| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 13.12.2018 |
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada bütçe görüşmelerine devam ediyoruz, Tarım Bakanlığı, Tarım Bakanlığına bağlı bazı birimler üzerinde söz aldım, bu konulardaki fikirlerimi sizlerle paylaşacağım.
Ormanla ilgili söylemek istediğim: Orman alanları bizim akciğerlerimiz, en iyi şekilde korunmalı; özellikle yaz döneminde yangınlara karşı en iyi şekilde muhafaza edilmesi ve her geçen gün de orman alanlarının mutlaka artırılarak devam ettirilmesi gerekir.
Meteoroloji konusunda... Meteoroloji ciddi manada ilerlemeler sağladı. Birkaç gün öncesinden kar yağışını, birkaç gün öncesinden havanın ne kadar soğuk olacağını artık tahmin edip bildirebiliyorlar. Bu konuda da meteorolojide çalışan, görev yapan arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz, Allah razı olsun.
Tabii hayvancılık ve gıda... Tarım ve Orman Bakanlığı konusuyla ilgili de özellikle bölgedeki çiftçi arkadaşlarımızın beklentilerini de Sayın Bakan buradayken, Bakanlık yetkilileri de buradayken onlarla da paylaşmak istiyorum. Özellikle son dönemde doların artışıyla birlikte hem gübrede hem de akaryakıtta ciddi bir artış oldu. Bu da çiftçinin maliyet açısından en ağır girdilerini oluşturmakta, gübre ve akaryakıt. Dolayısıyla bu manada, Hükûmetin bir an önce gübre fiyatlarını düşürebilecek bir formül bulması lazım. Bu şekilde, çiftçi gübre atıp ürününü yetiştirip tekrar sattığında inancınız olsun ki yapmış olduğu masrafı karşılayabilecek bir bedel üretemeyecektir çünkü gübre fiyatları o kadar yükseldi ki yüzde 60'lara varan bir artış meydana geldi. Yine, akaryakıt fiyatlarında da yüzde 50'ye yakın bir artış meydana geldi. Dolayısıyla tarım ürünleri aynı yerinde sayıyor. Hatta Sayın Bakanla bir toplantıda konuşmamızda söylemiştim, ki kendisi de hak vermişti -meseleye vâkıf olduğu için söylüyorum- pamuk fiyatları 4.600 liradan başladı -eski parayla söylüyorum- şu anda 3 bin liraya kadar geriledi. Yani 1 kilo kütlü pamukta çiftçinin 1.600 lira kaybı var. Hâlbuki mazot fiyatları ve gübre fiyatları yükseldi, düşüşe geçmedi yani çok az bir düşüşle yükselişi devam ettiriyor. Dolayısıyla gübre fiyatlarını ve mazot fiyatlarını Hükûmetin bir şekilde çiftçinin kullanabileceği ve çiftçinin zarar etmeyeceği ölçüye çekmesi lazım. Bu konuda çiftçilerimizin beklentileri var.
Yine, kimyasal ilaçlar da aşağı yukarı yüzde 60 oranında arttı. Bunların da bir şekilde çiftçinin lehine düzeltilmesi ve çiftçiye ucuz bir şekilde temin edilmesi lazım. Faiz oranlarının yüksek olması da hem çiftçinin çalıştığı tüccar açısından hem de çiftçi açısından çok ciddi bir yük teşkil etmekte. Sayın Cumhurbaşkanı sürekli dile getiriyor ve çok da doğru söylüyor, çok da samimi bir yaklaşımla "Faiz oranları düşürülmeli." demesine rağmen ne yazık ki faiz oranları yüksekliğini koruyor. Burada devletin bankalarının da faiz oranlarının yüksek olması dikkat çekiyor. Yani bunu bir şekilde engelleyip faiz oranlarını düşürmek lazım, hem çiftçi açısından hem de çiftçinin çalıştığı tüccar açısından önemli bir şey olacaktır.
Yine, Ziraat Bankasındaki borçlarını ödeyemeyip yapılandırmaya gideceği zaman çiftçi, köylü kardeşimiz, bu oran birdenbire çok yüksek meblağları buluyor yani normalde hayvancılık ve tarım açısından verilen faiz oranları çok iyi, buna bir şey demiyorum ama borcunu ödeyemeyip yapılandırmaya gideceği zaman yüzde 26, yüzde 27 faiz oranlarıyla karşı karşıya kalıyor ki bu çok yüksek bir oran. Sayın Bakanın da bu konuya hassasiyet göstereceğine inanıyorum.
Yine, pamuktan az önce bahsettik. Pamuk hakikaten endüstriyel bir bitki yani mutlaka çiftçimize pamuk ektirmemiz lazım çünkü pamuk ve pamuğun ürünlerinden -işte yağıydı, çiğidiydi- faydalandığımız zaman aşağı yukarı 2 milyar dolarlık ithalatı engellemiş oluyoruz. 2 milyar dolar Türkiye için çok önemli bir rakam. Eğer biz pamuğu ektirebilirsek... Ki hem Çukurova'da hem Urfa'da hem Ege'de pamuk artış oranları bayağı yükseldi. Bunu daha da artırarak devam ettirmemiz lazım. Nasıl devam ettireceğiz? Bir, enflasyon oranında; iki, artan girdi maliyetleri oranında çiftçimizi ezdirmeyecek şekilde prim desteklerini yükseltmemiz lazım. Yani pamuğa yine 800 TL 80 kuruş prim açıklandı. Bu rakamı biraz daha yükseltebilirsek, 1 lira gibi, 1 liranın üstünde gibi bir rakam yapabilirsek inanıyorum ki çiftçimiz pamuk ekecektir ve Türkiye'nin de 2 milyar dolar gibi dışarıdan getirteceği pamuğa ödeyeceği para cebimizde kalacaktır, Türk çiftçisinin cebinde kalacaktır. Yani sadece kütlü pamuk olarak değerlendirmeyelim, çiğidinden elde etmiş olduğumuz ham yağa baktığımız zaman 2 milyar doların da üzerinde bir ithalat gerçekleştirmiş oluyoruz, ki bu, bizim için çok ağır bir maliyet. Pamuk hem de Türkiye endüstrisi açısından, tekstil sanayisi açısından da önemli bir şey. Yani bizim dünyada rekabet edebildiğimiz unsurlardan bir tanesi tekstil, kumaş sektörü. Biz şimdi onun hammaddesi olan pamuğu kendimiz yetiştiremezsek, dışarıdan ithal etmeye devam edersek, bu, üreticimiz ve sanayicimiz açısından da ağır bir maliyet teşkil edecektir. Onun için Sayın Bakanın bu konuya hassasiyet göstereceğine inanıyorum.
Yine, mısır fiyatlarıyla ilgili de sıkıntılar var. 1.100 lira gibi bir rakamla başladı mısır fiyatları, şu anda 930 lira gibi bir rakama geriledi. Bu, TMO'nun fiyat açıklamasından sonra biraz daha fiyatlar geriledi. Halbuki peşin bedelle fiyat bin liraların üstünde tesis edilmiş olsaydı bu fiyat bin liranın altına düşmez, bin liranın üstünde seyrederdi, çiftçimiz de bundan bir mağduriyet yaşamazdı. Bunu da dikkate alacağınıza ve çiftçimizi mağdur etmeyeceğinize inanıyorum.
İşte, buğday fiyatlarıyla ilgili de yine çiftçilerimizin sıkıntıları var, problemleri var. Yani ekmek ucuzlamadı, unla yapılan, buğdayla yapılan hiçbir şeyin ucuzlamamasına rağmen buğday fiyatlarının düşük seyretmesi Türkiye'de önümüzdeki yıllarda buğday ekiminin çok çok azalacağını gösteriyor. Yani biz, zaten birçok şeyi ithal ederken kendi yetiştirebileceğimiz havası, suyu, toprağı, iklimi müsait olan bir ortamda buğdayı, pamuğu, mısırı kendimiz yetiştirmez, bunları da dışarıdan ithal edersek, bu, ülkemize ve milletimize yük getirecektir. Dolayısıyla pamuğu ektirecek, buğdayı ektirecek, mısırı ektirecek çiftçimizi koruyacak bir sistemi oluşturmamız lazım.
Yine, hayvancılıkla ilgili sayın çiftçilerimizin, köylülerimizin önemli beklentileri var. Bugünlerde yine et fiyatlarının yüksekliğinden medya organları bahsetmeye başladı, ki doğrudur. Yani bu et fiyatları zaman zaman bir şekilde yükseltiliyor ama Et ve Balık Kurumu piyasaya girdiği zaman bu işi regüle ediyor. Biz aracıyı kaldırabilirsek, eğer ki doğrudan doğruya üreticiden tüketiciye eti sağlayabilirsek, gönderebilirsek, bunu ulaştırabilirsek inanın ki hem üretici kazanacaktır hem tüketici kazanacaktır. Yani, hayvancılık sektörü hakikaten ülkemizde insanların yapmakta zorlandığı bir sektör. Yem çok pahalı, hayvan çok pahalıya alınıyor ve onu yetiştirip sattığı zaman çiftçi bundan para kazanamazsa hayvancılık sektöründen çekiliyor; hayvancılık sektöründen çekildiği zaman da bir daha köylüyü, çiftçiyi hayvancılık sektörüne döndürmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla da, ithal etle Türkiye'de bu işe çözüm bulmak mümkün olmuyor. Eğer illa da bir ithalat yapmamız gerekiyorsa, her zaman söylediğim gibi, dişi düve sayısını artıracak ithalat yapmamız lazım. Dişi düve sayısını ne kadar çoğaltırsak, o zaman bu dişi düvelerden alacağımız yavrularla Türkiye'de büyükbaş -özellikle büyükbaş için söylüyorum- hayvan eti ihtiyacını karşılamış oluruz. Onun için, illa bir ithalat yapmamız gerekiyorsa dişi düve ithalatı yapmamız gerekir; bu konuda da Sayın Bakanın hassasiyet göstereceğine inanıyorum.
Şimdi, tabii, çiftçiler üreten insanlar, hakikaten bu ülkede ülkenin ekonomisine en fazla katkı sağlayan insanlar. Yani, bugün ihracat yapılıyorsa yaş meyve ve sebzeyi üreten çiftçimiz; sofralarımıza gelen o tertemiz domatesleri, peynirleri, zeytinleri, o sıcacık ekmeği üreten çiftçimiz. Onun için, çiftçimizi en iyi şekilde korumamız lazım. Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa hep birlikte, gelin, çiftçimizi daha iyi, daha fazla üretip daha fazla kazanabileceği ortama ulaştıralım ve onları koruyalım, yaşatalım. Onları yaşatamazsak, onları üretimden düşürürsek inanın ki ülkemiz çok şey kaybedecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Varlı.
Buyurun.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben bunları bizzat bir çiftçi olarak gören ve işin içerisinde yaşayan bir insan olarak sizlerle paylaşıyorum, samimi duygularla paylaşıyorum. Sayın Bakanın da bu konuda samimi olduğuna inanıyorum; daha önceki bir toplantıda da bunlardan bahsetmişti. Özellikle Ziraat Bankasındaki çiftçi borçlarının ertelenmesi konusu da çok önemli. Tarım Kredi ve Ziraat Bankasındaki çiftçi borçlarının taksitlendirilmesi... Çiftçilerimizin böyle bir beklentisi de var. Yani birçok yere kaynak bulabiliyoruz, Türkiye'yi besleyen, doyuran çiftçilerimize de bu kaynağı bulmak zorundayız diye düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Varlı.