| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 15.12.2018 |
HDP GRUBU ADINA NURAN İMİR (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce bu Meclisin bir üyesi olup şu an cezaevinde olan Hakkâri halkının ve kadınların siyasal temsil iradesi Sayın Leyla Güven'i ve cezaevinde rehin tutulan bütün arkadaşlarımızı selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.
Partim adına Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla ilgili söz almış bulunmaktayım.
AKP iktidarı döneminde yasak konulmayan hiçbir alan kalmadı; iletişim ağı da bunlardan bir tanesidir. Anayasa'nın 22'nci maddesi haberleşme hürriyetini, 26'ncı maddesi de düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini garanti altına almıştır. Buna rağmen son on yılda 110 binin üzerinde internet sitesi yasaklanmıştır. Son üç yılda özellikle sokağa çıkma yasaklarının olduğu il ve ilçelerde iletişim hakkı gasbedilerek engellenmiştir. Cizre'de, Silopi'de, Nusaybin'de, Şırnak'ta ve daha birçok yerde "güvenlik" adı altında siviller katledilirken dünya bu yaşananlardan haber alamasın, milyonlar iletişim kuramasın diye hukuksuzca, keyfî bir tutumla ve keyfî bir talimatla iletişim hakkı aylarca engellendi. Bu, sadece sizlerin duymazlıktan geldiği ancak 80 milyon insanın bildiği bir gerçektir. Peki, ya dünya bu çağ dışı politikalarınızın bile gerisinde olan yaklaşımlarınızı biliyor mu? Tabii ki de biliyor. Bakın, size tekrar tekrar hatırlatayım ki bu otoriter tutumunuz, baskıcı rejiminiz yokmuş gibi kendinizi kandırmaktan vazgeçin. İktidarınızın Türkiye'yi getirdiği nokta utanç vericidir. İnternet ansiklopedisi olan Wikipedia'ya bile erişim yasağı koydunuz. İletişim hakkını engelleyen iktidarınız, sadece iletişim hakkını değil, doğru bilgiye erişimi de engelledi ve bunu yandaşlarınızla, satın aldığınız medyayla yapıyorsunuz. Sabah akşam yalanı kendine farz edinen rejiminizin ve iktidarınızın ülkeyi getirdiği seviye budur. Bunu biz söylemiyoruz, bunu ben söylemiyorum; dünyanın en saygın kurumlarının hazırladığı raporlar söylüyor. Yalnızca OHAL döneminde yüzlerce televizyonu, radyoyu, haber ajansını, gazeteyi ve özellikle Kürtçe yayın yapan bütün iletişim ağını kapattınız. JINHA, Türkiye'de yayın yapan dünyadaki ilk kadın haber ajansı; ona bile tahammülünüz olmadı ve kapattınız. Tekelleştirdiğiniz A Haber'le, bu halkın vergisini verdiği TRT'yle halkı kandırmaya, hakikatleri gizlemeye çabalasanız dahi nafile bir çabadır bu.
Değerli milletvekilleri, elbette demokratik bir ortamda bütçeyi tartışmak çok anlamlı ve değerlidir fakat biz burada saray ve savaş bütçesini konuşurken, halktan alınan milyarların halkın nasıl yararına harcanması gerektiğini defalarca ifade ederken iktidarınız "Bütçe açıklarını nasıl kapatırız, hakikati nasıl manipüle ederiz ve halktan nasıl kaçırırız?" hesabını yapıyor.
Bu halkı vurup öldürmekten vazgeçin, size en ufak bir itirazda gözaltına almaktan ve fişlemekten vazgeçin. O çok övündüğünüz politikalarınızla bu halkın can güvenliğiyle oynamaktan, yaşam hakkını gasbetmekten vazgeçin. Açlığa mahkûm etmekten, "vergi zammı" adı altında halkın yaşamına tecrit uygulamaktan vazgeçin.
Çözüm sürecinin yaşandığı dönemde ölümlerin azaldığına, Türkiye halklarına "barış" "müzakere" ve "diyalog" kavramlarının en azından toplumsal yansımasına bir nebze de olsa tanık oldu bu ülke. O gün "Çözüm süreci AKP var olduğu sürece var olacak." diye ekran ekran gezenler, bugün nasıl oluyor da daha fazla ölüm, daha fazla yoksulluk, daha fazla gözyaşı ve daha fazla cenaze için çaba harcıyor? Bu ülkenin 80 milyon insanına bu cevabı vermekle mükellefsiniz. Toplumsal barışa karşı kaosu neden seçtiniz? İmralı'ya neden tecrit uyguladınız? Yaşama karşı ölümün savunuculuğunu neden seçtiniz? Bunun hesabını vermek zorundasınız.
Bakın, sadece aralık ayında Cizre'de, Silopi'de katledilen siviller, "dobrovski" diye bu kürsüde dalga geçtiğiniz ancak hesap vermek adına kılınızı dahi kıpırdatmadığınız Roboski gerçekliği, hayata dönüş operasyonları ve Maraş ve daha niceleri... Yalnızca seçim bölgem olan Cizre'de, Şırnak'ta birkaç mahallede bulunan barikatları bahane ederek her yeri âdeta savaş alanına çevirdiniz. Dün Cizre ve Silopi'de sokağa çıkma yasaklarının üçüncü yıl dönümüydü. Yetmiş dokuz gün boyunca Cizre'de süren yasakta aralarında kadın ve çocukların da olduğu tam 292 insan katledildi ve bunlardan 147'si kendi evinin avlusunda vuruldu, can verdi. Toplumda adına "vahşet bodrumları" denilen üç ayrı bodrumdan 177 cenaze çıkarıldı. Yapılan tüm çağrılara rağmen milyonların tanıklığında bu insanlar bodrumlarda yakılarak katledildiler. Başı paramparça olan ve sadece kıvırcık saçları sayesinde cenazesi teşhis edilebilen Seve Demir'in bedeninden 11 kurşun, Pakize Nayır'ın bedeninden 5 kurşun, Fatma Uyar'ın bedeninden 3 kurşun çıkarıldı.
SALİH CORA (Trabzon) - Onlar teröristti.
NURAN İMİR (Devamla) - O sana göre teröristtir.
SALİH CORA (Trabzon) - Onların silahlarından hangi Mehmetçik'e kaç tane kurşun gönderildi.
NURAN İMİR (Devamla) - Sormak istiyorum: Ablukaya aldığınız, hayatı cehenneme çevirdiğiniz Cizre'de, Şırnak'ta, Silopi'de, İdil'de, Nusaybin'de ve Sur'da ne kazandınız, sizler için ne değişti? Bizler için çok şey değişti biliyor musunuz. Bizlere, bu halkın kadınlarına, çocuklarına, annelerine ve yaşlılarına ölümü reva gören, oğullarının ve kızlarının cenazesine ait küçücük bir parça bulsa razı olacak annelerin sadece ahını almadınız, öfkesini ve nefretini de kazandınız. Milyonların ahını, öfkesini kazandığınız gibi insanlığınızı da kaybettiniz.
Dondurucuya konulan bedenler sizin günahınız. Günlerce sokakta bekletilen Taybet ananın bedeni kurda kuşa yem olmasın diye nöbet tutan evlatlarının öfkeleri sizin günahınız.
SALİH CORA (Trabzon) - O cesedin altında bomba vardı, bomba. O cesetlerin altına bombaları yerleştirdiniz.
NURAN İMİR (Devamla) - Miray bebeğin, Seve'nin, Fatma'nın, Pakize'nin, Asya'nın, Mehmet'in, Berjin'in ve daha nice sayamadıklarımın canlarından, hayatlarından olmaları sizin günahınız. Katledildikten sonra faillerinin bulunamaması için hemen hemen tüm soruşturmaların takipsizlikle sonuçlanmış olması sizin günahınız.
Şunu iyi bilin ki bin yıl da geçse bu günahlarınızdan arınamayacaksınız. Bu halka hesap vermeden, suçlarınızın cezasını çekmeden bu günahlarınızdan arınamazsınız.
SALİH CORA (Trabzon) - Siz de açtığınız o hendeklerin hesaplarını veriyorsunuz.
NURAN İMİR (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bir kadın olarak, beni seçerek buraya gönderen...
SALİH CORA (Trabzon) - Açtığınız o hendeklerin hesabını şu an veriyorsunuz, daha, yine hesap vermeye devam edeceksiniz.
NURAN İMİR (Devamla) - Lütfen dinleyin...
SALİH CORA (Trabzon) - Hesap vermeye devam edeceksiniz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Lütfen müdahale etmeyin hatibe.
NURAN İMİR (Devamla) - Lütfen dinleyin...
BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin.
NURAN İMİR (Devamla) - Bir kadın olarak beni buraya gönderen Şırnak kadınlarının...
SALİH CORA (Trabzon) - O açtığınız hendeklerin, çukurların hesabını vereceksiniz.
NURAN İMİR (Devamla) - Durun...
SALİH CORA (Trabzon) - Hendeklerin, çukurların hesabını vereceksiniz. Öyle şey yok!
BAŞKAN - Sataşmayalım değerli arkadaşlar.
NURAN İMİR (Devamla) - ...annelerinin ve halkımızın sesi olmanın verdiği onur ve sorumlulukla bir kez daha buradan söylemek istiyorum. Acılar...
SALİH CORA (Trabzon) - Şehirleri terörize edemezsiniz. Elinizdeki silahı bırakacaksınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cora, bir dinle ya!
NURAN İMİR (Devamla) - Gerçekler size acıdır, yüzleşemiyorsunuz doğrularınızla. Ben bunu gayet normal karşılıyorum.
SALİH CORA (Trabzon) - Ellerinizdeki o silahları bırakacaksınız.
NURAN İMİR (Devamla) - Bir kez daha burada söylemek istiyorum...
SALİH CORA (Trabzon) - Teröre arka çıkmayacaksınız. PKK'nın avukatlığını yapmayacaksınız.
NURAN İMİR (Devamla) - Halkımızı ve haklarımızı kuşatma altına alan saldırılarınıza karşı burada bir irade beyanı yapıyoruz.
SALİH CORA (Trabzon) - Sırtınızı PYD'ye dayamayacaksınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cora, bir dinle ya!
BAŞKAN - Lütfen değerli arkadaşlar, karşılıklı olmasın.
SALİH CORA (Trabzon) - Sırtınızı PYD'ye dayamayacaksınız. (HDP sıralarından gürültüler)
NURAN İMİR (Devamla) - Tecridinize karşı yaşam alanlarımız, toprağımız...
SALİH CORA (Trabzon) - PKK'nın avukatlığını yapmayacaksınız. Bu kürsü milletin kürsüsüdür.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cora, kalk konuş!
BAŞKAN - Lütfen değerli arkadaşlar, karşılıklı olmasın.
NURAN İMİR (Devamla - ...kentlerimiz ve irademiz üstünde oluşturduğunuz ablukalarınıza karşı...
SALİH CORA (Trabzon) - Bu kürsü halkın kürsüsüdür. Burada dağ propagandası yapamazsınız.
BAŞKAN - Sataşmayalım değerli arkadaşlar.
NURAN İMİR (Devamla) - ...emeğimize, kimliğimize, değerlerimize ve irademize sahip çıkmaya kararlıyız. Bizlere reva gördüğünüz cehennem gibi hayatı cennete çevirmeye kararlıyız. İhlal edilen haklarımızın hesabını sormaya kararlıyız. Bize yaşattığınız acıları sormaya kararlıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın, selamlayın.
NURAN İMİR (Devamla) - Bu vesileyle halkların ve İmralı'ya uygulanan tecride karşı ve zulmünüze karşı...
SALİH CORA (Trabzon) - Daha hesap bitmedi. O şehitlerin hesabını vereceksiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya Cora, sen konuşursun.
SALİH CORA (Trabzon) - O şehitlerin hesabını tek tek soracağız. Onların soracağız hesabını.
BAŞKAN - Lütfen sataşmayın değerli arkadaşlar.
NURAN İMİR (Devamla) - ...bugün tam otuz sekiz gündür açlık grevinde olan Sayın Leyla Güven'i tekrardan buradan selamlıyorum ve her yerde Leyla Güven'in sesi olacağımızı ifade etmek istiyorum. Sayın Leyla Güven'in talebi bizim talebimizdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)