'nin itibarının nasıl geri getirileceğini öğrenmek istediğine, 28 Kasım Tahir Elçi'nin ölümünün 3'üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 28.11.2018 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle Kocaeli'de enkaz altında kalan arkadaşlarımızdan maalesef 2'sinin ölüm haberini aldık. Yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, dünkü konuşmamda da ifade etmiştim, TÜRK-İŞ Genel Başkanı günde ortalama 5 kişinin iş cinayetlerine kurban gittiğini söylüyor. İnsanlarımızın hayatları neden bu kadar değersiz? Türkiye gibi bir ülkede savaşta kaybedilmeyecek kadar insan kaybetmemizin vicdani rahatsızlığını hiç kimse duymuyor mu?
Türkiye Büyük Millet Meclisinde güzel sözlerle, başsağlığı dilekleriyle bunları geçiştiriyoruz. Peki, yıkılan hayatlar, o ölen insanlarımızın çocukları, eşleri, biten bu hayatlar, gencecik hayatlardan sonra diğer dağılan yuvalar, bunların hiçbir tanesini düşünmeyecek miyiz? İnsanlarımızın hayatlarını boşu boşuna kaybetmesine daha ne kadar göz yumacağız?
Askerimiz nöbetteyken ölüyor; eğitim uçuşunda helikopter düşüyor, insanlarımız, Mehmetçiklerimiz şehit düşüyor; işçilerimiz sadece ihmalden dolayı iş kazalarından yok olup gidiyor, hayatlar sönüyor. Peki, biz, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinden taziye dileklerini dileyen milletvekilleri olarak mı kalacağız? Bunun için gerçekten hiçbir şey yapmayacak mıyız? Muhalefet partilerinin araştırma önergeleri, muhalefet partilerinin soru önergeleri, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilen her şey...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - ...iktidar partisi tarafından reddedilmeye devam mı edecek? Bunu bir kader olarak mı göreceğiz? Peki, işlenen cinayetlerle Türkiye'nin kaybolan itibarını nasıl getireceğiz geriye? Tahir Elçi bundan üç yıl önce öldürüldü. Türkiye gibi bir ülkede "İstihbaratına güveniyorum." diyen Cumhurbaşkanımız, "Polisine güveniyorum." diyen Cumhurbaşkanımız, "Emniyetine güveniyorum." diyen Cumhurbaşkanımız, şereften yoksun İçişleri Bakanına "Güveniyorum." diyen Cumhurbaşkanımız neden bunların hesabını sormuyor? İnsanlar ellerini kollarını sallayarak cinayet işleyecekler, Türkiye'yi terk edecekler. İnsanlar kendi insanlarını aydınlatmak için konuşma yaparken bir kurşunla, kör bir kurşunla yok olup gidecekler ve Türkiye hâlâ "Biz büyük ülkeyiz." "Demokratik ülkeyiz."...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - ..."Türkiye'de yasalar geçerlidir." demeye devam mı edeceğiz?
Amerika Birleşik Devletleri'nin gündeminde NASA'nın Mars'a gönderdiği uzay aracı var, onlar yer katmanlarındaki madenleri arıyorlar; Türkiye Büyük Millet Meclisindeki gündemimize bakın...
Arkadaşlarımız enkaz altında kalıp ölüyorlar, insanlarımız şehit düşüyorlar; üstelik de terörden değil, savaştan değil ihmalden şehit düşüyorlar. Türkiye'de yoksulluk almış başını gidiyor. Dış dünyayla olan bütün irtibatımızı kopartmışız. Amerika başka yerlerde başka çareler arıyor üstelik de sadece Amerika için değil belki de dünya için ama Türkiye'de büyük laflar söyleniyor "Biz büyük ülkeyiz ve büyük ülke olmaya devam edeceğiz." diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Elbette büyük ülkeyiz elbette ki büyük ülke olmaya azmettireceğiz ama kendi askerinin soğuktan donarak ölmesinden utanan bir Cumhurbaşkanına sahip olduğumuz zaman, ama Türkiye'de kimliği belirsiz cinayetlerin olmadığı, şereften yoksun bir İçişleri Bakanımız olmadığı zaman, ama Türkiye'nin demokrasisinin her şeyin üstünde tutulduğu zaman Türkiye büyük ve güçlü bir ülke olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özkoç, nezih bir dille ifade etmemiz lazım. Bu, açık hakaret içeren bir ifade, kullandığınız ifade İçişleri Bakanıyla ilgili. O konuda Meclis Başkanı olarak hatibi uyarıyorum.
Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Hakaret değil." diyor mahkeme efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Efendim, size çok hak veriyorum. Bugüne kadar bütün ilişkilerimizde Meclis Başkanı olarak sizinle de bir saygınlık çerçevesi içerisinde hareket ediyoruz. Başta grup başkan vekilleri sözlerine dikkat etmeliler ama Türkiye'de yasalarımız bizlerin nasıl konuşacağına artık izin veriyorlar. Türkiye'de yasalarımız bir partinin genel başkanına "şerefsiz" diyen, "haysiyetsiz" diyen bir İçişleri Bakanına "Bu, eleştiri kapsamı içerisindedir." diyerek izin veriyor. Bu, ya Türkiye yasalarıdır ya da Türkiye yasalarına emir veren idarenin, iktidarın başındaki zattır. O ne izin veriyorsa kendileri de onunla muhatap olacaktır.
Arz ederim. (CHP sıralarından alkışlar)