| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 4'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 14.12.2018 |
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığının Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının bütçeleri üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlarken bütçenin görüşüldüğü bir dönemde ülkenin içinde bulunduğu krizden hiçbir şekilde iktidar partisinin bahsetmemiş olmasını esefle karşılıyorum. Türkiye bir kriz içindedir, çarşıya pazara çıktığınızda bu krizi görürsünüz, görüyorsunuz ama ifade etmiyorsunuz. Bu, krizin olmadığı anlamını taşımamaktadır, üstünü örtmeye çalışmaktır, bu da hiçbir derde deva değildir.
TİKA Başkanlığının son üç yıllık bütçesine baktığımızda, her sene aşırı bir artış görülmektedir. TİKA bütçesinin mal ve hizmet alım giderleri kaleminden 2017-2018 yıllarına ait yolluklara yansıyan harcamalar skandalı çarşaf gibi ortadadır.
Bakın, 2017'de harcamaya ayrılmış olan miktarın yüzde 551 katı harcama yapılmış, 2018'de bu rakam yüzde 371'e ulaşmış durumdadır. Aynı öngörüsüzlüğü iki sene üst üste -sadece elimizdeki rakamlara bakarak- yapmış olmak imkânsızdır, bu bilinçli bir şekilde yapılmaktadır. Bunun anlamı şudur: Devlet malı deniz. Diyorsunuz ki bu ülkenin işçisine, yoksuluna, esnafına, kadınlarına: Kuru denizde yüz kardeşim, ister kafan kırılsın, ister gözün çıksın. Şunu belirtmemiz gerekiyor ki kazan kazan götürülen ve hesabı verilmeyen bu bütçe halkların, işçilerin, emekçilerin, yoksulların, emeğin alın teridir ve analarının ak sütü gibi haklarıdır, helalidir.
Bugün, TİKA, AKP'nin kimsesizlerin kimsesi olma felsefesi bağlamında programlar geliştirmiş ve buna bütçe ayırmaktadır. Bu toprak sathında yaşayan Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin, Alevilerin, kısacası 72 milletin acaba nesi oluyorsunuz? Bu insanlara üvey evlat, suçlu, bir ülkenin sığınmacısı gibi bir muamele çektiğinizin farkında mısınız acaba?
Diğer bir şey, Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Tarihsel, kültürel ve kentsel mirasların en iyi şekilde korunup bundan sonraki kuşağa en iyi biçimde teslim edilmesi bu Bakanlığın uhdesi altındadır. Fakat, baktığımızda yine TİKA'nın bütçesi nerelere gidiyor? El Nusra, IŞİD gibi çete örgütlerine gidiyor. Sadece bir örnek vermek istiyorum: Suriye'de, Suriye ve Orta Doğu'nun en önemli tarihsel kentlerinden biri Tedmur, diğer bir adı Palmira'yı nasıl bir hâle getirip törenle yıktıkları ortadadır. Yine, 18 ülkede 100'ü aşkın tarihî eserin tadilatı yapıldığı ifadesi var raporda ama on iki bin yıllık Hasankeyf'i su altında nasıl bıraktığınızı yazmıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bugün 14 Aralık Kürt illerinin ablukaya alınmaya başlanmasının üçüncü yıl dönümüdür. Burada kentler tahrip edildi ve dönemin Başbakanı Davutoğlu "Sur'u Toledo'ya çevireceğiz." dedi. Aslında Franco faşizminin kentlere nasıl nakşedildiğinin önemli bir göstergesidir bu sözler. Binlerce yıllık tarihin izini taşıyan Suriçi, iş makineleriyle, intikam alırcasına tahrip edilmiştir. Bu örneklerin elbette devamı çok. İşte 27'nci Dönem Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven tecritle taçlandırılmış olan bu zalimlik karşısında bedenini açlığa yatırmıştır. Buradan kendisine selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Aynı durum Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında gene görülmektedir. Değerli arkadaşlar, bu akrabalar kim? Hangi hane halkına hangi paralar transfer edilmektedir? Bu sorunun yanıtı açıkça ortaya konulmalıdır. Sizlerin deyimiyle Kerkük Türkmenlerini, Bulgaristan, Batı Trakya Türklerini, Çin'le pazarlık konusu yaptığınız Uygur Türklerini ve burada sayamadığım birçok ülkede yaşayan Türk'ü, Türkmen'i; onları çeşitli türlerden beşinci kol faaliyetinin nesnesi hâline getirerek bu insanlara siz yardım değil, zarar veriyorsunuz; bunun altını bir kere daha çizmek isterim.
Ayrımcılıkla mücadele, dışlama temelli hak ve özgürlük ihlallerinin önlenmesi, herkes için adalet, aktif yurttaşlık, eşit katılım, çift dilli eğitime destek sağlanmasının gerektiğinden bahsediyorsunuz raporunuzda. Ne güzel, bunun altına hep beraber imza atabiliriz ama elbette şu soruyu döner hep birlikte sorarız: Sadece sizin canınız mı can, başka insanların canı can değil midir? Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak, bir Arap vatandaşı olarak çift dilli eğitim almış olmayı çok isterdim. Şu sıralarda oturan Kürt milletvekilleri Kürtçe dilini okullarda öğrenmek ve çift dilli eğitimi almak isterlerdi. İşte Almanya'da normal gördüğünüz Türkçe eğitimi Türkiye'de diğer diller için normal görseydiniz şu an bu ülke bu acılar içinde kıvranmıyor olacaktı.
Dolayısıyla, şunu ifade etmek istiyorum ki: Flormar direnişi bize ne güzel sözler öğretti, Flormar'ın bütün fondötenleri bu eksikliklerin üstünü asla ve asla kapatamaz. Evet, biz bu bütçeden... Fabrikalar, okullar, hastaneler, sığınmaevleri, işsizlere iş, ev emekçisi kadınların ev emeğinin güvence altına alınması; bütün bunlar bizlerin talebidir. Dolayısıyla, dönüp şuna bakmamız gerekiyor: Ne yaparsanız yapın, bu ülkede sosyal ve kültürel iktidarınızı kuramadınız, kuramayacaksınız. Şu an için de en büyük problem olarak bunu gördüğünüzü cümle âlem bilmektedir.
Sözlerime son verirken şu hatırlatmayı yapmak isterim: TİKA'nın en önemli projelerinden biri Kanuni Sultan Süleyman'ın mezarlığını bulmaktı. Sonra, hepinizin hatırlayacağı üzere bir kaftan hikâyesi ortaya çıktı. Bu kaftanı Türkiye'deki mi giyer, Pensilvanya'daki mi giyer gerçekten bilmiyorum, ona siz karar vereceksiniz fakat bildiğimiz bir şey vardır ki, bu dünya firavunlara kalmadı, Sultan Süleyman'a da kalmadığı gibi sizlere de kalmayacaktır; dünya malı dünyada kalır, kefenin cebi yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - O nedenle bir kez daha diyoruz ki: Halk için bütçe, saray ve yandaşları için değil. Bizler bu bütçeye "hayır" diyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)