| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 11.12.2018 |
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir) - Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Rize'deki olayda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum ve vefatının 43'üncü yılında Atsız Ata'yı rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; insanlığın her döneminde din, sosyal, kültürel, iktisadi, siyasi ve benzeri alanlarda varlığını hissettirmektedir. Toplumların değişim süreçlerinde din, insanlara belli birtakım değerler ve semboller sistemi vererek bir zihniyet kazandırması dolayısıyla merkezî konumdadır. Sosyal hayatın merkezinde yer alan din ile ilgili hususların yürütülmesi ve belli bir disiplin altına alınması konusunda her toplumda kuruluşlara ihtiyaç duyulmaktadır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk geleneği koruyarak toplumumuzun büyük çoğunluğunun İslam dinine mensup olmaları sebebiyle din işlerini toplumun ihtiyaç duyduğu bir kamu hizmeti olarak değerlendirmiş ve 3 Mart 1924 tarihinde Diyanet İşleri Reisliğini kurmuştur.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'da İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek olarak belirlenmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı bugün doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak hizmet vermektedir.
Peşinen şunu belirtelim ki kahir çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde din işlerinin cemaat ve benzeri yapılara bırakılmasının yerine Diyanet eliyle yürütülmesini doğru ve laiklik ilkesiyle uyumlu buluyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığının din hizmetleriyle ilgili faaliyetleri karşısında farklı kişisel özellik, temayül, düşünce ve anlayışlarda insanlar vardır. Bu bakımdan Diyanet, din hizmetleri yerine kamu hizmeti sunduğunun bilinciyle hareket etmeli ve faaliyetleriyle toplumsal bütünleşmeye katkı sağlamalıdır.
Başkanlık, gerek iç işleyişinde gerekse üstlendiği hizmetleri yürütürken siyasi etki altında olmamalıdır. Başkanlık, atama ve diğer idari tasarruflarını objektif ölçüler ve liyakat üzerinden yapmalı, siyasi otoritenin talimatlarına göre hareket etmemelidir. Bu durumun önlenmesi için Diyanet günlük siyasetin dışında tutulmalıdır. Camilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuş dernek ve vakıfların bazılarının bu amaçtan saptığı ve âdeta rant ve statü aracı olarak kullanıldığı ve farklı grupların bu alanı işgal ettiği görülmekte, bu durumun bir an önce kontrol altına alınması da gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, cemaatler konusunda uyanık olmak gerektiğini 15 Temmuz 2016 tarihindeki ihanet hepimize göstermiş olmalıdır. Bugün bütün milletin hain bildiği FETÖ dün itibarıyla din kamuflajıyla bu durumu sağlamıştır. Bu da kişilerin, ihtiyaç duydukları dinî bilgi ve görüşleri, ilmî kaynaklara dayanan, liyakati tartışılmayacak din bilginlerinden edinebilmesi gerekliliğini önümüze sermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı kamuoyunda tartışılan güncel dinî meselelerde ehil olmayan kişi ve çevrelerin görüş ve müdahalelerine fırsat vermeden toplumu bilgilendirmelidir. Unutulmasın ki inanç sistemi olan din aynı zamanda bir bilgi setidir. Müminler inandıkları dinin temel ilke ve uygulamalarını bilmek zorundadır. Diyanet bu alanı ihmal edince irşat işini yetkinliği belirsiz kişi ve gruplar keyifle üstlenmektedir. Bu fasıl ise hem dinin hem edebin hem de hukukun dışına taşan unsurlar içermektedir. Hoca Ahmet Yesevi anlayışı ve aklı önemseyen Mâtürîdî itikadı Türk'ün Müslümanlığında mihenk taşıdır. Onun için Diyanetin hizmet politikasında bu ölçüt korunmalıdır. İmam Mâtürîdî bilgi felsefesinde akla verdiği önemle bilinmektedir, insanın aklı kullanmasına engel olan her şeyin şeytanın işi olduğunu söylemektedir. Ona göre, şeytan kişiyi aklın nimetlerinden mahrum bırakır, Peygamber'den gelen bilginin de akla rehberlik etmesini ister. Ancak taklide dayalı bir imanın eksik olduğunu ve sağlam bir imanın aklın derinlerine dayanması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.
Diyanet, personel aracılığıyla camiler ile avluların temizliği ve mekânların temizliği sağlanırken cami cemaatinin zihinlerinin de kirletilmesinin engellenmesiyle mükelleftir.
Başkanlık, hizmetleri çerçevesinde yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın dinlerini ve kimliklerini muhafaza edebilmeleri için azami çabayı göstermelidir.
Partimizin 1970'li yıllardan beri programında yer alan temel öğretim ve ortaöğretim öğrencileri için Kur'an-ı Kerim dersleri nihayet okullara girmiştir; maalesef seçmeli ders olması hasebiyle beklenen faydaya henüz ulaşılamamıştır. Bunun sebebinin yeterli öğretmenin olmadığı ve lise girişlerinde, üniversite girişlerinde öğrencilerin kaygılarının yüksek olması olduğu ifade edilmektedir. Bu konularda Diyanet İşleri Başkanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığının koordineli çalışması gerekmektedir.
Diyanet İşleri Başkanı ve personeli, millî değerlerimiz ve başta Atatürk olmak üzere cumhuriyetimizin kurucuları ve kuruluş ilkeleriyle kavgalı, bunları her fırsatta kötüleyen kişi ve kurumlarla kuracakları ilişkilere dikkat etmelidir. Türk'e, Atatürk'e, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'a hakaret eden adını burada anmayacağım fesli bir meczuba yapılan ve Başkanlık tarafından resmen duyurulan ziyaretin izahı yoktur, kabul edilir bir hareket değildir. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi, AK PARTİ, 15 Temmuz ihanetinin ardından Yenikapı ruhu çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yerleşmesini sağlamak üzere "Cumhur İttifakı" adı altında iş birliği yapmaktadır. Bunun temel ilkeleri 4 Mayıs 2018 tarihli protokolle millete açıklanmış bulunmaktadır. Bu önemli belgenin Atatürk'ün muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma direktifi ile ata yadigârı İlayıkelimetullah idealine yaptığı göndermeler, yürütmenin siyasi ve bürokratik aktörleri tarafından doğru anlaşılmalıdır. Din hizmetlerindeki yetersizlikten beslenen denetimsiz dinî görünümlü yapılar, Türkiye'yi zayıflatarak uluslararası operasyonlara açık hâle getirmeye hizmet edebilmektedir.
Ayrıca, komisyonda bulunan 4/B'li sözleşmeli personel ile vekil imam hatip, müezzin kayyum ve fahri Kur'an kursu öğreticilerinin kadroya geçirilmesi partimizin teklifi ve din görevlilerinin 3600 ek gösterge talebi bekletilmemelidir. Diyanet personelinin görevde yükselmesinde adalet, liyakat ve tecrübeye değer verilmesi ve siyasi değerlendirmelere dayalı mülakatların olmaması gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, bunların yanında, çevrenin korunmasında da İslam dini önemli öğütler sunmaktadır. Mealen "Tartıda ölçüyü kaçırmayın." ayeti sadece alışverişte tartma işlemini içine almaz, bunun yanında, sosyal hayatla, çevreyle ve doğayla olan ilişkileri de içine almaktadır. Kur'an'da, hadiste ve İslam usul ve esaslarında çevre ve doğa emanettir ve emanete sahip olunması gerekmektedir. İslam dininin çevreye ve doğaya verdiği önem iyi işlenirse hem doğa ve çevre korunacak hem de doğa ve çevre kullanılarak ülke bütünlüğüne, rejime ve millete karşı çevreyi bahane ederek yapılacak olan faaliyetlerin önüne geçilebilecektir. İslam dininde temizlik, hayvanlara ve bitkilere verilen değerlerle ilgili tarihte İslam devletlerinin birçok uygulamasına rastlanabilirken eski Türklerde bitki ve hayvanlara kutsiyet atfedildiğine dair kaynaklarda birçok bilgi mevcuttur. Peygamber Efendimiz'in Medine'de koruma altına aldığı hurmalık, tarihte ilk korunan doğal alan ve millî park durumundadır. Bu sebeplerle din öğretisinin tam manasıyla yapılması, insanlarımızın inanç değerlerini ve sistemi tam olarak öğrenmesini sağlayacak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kalyoncu, bir dakika ekliyorum.
HASAN KALYONCU (Devamla) - ...hem de kaybedilen toplumsal değerin geri kazanımını kolaylaştıracaktır. Din öğretimi konusunda Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında iş birliği yapılması oldukça önemlidir. Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi dolayısıyla dile getirdiğimiz bu kaygılar, inanmış Türk insanının samimi duygularını açığa vurmasıdır. Dikkate alınması kutlu dinimiz, mübarek vatanımız ebet müddet devletimiz ve yüce milletimizin yararına olacaktık.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kalyoncu.