| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 13.12.2018 |
MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, Ankara-Konya seferini yapan yüksek hızlı tren ile banliyö treninin çarpışması sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, ilhamını Orhun Yazıtları'nda taşlara kazınmış Türk milliyetçiliği fikriyatından alan Milliyetçi Hareket Partisi, Türk siyasi tarihinde yarım asırlık şanlı bir maziye sahip olup siyaseti ülkesini ve milletini önceleyerek yapmış, bu nedenle geçmişten bugüne milletimizin gönlünde "devlet ve millet" kavramlarıyla birlikte yer almıştır; Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey'in hafızalara kazıdığı "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben." sözleriyle özetlediği siyaset anlayışıyla yol yürümüştür. Milliyetçi Hareket Partisi siyaset yaparken uzlaşmayı esas almış, millî iradenin kararlarına her zaman saygı göstermiştir. Milliyetçilik ve demokrasiyi ikiz kardeş kabul eden Milliyetçi Hareket Partisi ve kadroları, her zaman ve her şartta aziz Türk milletinin ferasetine inanmış ve güvenmiştir. Ülkemizi ilgilendiren her sorunun çözümü için, siyasi çıkar gözetmeden, "Kazancım ne olur?" diye bakmadan, tespitlerini ve tekliflerini uzlaşma zemini içinde, yapıcı muhalefet tavrıyla paylaşıp sonuç almaya çalışmıştır. Partimiz, toplumun öncelikli sorunlarının giderilmesine yönelik çözüm önerilerini ortaya koyarken gerçeklerden kopmamaya, sorunları daha da büyütmemeye, istismar malzemesi hâline dönüştürmemeye özen göstermiştir.
Çevre ve şehircilik alanına büyük önem veren Milliyetçi Hareket Partisi, bu konudaki yaklaşımlarını "ataların emaneti, geleceğin teminatı" anlayışıyla şekillendirmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi 1977'de "etkili millî planlama" derken de 1995'te toplum ve çevre sağlığı programını açıklarken de aynı hassasiyetle konuya yaklaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, günümüzde, artan nüfus, düzensiz göç ve çarpık kentleşme gibi sorunlar çevre ve şehircilik alanında birçok olumsuzluğa neden olsa da akılcı politikalarla çözüme ulaşmak mümkün olacaktır. Bu konuda en büyük yardımcımız, bilimin ışığında oluşturulacak ortak akıl projeleri ve elbette ki tarihî, kültürel müktesebatımızdır. Bizim medeniyetimiz şehirlerini insan merkezli tasarlamış, dünyayı imar etmeyi, güzelleştirmeyi bir vecibe bilmiştir. Ayrıca, merhum Turgut Cansever'in sözündeki gibi, şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal etmemiş, ihya edilmeyen neslin imar edilen şehri imha edeceğini göz ardı etmemiştir. Bu sebeple, çevre ve şehircilik anlayışımız millî şuurla birlikte değerlendirilmelidir.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak insanı doğanın sahibi değil, bir parçası olarak görmekteyiz. Bu nedenle, parçası olduğumuz doğayı korumak, yurt edindiğimiz coğrafyayı kutsal bilip geleceğimize kutlu bir miras olarak bırakmak en temel şiarımızdır.
Değerli arkadaşlar, toprak sonsuz ve tükenmez değildir. Bugün tarım arazilerindeki amaç dışı kullanım ve yapılaşma hem dünyanın hem de ülkemizin en önemli sorunları arasındadır. TÜİK verilerine göre, 1992 yılında toplam 27,6 milyon hektar tarım arazimiz varken 2017 yılında bu rakam 23,4 milyon hektara gerilemiştir. Yani yirmi beş yılda Konya büyüklüğünde bir tarım arazimiz kaybedilmiştir. Toprağa dayalı üretime bu kadar ihtiyacımız varken verimli tarım arazilerindeki yapılaşma, amaç dışı tahsis ve kullanım muhakkak surette önlenmelidir.
Değerli milletvekilleri, Yüce Allah Rahman suresinde "Sakın dengeyi bozmayın." ilahi uyarısını yapmışken bizlerin buna riayet etmeyip kendi ellerimizle toprağın, havanın, suyun, doğanın dengesini bozmamız, yaşamın kaynaklarını kirleterek tüketmemiz, dünyevi hırslarımıza yenik düşmemiz gelecek nesillerin hakkına girmek ve de Allah'ın emrine karşı çıkmak anlamına gelecektir. Aşırı betonlaşmanın, doğayı yok sayan yanlış imar uygulamalarının ve çevreye verilen ağır tahribatın bedelini insanlarımız zaman zaman karşılaştıkları doğal afetlerle ödemek zorunda kalmakta, insanımızın hayatı tehlikeye atılmaktadır. Dere yataklarındaki yapılaşmalar, depreme dayanıksız binalar, toprağa temasın neredeyse imkânsız olduğu betonlaşmış şehirler doğanın gerçekleriyle yüzleştiğinde insanımız çaresiz kalmaktadır. Son zamanlarda yaşanan doğal afetlerle tekrar gündeme gelen bu konu kesinlikle görmezden gelinmemeli, doğayı yok sayan projelere geçit verilmemeli, risk altındaki yerlere de süratle tedbirler alınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu, ekolojik sorunların arttığı günümüzde ülkemiz için hayati öneme sahip bir konudur. Ancak uygulama ve denetlemedeki sorunlarımız hâlen devam etmektedir. ÇED konusu hiçbir koşulda siyasete kurban edilmeden titizlikle uygulanmalı, kontroller sorumluluk bilinci ve ciddiyetle yerine getirilmelidir. Çünkü ekolojik açıdan zarar görmüş bir bölgenin eski hâline getirilmesi çok zordur ve aşırı maliyetlidir.
Değerli arkadaşlar, geri dönüşüm bir maddenin yeniden ham madde olarak kazanılmasıdır. Geri dönüşüm sayesinde enerji tasarrufu sağlanmakta ve çevre sorunları en aza indirilerek çevre kirliliğiyle de mücadele edilmektedir. Gelişmiş ülkeler geri dönüşüm konusuna ciddi yatırımlar yapmaktadır. Biz de sıfır atık ve geri dönüşüm konularına ciddiyetle kafa yormalı, farkındalık projeleriyle çeşitli teşvik ve desteklerle söz konusu alana yatırım yapmalıyız. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Sıfır Atık Projesi geç kalınmış, hayati öneme sahip bir projedir. Bu konuda başlatılan uygulamalar acilen yurt geneline yaygınlaştırılmalı, kurumlarla iş birliği yapılarak toplumsal şuur oluşturulmalıdır.
Kıymetli milletvekilleri, imar barışına ilişkin de birkaç söz söylemek istiyorum. İmar barışı hakkında Sayın Bakan "Vatandaş devletle helalleşiyor." demişti. Biz bu helalleşmenin içinde belediyelerin de olmasını arzu ederdik. Vatandaşlarımızın doğumundan ölümüne kadar her ihtiyacında yanında olan belediyelerimiz imar barışı sürecinde maalesef görmezden gelinmiştir. 9 milyon kişinin başvurduğu, yaklaşık 7,5 milyar lira gelir elde edilen imar barışı uygulamasında yapı kayıt belgesi verilen bölgedeki belediyelere yüzde 10'luk bir payın ayrılması belediyelerimize büyük katkı sağlamış olacaktı. Son dönemde ciddi ekonomik güçlüklerle karşı karşıya kalan belediyelerimize bir nefes aldırma imkânı olabilecekti ama maalesef belediyeler bu sürecin dışında bırakılmış oldu bu yönüyle. Ayrıca, kentsel sit, arkeolojik sit alanı gibi özel statülü alanlarda imar barışına başvuran vatandaşların doğru bilgilendirilmesi ileride mağduriyetlerin yaşanmaması bakımından son derece önem arz etmektedir.
Değerli arkadaşlar, kentler yaşayan birer organizma gibidir. Çeşitli nedenlerle şehirlerimizde dönüşümlere, değişimlere ve iyileştirmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Kentsel alanlarda dönüşümler, yenilemeler yaparken mutlaka o kentin kimliği korunarak hareket edilmelidir. Aksi takdirde, gelecekte kimliksiz ve birbirine benzeyen şehirler söz konusu olacaktır. Bunun yanında, kentsel dönüşüm çalışmaları yapılırken mekân sadece fiziki olarak ele alınmamalı, alanın fiziki durumunun yanı sıra orada yaşayanların ekonomik, sosyal ve kültürel durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Sıklıkla öz eleştiri yapılan şehirlere ihanet konusunda aynı hatalara düşülmemeli, dikey mimaride ısrar edilmeyerek kentlerimizin siluetini bozan kibir kulelerinden vazgeçilmelidir.
Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; 20 bine yakın personeli bulunan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü beş yılı aşkın süredir vekâleten yürütülmektedir. Kurumla ilgili sorunların çözümünde sıkıntıların yaşandığı gözlenmekte olup Genel Müdürlüğe bir an önce asaleten atama yapılmalıdır.
Gazi Meclisimizin kıymetli üyeleri, bahsettiğimiz konular başta olmak üzere bahsedemediğimiz birçok konuda ortaya konacak projeler için Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tahsis edilen 2,5 milyar liralık bütçe elbette yeterli olmayacaktır ama akılcı politikalarla ve stratejik planlamayla sorunların üstesinden gelineceğini umut ediyoruz.
Bu vesileyle bütçenin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinize ve ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Durmaz.