| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletler Arasında En Az Gelişmiş Ülkeler İçin Teknoloji Bankası Kurulmasına Yönelik Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 29.11.2018 |
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekili arkadaşlar; ilgili kanun teklifinin 1'inci maddesi hakkında konuşmak üzere partim Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, çok bilge, çok tecrübeli bir seyyahın hepimizin diline pelesenk olmuş çok güzel bir ifadesi var: "Coğrafya kaderdir." Evet, bu, uzun bir yaşanmışlığın ve yaşanmışlık sonucu elde edilen bir tecrübenin sonunda ifade bulmuş bir kavramdır. "Coğrafya kaderdir." veciz sözü, gerçekten bir coğrafyada ve o coğrafyada yaşayan topluluğun jeopolitiğine atfen çok dikkate alınması gereken bir sözdür.
Biz Türk milleti olarak iki bin yılın üzerinde düzenli bir devlet geleneği sahibi olan bir millet olarak gerek bugüne kadar kurduğumuz devletlerin sayısı itibarıyla ve gerekse kaderimiz saydığımız, son durağımız, son kaderimiz saydığımız Anadolu'da verdiğimiz büyük mücadele sonucu tekrar küllerinden var olma başarısını göstermiş bir milletin evlatları olarak bunu iliklerine kadar hissetmek, duymak ve gereğini yapmak zorundayız.
Evet, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kadim Türk yurdunun içinde ve çevresinde yaşananları dikkate aldığımızda her türlü hesabı, entrikayı, senaryoyu, işgal planını ve sömürge girişimlerini göz önünde bulundurarak Genel Başkanımızın veciz ifadesiyle, uykusuz gecelere matuf uyku oruçlarında durarak gerekli hassasiyeti ve dikkati özenle göstermek zorundayız. Dahası, böylesine zor bir coğrafyada varlığımızın bekası ve devamı için sosyolojik bir tespit olarak bildiğimiz ve bellediğimiz her Türk'ün zihnen ve bedenen asker doğması kaçınılmazdır. Birileri bu tespiti moda ifadeyle "güvenlikçi politikalar" adı altında dejenere etmeye, hafife almaya, alay etmeye çalışabilir, çok da önemli değil, biz biliyoruz. Bu kürsülerden zaman zaman söyleniyor barış, demokrasi, insan hakkı, özgürlük, kardeşlik falan; bu kavramların, baktığımızda, gerçekten özellikle biraz önce saydığımız, bu coğrafyada da çok dikkatli, uykusuz gecelere matuf, uyku orucunda olmamız gerektiği dönemlerde sıklıkla bu ülke üzerinde adice, sinsice hesapları olanlar tarafından sözler, şarkılar, besteler hâline dönüştüğünün farkındayız. Dolayısıyla bakın, Millî Mücadele'de de aynı hafife almaları görmüştük: Nemelazımcılar, ilgisizler, mandacılar. Aynı teraneyle, aynı duruşu sergilemişlerdi. Ama Türkiye Cumhuriyeti devleti kendine kader ettiği bu coğrafyada bekasını ve buradaki sürekliliğini, ebet müddet sürekliliğini, varlığını sürdürmesi için bu hassasiyetten en küçük bir taviz vermemek durumundadır. Çünkü yüce Türk milleti şunun farkındadır: Aynı yerden bir kez daha ısırılmayacaktır. Bu konuda azim ve kararlılığı çok açık ve nettir ve kader saydığı bu coğrafyaya halel gelmemesi noktasında her türlü azim ve kararlılığı göstermiştir, bundan sonra da gösterecektir inşallah.
Sayın milletvekilleri, halihazırda içeride ve dışarıda çok boyutlu bir terör sarmalıyla kıyasıya mücadele verilmekte ve özellikle bu mücadele, 15 Temmuz sonrası, daha farklı, daha ciddi birtakım platformlara çekilmiştir.
Öte yandan, Türkiye'yi son yurdunda işgalci görüp varlığına tahammül edemeyenlerce, ortak merkezden verilen talimatlarla, bir domino taşı etkisiyle, ta Akdeniz'den Karadeniz'e, oradan Ege'ye, denizlerimizle çevrili yurdumuzun hem içerisinde hem dışarısında, her türlü provokasyon, her türlü, efendim, kışkırtmalara maruz bırakılmaktayız. Bu girişimler zaman zaman o kadar masumane söylemlere büründürülüp uluslararası platformlara taşınıyor ki ve burada yapılan çirkin, gerçekten mesnetsiz, düzeysiz lobi faaliyetleri sonucu elde edilen aleyhimize birtakım kararları da utanmadan, sıkılmadan gelip iç kamuoyumuzla paylaşma cüretini de gösterebiliyorlar. Kim ne yaparsa yapsın, çok önemli değil. Biz varlığımızın farkındayız, bekamızın ilelebet, ebet müddet olması gerektiğinin farkındayız. Bizim, inşallah, daha nice bin yıllara birlikte gideceğimiz güzel günlerin özlemiyle, güzel yüzyılların özlemiyle gerekli azim ve kararlılığımızın farkındayız. O yüzden zaten, bu kararlılığımızdan dolayı maalesef, işte, bakın, bizi dolaylı ya da doğrudan ilgilendiren birçok sorunlara düçar kalmışız. Efendim, ta, Myanmar'dan Rohingya'dan başlayan etrafımızdaki sarmal, işte, bugünkü konulara vesile olan Filistin'deki, Gazze'deki kardeşlerimizin düçarlığına kadar, çaresizliğine kadar bizleri etkilemektedir; Kudüs'ün başkent yapılma girişimlerinden, efendim, Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs üzerinden Türkiye'yi kıstırma projelerine varana kadar; buradan cesaretle, Ege'de kıta sahanlığı tartışmalarına gidene kadar; yine buradan cesaretle, güneyimizde bir oldubitti ön hazırlıkları yapılarak buna Türkiye Cumhuriyeti devletini mahkûm etmeye çalışma girişimlerini de katabiliriz. Bütün bunlar oluyor. İçeride de çok boyutlu, çok yönlü, metamorfoz yeteneği olan, yani biçim değiştirme, şekil değiştirme, efendim, mekân değiştirme yeteneği çok yüksek terör örgütleriyle kıyasıya bir mücadele safahatındayız. Dolayısıyla, bizim gerçekten iki düşünüp, bir karar verip çok ivedilikle birtakım eylem planlarını ortaya koymamız lazım.
Sayın milletvekilleri, bunların hepsinin farkındayız ama bunlara bağlı olarak, son söz olarak şunu ifade etmek isterim: Değişmez, kader kabul ettiğimiz ve ebet müddet varlığımızın nihai durağı olarak gördüğümüz bu coğrafyada biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak kaderimize sımsıkı sahip çıkmakta ve maziden aldığımız güçle atiye uzanmayı hedeflemekteyiz. Bu hassasiyetle, 1990'larda ortaya koyduğumuz "Lider ülke Türkiye" vizyonuyla nice bin yıllara birlik, beraberlik, refah ve güven içinde ulaşmayı öncelemekteyiz. Çünkü bir bilge sözde ifade edildiği gibi, hayatta kalmak için fevkalade olmak lazım; fevkalade olmadığınız takdirde itilip kakılmak ve ezilmek kaçınılmazdır.
Akif'in ifadesiyle, Rabb'im bu yüce milleti bir daha itilip, kakılıp ezildiği günlerde küllerinden yeniden var olmasına vesile olan yeni bir İstiklal Marşı yazmak zorunda bırakmasın diyor, ilgili uluslararası anlaşmanın hayırlı olmasını temenni ediyor, siz yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)