| Konu: | Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 29.11.2018 |
HABİP EKSİK (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 25'inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım, sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, bu Parlamentonun bir üyesi olan Hakkâri ilinin iradesi Sayın Leyla Güven'in başlattığı eylemi saygıyla selamlıyor ve bu eyleminden dolayı kendisini kutluyorum.
Ve yine, Sur'u korumak için, tarihî minareyle ilgili basın açıklaması yaparken -üç yıl önce- tüm dünyanın gözü önünde alçakça katledilen Sayın Tahir Elçi'nin ölümünün 3'üncü yıl dönümüydü dün. Onu da saygıyla selamlıyor ve rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidarın çevre konusuna bakışı başlı başına bir garabettir. Köprülerden tünellere, HES'lerden barajlara, kanallardan binalara varıncaya kadar betona dayalı politikalar çevre konusunda ne kadar kötü olduğunuzun kanıtı niteliğindedir. Şehirlerden ve insan hayatından yeşili söken, grinin tüm tonlarını müstahak gören bu anlayışın tabii ki sürdürülebilirliği yoktur. Kendi toprağını yabancı sermayenin kölesi hâline getiren geçitler ve köprüler vatandaşın ekonomisini de zayıflatmaktadır. Yap-işlet-devret modelleriyle insanlar sermaye karşısında köleleştiriliyor. İnsanlar geçmedikleri köprünün, kullanmadıkları tünelin parasını öderken her gün "mega projeler" adı altında yeni fikirler ortaya çıkarılmaya devam ediliyor maalesef. Söz konusu durum beraberinde modern köle anlayışını pekiştiriyor, toplumu sefalete biraz daha sürüklüyor.
İktidarın her mega projesi beraberinde büyük bir yıkımı da getiriyor. Ekolojik yaşam, sermayenin her zaman olduğu gibi ilk hedefi oluyor. Sadece üçüncü köprü ve üçüncü havalimanında milyonlarca ağaç sermayeye kurban edildi. Bakın, AKP iktidarının ilk on iki yılında 164.222 hektar ormanlık alan yok edildi. Bunu ben söylemiyorum, bunu Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü söylüyor arkadaşlar. Ne demişti AKP Genel Başkanı: "Ben dikey mimariden yana değilim, yatay mimariden yanayım. İnsan topraktan uzak değil, toprağa yakın yaşamalıdır." Bu bakış açısıyla İstanbul'da 45 metreden uzun binin üzerinde yapı inşa edildi. Yine, söylemiyle çelişkili olarak AKP döneminde İstanbul Avrupa'nın gökdelen şampiyonu oldu.
Değerli milletvekilleri, hukuku tanımayarak, mahkeme kararlarını tanımayıp "Karşı hamlemizi yaparız." deyip hukuki hiçbir dayanak olmadan içeride rehin tutulan, tutsak tutulan Sayın Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi, ağaca bakınca odun gören bir yönetim anlayışı iktidarın çevreye, doğaya bakışını tam da yerinde ifade etmiştir. Çevre konusuna bir milletvekili olarak değil, bir vatandaş hassasiyetinde yaklaşmak gerekir. Neoliberal politikalarla sermaye güdümlü değil, toplumsal yararı hedeflemek gerekmektedir. Bunu yaparken de doğayı bütüncül bir şekilde ele almak ve korumak anayasal bir yükümlülüktür, insan olmanın da bir gereğidir.
Değerli milletvekilleri, 25'inci madde incelendiği zaman yapım işlerini üstlenecek müteahhitlerin belirli ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliliğe sahip olması koşulu da yer alıyor. Söz konusu durum her ne kadar olumlu görünse de eksiklikler yer almaktadır. Standartların sadece bakanlık tarafından belirleniyor olması denetim anlamında da eksiklikleri ortaya çıkaracaktır. Bakanlığın hangi şart ve koşullarda projeleri kabul edeceği açık bir şekilde belirtilmeli ve yasal bir dayanak oluşturulmalıdır. "Bakanlıkça belirlenir." gibi ucu açık, değiştirilebilir ve ileride keyfî durumların ortaya çıkmasına sebep olacak bir dilin kullanılması kesinlikle yanlıştır. Bu, daha çok minare için şimdiden kılıf uydurma durumundan başka da bir şey değildir. Kanunlar net olmalıdır, anlaşılır bir dille yazılmalıdır. Birilerinin yarın öbür gün keyfî durumuna göre yorumlanacak şekilde yazılmaz. Gerçi siz kanunları zaten tanımıyorsunuz. Anayasa'nın 90'ıncı maddesinde "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları bağlayıcıdır." diyor ama siz "Biz tanımıyoruz, karşı hamlemizi yaparız." diyorsunuz. Bu da zaten sizin kanun tanımazlığınızı bir kez daha gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, sigorta konusu gerçekten önemli bir konu. Mağduriyetlerin önüne geçilmesi için kesinlikle böyle bir şey yapılmalıydı fakat bu yapılırken, işini tamamlayamayan şirketlerin temel sebebinin ekonomik yetersizlik ve iflaslar olduğunu da görmek gerekir. Önemli olan, iflas etmeden işi götürebilecek müteahhitler belirlemek değildir; önemli olan, bu kadar iflasın temel sebebinin ekonomik kırılgan yapı olduğunu anlamaktır.
Bakıldığı zaman, AKP, krizden müteahhitlerini kurtarma peşine düşmüş. Bırakın sermayeyi, gariban halkı kurtarmaya çalışın. Yönetemiyorsanız "Yönetemiyoruz." deyin. Damatlarla bu iş yürümez. Soğanlarla uğraşmaktan vazgeçin, müteahhitleri kurtarmaktan vazgeçin; işçinin, emekçinin, köylünün, esnafın emeğini korumaya yönelik çalışmalar yapın; halkı düşünün, halkı arkadaşlar. Zaten bu konuda da çok geridesiniz, onu da biliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)