| Konu: | Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 05.12.2018 |
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, burada maddenin içeriğine geçmeden önce bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Bir defa, Anayasa değişikliği esnasında özellikle bu değişikliğin ülke için elzem olduğunu söyleyen iktidar partisi başta olmak üzere, teklifi destekleyenler artık Türkiye'de ciddi bir kuvvetler ayrılığı sistemine geçeceğimizi, yasama, yürütme, yargı erkleri arasında ciddi bir ayrılık ve kuvvet dengesi oluşacağını ifade etmişlerdi. Yani, bu açıdan bakıldığında, artık bu Meclis çatısı altında çıkan bir hükûmet yok. Mecliste 1'inci parti var, 2'nci parti var, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci... Dolayısıyla, bu Parlamento çatısı altında görev yapan tüm milletvekilleri eşit şartlarda, eşit haklarda görev yapmalıdır, şayet burası yasama olarak ayrı bir kuvvet, ayrı bir güç ise. Şimdi, bakın, bu değişiklik, bugün burada konuştuğumuz kanun teklifi başta olmak üzere, 27'nci Dönemde komisyonlarda görüşülüp burada yasalaşan 10 tane teklif oldu ve bu 10'u da iktidar partisi milletvekillerinin teklifleri sonucunda Genel Kurula gelen, komisyona gelen ve orada görüşülen, yasalaşan maddeler oldu. Demek ki ortada şöyle bir gerçek var, önce bu gerçeği ortaya koyup onun üzerine Mecliste yasama faaliyetlerine devam etmemiz lazım: İktidar partisi milletvekilleri ve iktidar partisi bu Meclisin öz partisi, öz milletvekilleri, buradan itibaren, muhalefet partisi ya da 2'nci, 3'üncü, 4'üncü partiler üvey parti ya da üvey evlat muamelesi gören milletvekilleri. "Bunun aksi doğru." denilebilmesi için muhalefet partilerinden gelen önerilerin de muhakkak komisyonlarda gündeme alınıp görüşülmesi lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, UYAP bünyesinde kurulmak istenen bir merkezî takip sistemi var. Şimdi, burada amaç ne diye baktığımızda, amaç aslında Türkiye'de hâlihazırda biriken milyonlarca icra dosyası sayısını kâğıt üzerinde daha düşük gösterebilmek. Yani, bunun pratikte çok bir faydası olmayacak çünkü meselenin özüne odaklanmak lazım. Bakın, bu teklifin gerekçesi savunulurken Komisyonda teklif sahibi milletvekilleri diyor ki: "Türkiye, 81 milyon nüfusu ve ithalat, ihracat rakamlarının 350 milyar doları geçmesi, gayrisafi millî hasılamızın da 8 milyar doları geçmesi nedeniyle tabii ki icra dosyalarımız da artacak." Aslında verilen rakamların gerçek dışılığı bir yana, bakış açısında da bir problem olduğunu düşünüyorum burada. Geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanı da Türkiye'deki et ithalatının gerekçesi olarak "Türkiye çok zenginleşiyor, zenginleştiği için et talebi artıyor, bu nedenle bu fiyatlar artıyor." şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. Değerli arkadaşlar, mevcut düzeni değiştirmediğimiz sürece Türkiye'deki ekonomik dengelerin düzelmesine imkân yok. Bugün Türkiye'nin yüzde 40'ı asgari ücretle geçiniyorsa, yüzde 43'ü asgari ücretin 2 katına kadar maaşla geçiniyorsa, yani ülkenin yüzde 82'si 3 bin liranın altında rakamlarla geçiniyor ve yoksulluk sınırı da 6 bin gibi bir rakamsa bu ülkedeki vatandaşlarımız elbette borçlanacak ve bu borçları ödeyemeyecek, icra takiplerine düşecek. Önce bu düzeni değiştirmek lazım.
Değerli milletvekilleri, açıklanan enflasyon rakamları gerçek enflasyon rakamları değil ama bu hâliyle bile üçüncü dünya ülkeleri seviyesinde, Türkiye'nin Zimbabve gibi ülkelerle aynı sıralamada yer aldığı bir düzendeyiz. DİSK'in bu konuda yaptığı açıklamada enflasyon rakamlarının çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. Böyle bakıldığında işsizlik de açıklanan rakamın çok daha üzerinde.
Bakın, daha geçen hafta Meclis çatısı içerisinde Halkla İlişkiler Binası'nın 5'inci katında intihar girişiminde bulunan Deniz isimli vatandaşımız, kardeşimiz, 27 yaşında genç bir kardeşimiz. Denizli'nin Pamukkale ilçesinde "Ben artık dayanamıyorum, benden bu kadar." diye not bırakan Tolunay Cayıt isimli kardeşimiz yine iş bulamadığı için intihar etti. Bakın, öğretmen olup da mesleğine atanamayan Merve isimli kardeşimiz yine aynı şekilde yaşamına son verdi. Böyle örnekleri çoğaltabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Emre, devam edin, toparlayın.
ZEYNEL EMRE (Devamla) - Biz eğer Tolunayların, Mervelerin, Denizlerin hayatını düzeltmek için önlem almadığımız sürece bu teklif ve benzeri tekliflerin Türkiye'ye getireceği bir şey yoktur. Meselenin özüne odaklanmak lazım. Türkiye'de yüzde 1'lik -bir çıkar birlikteliği mi denilir, bir güç birlikteliği mi denilir- ciddi bir zengin tabaka var. Ülkenin çok büyük bir kısmı çok zor şartlarda yaşıyor. Türkiye'deki sosyal adaletsizliği, adaletin her alanında yaşanan bu olumsuz tabloyu değiştirmediğimiz sürece bu ve benzeri vakaları çok defalar gelip bu kürsüden anlatırız. Şu anda bu yapılan değişikliğin sonuçları nasıl olacak bilmiyoruz ama şu bir gerçek ki Türkiye'de biriken birikimli icra dosyası son üç yılda 50 milyon. 2018 yılının ilk sekiz ayında 20 milyonluk bir başvuru var icra iflas dairelerine. Bu tablo maalesef Türkiye'ye yakışan bir tablo değil. Türkiye'nin gerçek anlamda adil bir ekonomik politika anlayışına kavuşması lazım, ancak bu şekilde benzeri problemleri önleyebiliriz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)