| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 13.03.2012 |
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi adına her ne kadar aleyhte söz almış isem de lehine konuşacağımı belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ancak konuşmama başlamadan önce ben de yaşamını yitiren işçi kardeşlerime Cenabıallah'tan rahmet diliyor, ailelerine sabır temenni ediyorum. Bu 11 kişinin giriş kartında belirtilen tarih şuna benziyor: Alavere dalavere, Kürt Mehmet yine nöbete. Neden diyeceksiniz? Bunlardan birisi, Bitlis Tatvan ilçesi nüfusuna kayıtlı Hakim Akcan'dır. İkincisi ise Van iline bağlı Özalp ilçesi nüfusuna kayıtlı Sevdin Özen'dir.
Ben şunu söylemek istiyorum: Aslında kaza olmaz demiyoruz, elbette olur, iş kazası olur, trafik kazası olur, bu tür kazalar olmayacak diye bir garanti de yoktur ancak el vicdan olan, insanın öldüğü tarih, öldüğü gün, nasıl böyle bir giriş yapabiliyor? Ben o firmaya yakıştırmıyorum, o firmayı buradan kınıyorum, o firma bunun hesabını verecek. Ben onları aradım, aileleriyle de konuştum ve hüzünlerini de paylaştım ancak o firma, sakın ha "Yasaların denetiminden kurtulacağım." diyorsa yanılıyordur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde aslında eğitim başlı başına bir sorun. Bütün sorunların başı eğitimdir. Eğitimi çözersek sorunları da çözeriz yani bütün çelişkilerin, antagonist çelişkilerin başı bu eğitim sorunudur. Eğer eğitim sorununu çözmüş olsaydık belki bugün o işveren -ya da o işçi kardeşimizin vefatı- böylesi bir oyunla tezgâh kurmaz ve "Kendimi kurtarayım, aklayayım." diye böyle bir hayal kurmazdı, doğruları söylerdi. Demek ki bu ülkede doğruları söylemek pek fazla itibar görmüyor. Deniyor ya "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, yaşasın onuncu köy."
Bu vesileyle, ülkemizde ilköğretim çağından lise çağı dediğimiz yani on beş yılın sonu veya on beş yılın içinde olan insanın yaşamını idame edebilmesi için geniş kapsamlı bir besine ihtiyacı vardır ancak bu besini alabilmesi için ailenin önce ekonomik şartlarının iyi olması gerekir. Bu yasaları oluştururken hiçbir zaman yüzümüzü doğuya çevirmiyoruz, güneye çevirmiyoruz. Kime göre hazırlıyoruz bu yasaları? En iyi okullara, kolejlere göre hazırlıyoruz. Peki, siz kolejlere göre böyle bir yasama veya yasal hazırlık yaparken öteki tarafındakini neden düşünmüyorsunuz ya da düşünmek mi istemiyorsunuz?
Tabii ki yedi yaşındaki çocukların, altı yaşındaki çocukların yetişkin olabilmeleri için belli ölçüde gıda almaları gerekir. Ailesini geçindiremeyen bir baba, işçi olan bir baba, 500 lira, 600 lira alan bir baba, peki, nasıl çocuklarını doyurabilir? O çocukları okula gönderirken anaları o çantaya bıraktığı iaşeye baktığında ve o çocuk okula gittiğinde açtığında gördüğü manzaradan etkilenmez mi diyorsunuz? Etkilenir elbette çünkü insan ne de olsa canlıdır, psikolojik olarak etkilenir.
İnsanın düşünebilmesi için mutlaka doyum sağlaması gerekir. Zaten açlık da biraz budur. Bunun ilköğretim düzeyinde, yatılı okullarda daha değişik olduğunu biliyoruz. Bu yatılı okullardaki olayı fazla irdelemek istemiyorum çünkü yatılı okulların bir asimilasyon yuvası olduğunu biz biliyoruz. İnsan ancak ana diliyle bir şeyler kavrayabilir, özümseyebilir; biliyoruz. E, dilleri yasaklanan, düşüncesi yasaklanan insanlar, karnı aç olan insanlar nasıl böyle bir eğitim sistemine entegre olabilir? Bunu şu anlamda ifade etmek istiyorum: İlköğretim çağında yani yedi yaşından on beş yaşına kadar, bu süre içerisinde iyi beslenmekle insanlar düşüncelerini ifade edebilir. Okula aç gelen bir çocuk nasıl düşünebilir? Erkenden onu uyandırıp, yayan 3 kilometre, 2 kilometre doğuda? Bitlis'te, Van'da, Hakkâri'de, Yüksekova'da, Muş'ta, Ağrı'da birçok okul şu anda kapalı, açık olanlara da yürümekle okula gidilmiyor, yollar kesik. Kar nedeniyle şu anda yüzlerce okulun kapıları kilitlenmiş durumdadır. Bırakın onların beslenmesini, okullara bile gidemiyorlar.
Bu temelde değerlendirdiğimizde genel olarak AKP Hükûmetinin eğitime bakış açısını değerlendirdiğimde şaşıyorum yani diyorum ki: Bu ne mantık? Daha dün sekiz yıllık bir eğitim süreci başlatıldı. Ya bundan bir verimlilik sağladın mı? Yine, ilkokula, beş sınıflı bir okula 1 öğretmen ataması yapıldı. Peki, sekiz yıllık süresi olan okula ise kaç tane öğretmen? 2. Peki, öğretmen açığı var. Diğer taraftan baktığımızda, öğretmenler yani 300 bine yakın öğretmen ataması bekleyen birçok öğretmen arkadaşımız şu anda bekliyor.
Şimdi 4+4+4=12 yıl. Baktığımızda, bu dört yıl evresinin acaba doğuda yaratabileceği vahameti siz hesaplayabiliyor musunuz? Hani her gün çıkıyorsunuz televizyonların karşısına "Baba beni okula gönder." Kız çocuklarını özellikle okula davet ediyorsunuz. Bunlar güzel şeyler, güzel duygular. Zaten diyoruz ya: Her şeyin başı eğitim. Eğitim olmadan hiçbir şey olmaz. Burada dört yılını bitiren bir kız çocuğu, Bitlis'te, Muş'ta, Ağrı'da, Hakkâri'de yahut da başka bir yerde o dört yılı bitirdikten sonra okula gitmeyeceğini şimdiden söyleyebilirim ama her yerde aynı mıdır? Değildir. Fakat ben şunu hemen şurada ifade etmekten imtina ediyorum, sıkılıyorum: Gelin çocuklar yaratacağız, emin olun gelin çocuklar. Gelin, bunu önlemeye çalışalım.
Öbür taraftan, on bir yaşına gelecek çocuk, ne yapılacak orada? 4+4; 8 mi? Çırak olarak tekrar başka bir iş yerine ucuz iş gücü, böyle, öbürünü işte mesleğe yönlendirme. Biz ne kadar eğitim sistemiyle oynadıksa yalama oldu. Gelin, doğru dürüst bir eğitim sistemi oluşturalım.
Bakın, her gün Avrupa'dan söz ediyoruz?
MUZAFFER ÇAKAR (Muş) - Sayın Milletvekili, Muş'ta ve Bitlis'te 2 öğretmene sahip bir tane okul gösterebilir misiniz?
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - Sana yüzlercesini söyleyeyim, müfettişleri çağırın baksınlar. Ağaçköprü, Hormuz'u söyleyeyim sana?
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı konuşmayınız, Genel Kurula hitap ediniz.
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - Şimdi, ben, öğretmenlik yaptığım için biliyorum. Beni okutan, benim kendi yetiştiğim köyde 5 sınıflı okulda 1 öğretmen idare ediyordu. Şimdi bunu söylerken yani biz bunu düzeltmek için söylüyoruz; sizi küçültmek için, yermek için söylemiyorum. Çünkü biz "Başarının eleştirisi yoktur." diyoruz. Biz burada eksikleri dile getiriyoruz. Neden? Diyoruz ki gelin yani bugünden itibaren?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözünüzü bağlayınız.
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - Onun için, bu süreleri? Ben, şunu? Bu, ne insan haklarıyla bağdaşabiliyor ne insan mantığıyla bağdaşabiliyor yani hangi ölçülere vurursanız vurun burada bir eksiklik vardır. Yani şimdi beş yıl 2 öğretmen değil de, 1 öğretmen değil de 3 öğretmen olmuş olsun. İşte listeler sizin önünüzde, çağırın. Şu anda Millî Eğitim Bakanını, Millî Eğitim Müdürünü çağıralım, baksın, arşivler orada. Bizde, Kürtçe'de bir söz var: "(?)" (x) Buyurun lütfen, bunu ben laf olsun diye söylemiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dedik çocuk ağırlıklı gelinler çoğalacak. Bu yasayla bu nedenle ilköğretimde devlet okullarının da parasız olması, parasız eğitim savunuluyordu. Siz bunu ilkokuldan başlatırsanız el vicdan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Zenderlioğlu. (BDP sıralarından alkışlar)
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) - İşte buradaki eğitim sistemini görüyorsunuz, benim söylememe gerek var mı? Buyurun!
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.