GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:33
Tarih:15.12.2018

HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu ve bizi izleyen tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Evet, ben ihalesi bol, müteahhidi bol bir kamu kurumu olan Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde konuşacağım.

Hükûmet bütçelerinin toplumsal verimliliğe, bütçe verimliliğine, öncelikler dengesine, insana ve doğaya saygı prensibine uygun olması ve elbette ki yeterli oranda sorgulanabilir, denetlenebilir, hesap verebilir olması çok önemlidir. Bizler muhalefet olarak denetim görevimizi bu kriterlere esas olarak yaparken Hükûmet ya da yürütme hemen şöyle söylemeye başlar: "Bunlar bizim iş yapmamıza izin vermiyor, bunlar bizim gelişmemizi istemiyor, bunlar sudan bahanelerle bizi yavaşlatıyor." Üstelik bu lafları sadece muhalefete de söylemezler mesela basın için de söylerler; idare mahkemeleri için, Danıştay için ve tabii Kamu İhale Kurumu içinde söylerler; Sayıştayı da pek sevmezler. Ancak, bizler yol yapılmasına da gelişmeye de ulaşım standartlarının gelişmesine de karşı değiliz, olamayız zaten. İnsanın insanca yaşamasına hizmet eden hiçbir şeye de karşı değiliz, olmayız, olamayız.

Hükûmet açık ihale yapmamak için, yaptıkları ihalelerin Kamu İhale Kurumunun denetiminde olmaması için, ihalelere dair işlere idare mahkemelerinin ve Danıştayın yargısal yönden dâhil olmamaları için onca propaganda yaptı. Propagandalarında "Bunlar iş yapma konusunda bizim elimizi kolumuzu bağlıyor." şeklindeki baskılarla onların denetim görevini yapmasını engelledi. Hatta düzenlemeler yaptı, bu kurumların yapısını değiştirdi.

Gelinen noktada bakıyoruz, evet, ülke olarak çok mu iyi durumdayız? Hayır, değiliz. İstatistiki veriler, iş kazaları, göçük haberleri, çökme haberleri, tren faciaları haberleri, işçi ölümleri haberleri, ücretlerini alamayan işçi haberleri bu tabloyu özetliyor. Ülke olarak hiç de çok iyi durumda değiliz.

Aslında birkaç soru gerçeği çok daha iyi görmemize katkı sağlar diye düşünüyorum. Bu Hükûmet işçiyi mi daha çok seviyor yoksa müteahhidini mi daha çok seviyor? Kara yolu, hava yolu ya da demir yolu işlerinde çalışan bir işçiyi mi daha çok sevip koruyor yoksa aynı işi yapan müteahhidini mi sevip koruyor?

Soma'da gördük, İstanbul üçüncü havalimanı inşaatında da gördük; işçiler açısından yüzlerce acı olayda tecrübesini yaşadık. Bakın, daha geçen günlerde Gebze'de yapılan otoyol viyadüğü inşaatında 3 işçi yapılmakta olan viyadüğün çökmesi sonucu üzerlerine 300 tonluk beton blok düştüğü için hayatını kaybetti. Bu olayda da diğer tüm vakalarda da işçiye hasredilecek bir ihmalden bahsedemeyiz; hiçbiri kaza, hiçbiri işin fıtratı, işin doğası falan da değildi. İşçiler öldüğünde mecburen yerlerine yenileri alındı.

Peki, bugüne kadar müteahhidin değiştirildiğini duyan oldu mu? Gebze'de ya da diğer olaylarda müteahhidin mevcut ya da diğer işlerinin Hükûmet tarafından durdurulduğunu duyan oldu mu? Hayır, biz de duymadık. Oysa işini doğru yapmayan müteahhit değil miydi? Müteahhidin ya malzemesi ayıplıydı ya önlem alınmamıştı, mutlak ihmal vardı ya müteahhit işte ehil değildi. Lafa gelince "Bu ülke hepimizin." Lafa gelince "Bu ülkenin, doğanın her bir zerresinde kuşun, kurdun, böceğin, her bir insanın hakkı vardır." diyecekler ama pratikte bakacağız ki sadece AKP'li, kapitalist, yandaş müteahhidin çıkarıdır korunan; Hükûmet her nedense sadece ve sadece onlara gözünün bebeği gibi bakıyor. Geriye kalan her şey; bizler, işçiler, çevre, doğa ve bütün bunlar gereksiz ve can sıkıcı ve göz ardı edilebilir teferruatlarız sadece. Oysa onların "gereksiz ve sıkıcı" dediği ve "Pekâlâ göz ardı edilebilir." dedikleri bizim önceliklerimizdir. Biz "kamu yararı ve kamu çıkarı" derken işte bu kesimleri, bunları anlıyoruz. Denetlenmeyi, eleştirilmeyi pek de sevmeyen, bu sebeple muhalefetin, basının, yargının sesini kısan Hükûmetin elinden çıkan iş başka ne olacaktı? Çünkü Hükûmetin öncelikli amacı yandaş müteahhidine ihale vermek, yandaş müteahhidin de tek ve öncelikli amacı kâr etmek olunca işte sonuç böyle oluyor. Kâr etmek varken müteahhit neden elindeki parasını kaliteye, iş güvenliğine, işçi sağlığına, doğaya zarar vermemeye ayırsın ki hem de hiçbir ciddi denetim yokken, hem de müteahhit yargı eliyle korunurken, mağdurlar cezalandırılırken.

Diğer bir soru var: Bu Hükûmet çevreyi mi seviyor, yoksa kendi müteahhidini mi daha çok seviyor? Evet, Karadeniz sahili hepimizin hafızasında çok canlı bir örnektir. Adı "sahil yolu" ama uluslararası ve şehirler arası transit yoldur. Tüm itirazlara rağmen deniz doldurularak yapıldı ve sonuç, bir bütün olarak Karadeniz'in denizle olan bağlantısı koparıldı, bir kültür ve doğa bir ucubeyle yok edildi. Dahası, altyapısız dolgu yollar yüzünden her şiddetli yağışta Karadeniz halkı sel ya da başka bir faciayla karşı karşıya kalıyor.

Son olarak bir cümlem daha var ama sürem bitti, eğer...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin, buyurun.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum Başkanım. Aslında süreme uymayı düşünüyordum ama...

Demir yollarına değinmeden geçemeyiz. Bu Hükûmet ta 2002'de iktidara geldiği zaman demir yollarının ulaşımdaki öneminden bahsetti, geliştirilmesine dair çok iddialı çıkışlarda bulundu ama tam on yedi yıl geçti ve bugün geldiğimiz noktada, AKP'nin artık demir yollarıyla ilgili mucizelerinden bahsediyor olmalıydık. Dile kolay, tam on yedi yıl, hem de tek başına iktidar, üstelik üstüne bir de Cumhurbaşkanlığı sistemi. Peki, şimdi "demir yolları" denince aklımıza ne geliyor? Hemen hemen her yıl can kaybıyla, yaralanmalarla sonuçlanan facialar aklımıza geliyor, ihmaller serisinden ve denetimsizlikten kaynaklanan tren faciaları aklımıza geliyor. Dünyanın en güvenli ulaşımı diye tercih ettikleri bu ulaşımı artık insanların zihninde bile güven uyandırmayan hâle getirdiniz. Çorlu'da demir yolu bekçilerinin fiziken ve fiilen yaptıkları denetim devam ediyor olsaydı Çorlu'daki tren kazası önlenebilirdi oysa bu Hükûmet bu bekçilerini işten çıkardı tasarruf adına, tasarruf ettiklerinizle işte insanlar hayatlarını kaybettiler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Çok özür dilerim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Selamlayalım.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Siz adına "kaza" deseniz de bu aslında kaza değildi; öngörülebilir, ihmaldi, kasti olsa ancak bu kadar olurdu diyorum.

Biz hem iki gün önce yaşanan faciada hem de Çorlu tren faciasında Hükûmetin hem hukuki hem siyasi sorumluluğu olduğu düşünüyoruz. İçinde emek olmayan, doğa olmayan, canlı olmayan, yurttaş olmayan bu bütçeyi de kabul etmediğimizi belirtmek isterim.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)