GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:31
Tarih:13.12.2018

CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bir önceki sene, yine burada bütçe üzerinde söz aldığımda temel bir meselede anlaşamadığımızı ifade etmiştim. Türkiye'nin önemli problemleri var ama bu problemlerin nasıl doğduğuna baktığımızda aslında en temelde eğitim olduğunu söyleyebiliriz. Bir önceki sene burada konuşurken mevcut eğitim düzeninde -ki PISA raporlarıyla artık uluslararası düzeyde ölçülebiliyor- her sene geriye giden bir tablo var, şayet biz bu tabloyu düzeltmek istiyorsak bütçede buna enflasyonun dışında ilave bir yatırım yapmamız lazım dedim ancak o dönem de kabul görmedi, bu dönem de aynı.

Şimdi, Adalet Bakanlığının bütçesi üzerine konuşuyoruz. Şu an Türkiye'de adalete güvenin yüzde 20'ye kadar düştüğü, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin belki de en düşük seviyelerinde olduğu bir dönemdeyiz. 960 milyar TL'lik bütçeden adalete ayrılan bütçe 18 milyar TL yani yüzde 2'si bile değil bütçenin.

Peki, değerli arkadaşlar, dünyada bu iş nasıl oluyor diye baktım diğer ülkelerin bütçelerine, hukuku, demokrasisi gelişmiş ülkelere baktım, aradaki uçurumu, gelir dağılımını gözeterek yani o ülkelerin daha zengin olduğunu kabul ederek ona göre bir orantısal rakam çıkardığımızda dahi, nereden bakarsanız bakın, bizden 5-6 kat daha fazla adalete para harcıyorlar, para ayırıyorlar. Zaten bu bakış açısıyla meseleyi almadan yargıyı da düzeltemeyiz. Hoş, benim bu konuşmamı duyan, başta bizim seçmenimiz yani yargıdan çok çeken, sıkıntı duyan vatandaşlarımız olmak üzere belki diyeceklerdir ki: "Ya, bu yargıya bu kadar para bile fazla."

İki başlıkta bu meseleyi ancak düzeltebiliriz: Birincisi, çok sağlıklı bir eğitim sistemi, çok düzgün hukukçular yetiştirmemiz, çok sağlıklı bakış açısıyla meseleyi ele alacak insanlar yetiştirmemiz, meslek içi eğitimleri artırmamız, hâkim kalitesini artırmamız lazım, maalesef bütün bunlar yok. Bu hâliyle de bunun düzeleceği yok. Çünkü ne biz katma değeri yüksek ürün üretebiliriz ne bunları ihraç edebiliriz, önümüzdeki dönemlerde de bizim yetiştirdiğimiz çocuklarımız, maalesef bizlerin emekli maaşını dahi ödeyemeyecek seviyede olacaklar, görüntü bu.

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, Genel Kurulda bulunan tüm milletvekillerinin ellerini vicdanlarına koyarak şu sorulara cevap vermesini istiyorum: Bugün Türkiye'de adil bir hukuk düzeni var mı? Bugün Türkiye'de sosyal adalet var mı? Bugün Türkiye'de vergi politikası adil mi? Kamuda işe alırken adil miyiz? Kamu ihaleleri adil bir şekilde mi dağıtılıyor yoksa adrese teslim bir şekilde mi dağıtılıyor? Yani bir ülkede on altı yılda 186 kez Kamu İhale Yasası değiştirildiğinde o ülkede ihaleler adil olur mu, böyle görünür mü? Değerli arkadaşlar, bu ülkede, söyleyebilir misiniz, farklı inanç ve mezheplere karşı devlet adil bir durumda duruyor mu, yönetenler adil bir şeklide yaklaşıyor mu? İnsanlar, işçiler, memurlar, emekliler özgürce, hiçbir endişe taşımadan düşüncelerini ifade edebiliyorlar mı? "Hukuk güvenliği var." diyebiliyor muyuz yani "Ben şunu söylersem başıma şu gelir." endişesi taşıyor mu, taşımıyor mu? Örgütlenme, protesto haklarını, gösteri haklarını, Anayasa'da yer alan, evrensel hukukta yer alan haklarını hiçbir çekince taşımadan yerine getirebiliyorlar mı? Vicdanlarınızla baş başa kalıp bu sorulara cevap verdiğinizde hepiniz de eminim bütün bunların olmadığını söyleyeceksiniz.

Değerli arkadaşlar, bakın, on altı yıldır Türkiye'yi AK PARTİ iktidarı yönetiyor, son senelerde ağırlıklı olmak üzere kuvvetler birliğinin oluşmasıyla birlikte de en son seçim ve referandumu birlikte değerlendirdiğinizde de Türkiye'de tek yetkili Sayın Erdoğan, âdeta seçilmiş kral gibi; yasama elinde, yürütme elinde, yargı elinde, üniversiteler elinde, medya elinde, elinde olmayan hiçbir şey yok, değil mi? Peki, böyle bir ortamda bu ülkeye barışı, huzuru, refahı getirmekle yükümlü ve sorumlu kendisi değil mi? Ülkedeki mevcut durumdan sorumluluğu acaba kendisi taşıyor mu, sizler sorgulayabiliyor musunuz? Bakın, Türkiye'nin düzlüğe çıkabilmesi için sizlerin bu sorgulamaları yapabilmesi lazım. Ne zaman bir muhalif ses ağzını açsa aşağıda "terörist", yukarıdan "terörist", sağdaki "düşman", öbürü bilmem ne... Yani en son soğan sarımsak terör örgütü icat ettiniz. Yapmayın artık!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Emre, buyurun.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Yani Türkiye'nin bu bakış açısıyla düzelmesine imkân yok.

Üç tane temel başlık açtınız iktidarı talep ederken "Yoksullukla mücadele edeceğiz." dediniz, "Yasaklarla mücadele edeceğiz." dediniz, "Yolsuzlukla mücadele edeceğiz." dediniz, değil mi?

Bu üç başlıkta da Türkiye'de ciddi bir artış yok mu arkadaşlar? Yolsuzluk azaldı mı, arttı mı? Yoksulluk arttı mı, azaldı mı?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Azaldı, azaldı.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Bütün bunlar ölçülebiliyor, görüyoruz. Yoksulluk sınırının 6 bin lira olarak açıklandığı bir durumda, bir ülkenin yüzde 83'ü 3.200 liranın altında rakamla geçiniyorsa yoksulluk arttı mı, azaldı mı? Yasaklar; yasak olmayan bir şey kalmadı neredeyse değerli arkadaşlar.

Bakın, bütün bunlar olurken Sözcü gazetesi iddianamesi çıktı. Açıkçası "Ya, bu kadar da olmaz!" dedim, aldım o iddianameyi de okudum. Son dönem yazılan iddianamelerin hepsini satır satır okuyorum, milletvekillerinin de okumasını özellikle tavsiye ediyorum. Azıcık hukuk bilgisi olan hiç kimse, o yazılan iddianamelerdeki delilleriyle adı geçen isimleri terör örgütü üyeliğiyle yargılamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açalım, bağlayın lütfen Sayın Emre.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Yani hukukun, adaletin hepten ortadan kaldırıldığı bir düzende, sizlerin de bu Meclisteki her bir bireyin de ayrı ayrı hiçbir şekilde hukuk güvenliği olmaz, sağlıklı bir şekilde yaşamını idare edemez, siyaset yapamaz, topluma faydası olmaz. Dolayısıyla bütçeyi bütüncül bir yaklaşımla bütün bu açılardan ele almakta fayda olduğunu düşünüyorum.

Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Emre.