| Konu: | Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 06.12.2018 |
MEHMET GÖKER (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saat ikiden beri Genel Kurulu izliyorum, takip ediyorum, ortamda duyulan sadece bir söz var, Sayın Meclis Başkan Vekilimizin "Lütfen sessiz olalım, uğultuyu keselim." Niye mi uğultu oluyor? Çünkü bu getirdiğiniz torba yasa teklifini siz yapmadınız. Bakanlık koridorlarında hazırlanan teklife 5 vekiliniz imza attı, buraya geldi. Oysaki yeni hükûmet sisteminde ne diye söz vermiştiniz vatandaşa? Torba yasalar artık gelmeyecek diye. Meclis daha etkin olacaktı zaten sorun da burada çıkıyor. Bakıyorum herkes elinde cep telefonuyla oynuyor, kimse konuyla ilgili, alakalı değil. Arkadaşlar, en azından aldığımız oylara saygı, yüce millete saygı için lütfen bu konuda biraz daha dikkat edelim istiyorum.
Bir diğer konu, beş buçuk yıl önce gündeme gelen Gezi eylemleri sırasında davalar tekrar görülecek, tekrar eylem başlatılacak. Çünkü niye? Bana göre çöken Ergenekon davasının yerini almaya aday bir dava. Niye? Seçime gidiyoruz. Her seçimde AKP iktidarı bir korku dünyası yaratmıştır. Bu korku dünyasında da seçimlere korku üzerinden oy devşirmesine gitmiştir, şimdi de bunun işi Gezi'de olacak. Çıkarılan tebligatta şu yazmakta: "Tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılması." Zaten karar verilmiş, tutuklama kararını mahkeme emrine bile gerek duymadan kararı zaten onaylamışsınız. Şimdi buradan size soruyorum: Fetullah Gülen'e aracılık yaptığını söyleyen Fettah Tamince hâlâ serbest, bunu nasıl açıklayacaksınız, buna nasıl vicdanınız el verecek?
Bir diğer taraftan bakılacak olursa yasaya dönecek olursak getirilen torba yasaya gerekçe olarak adli işlemlerin hızlandırılmasını öngörmüşsünüz. Ancak ara buluculuğu zorunlu kılan, ara buluculuğun özü olan bu teklif, karşılıklı güven ve tarafsızlık ilkesine, uygulamasına taban tabana zıt bir uygulamadır.
Getirilen bu teklifle güçsüz olan, güçlüye ezdirilecektir. Bakın, bir yıldır iş davalarında uygulanan bu sistemden çıkan kararların neredeyse tamamı, işçilerin aleyhine olmuştur ve toplumsal barış zedelenmiştir. Şimdi ise sermayesi güçlü olana yarayacak bu kanun, kapitalizmin dayatması olarak sisteme entegre edilecektir. Bir nevi, yargıda özelleşmeye gidileceği aşikârdır. Zira, güvence veren denetim raporu maliyetlerinin çok yüksek oluşu nedeniyle küçük ve orta ölçekli işletmelerin konkordato ilan etmeleri zorlaşacaktır. Yine, güvence veren denetim raporlarının herkes tarafından değil de belirli bir kesim tarafından yapılacak olması, bu sistemde bir tekelleşmeyi beraberinde getirecektir. Beş yıllık kıdemli avukatların bakanlık sınavından geçecek olması da bu verilecek raporları denetleyecek olan kişilerin siyasallaşmasını açıkça ortaya koyacaktır, geçmiş düzenlemeler bunu göstermektedir.
Ülkemizin içinde bulunduğu durum, eğitim, askerlik, yargı, basın, üniversiteler, siyaset, esnaf, tarım, hayvancılık, sağlık ve demokrasi; on altı yılda bir tek ileriye gidiş katedememiş sektörler. Ben şuna benzetiyorum: Bir otobüse bindik, gidiyoruz. Evet, bir şoför vardı, o götürüyordu otobüsü, şimdi bir de muavin çıktı. Ara sıra bunlar bozuşuyor ama şoför akıllı. Muavine bir iki vites oynattırıyor, vites oynattırınca moral bulunuyor, tekrar yola devam ediliyor. Rampa aşağı giden arabanın freni yok. Arabanın yüzde 50'si feryat figan içinde, devrileceklerini biliyorlar, haykırıyorlar ama diğer yüzde 50'den tepki yok. Niye mi? Kulaklıklar takılmış, televizyon izleniyor, televizyonda A Haber. Arada bir reklam geçiyor: "Az sonra ikramlarımız olacaktır. Çay içmeye ve kek yemeye devam edin."
Arkadaşlar, beraberiz, batıyoruz, bir an önce bunun için tedbir almanız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göker.