| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 15.12.2018 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 yılı merkezî yönetim bütçesinin Millî Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, ÖSYM Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversiteler bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesiyle ilgili olarak parti grubumuz adına söz alan çok değerli milletvekillerinin partimizin millî eğitim politikaları konusundaki değerlendirmelerini biraz önce kürsüden dinledik. Ben burada bana verilen süre içerisinde mümkün olduğu kadar tekrardan kaçınarak bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, aslında bir ülkenin ekonomik gücü değerlendirilirken, belirlenirken geçmişte ağırlıklı olarak onların fiziksel sermayeleri dikkate alınırdı. Daha sonraki dönemlerde finansal sermayeler devreye girmeye başladı ama bilgi toplumuyla birlikte entelektüel sermaye bir ülkenin ekonomik gücünün belirlenmesinde tıpkı firmalarda olduğu gibi önemli bir unsur hâline geldi. Entelektüel sermaye kaynak itibarıyla bakıldığında, diğer sınırlı kaynağı olan fiziksel ve finansal sermayeye göre çok daha çoğaltılabilir, seviyesi yükseltilebilir. Entelektüel sermayenin en önemli unsuru beşerî kaynaktır, beşerî sermayedir ve bunun da membası eğitimdir.
Sonuç itibarıyla, Türkiye bugün 10'uncu büyük ekonomi olma iddiasında ve kendisi için böyle hedefler belirliyorsa, refahını artırmak istiyorsa elbette en önemli kaynağı onun beşerî sermayesini entelektüel sermayeye dönüştürecek ve bunun gücünü, membasını da eğitimden alacak. Onun için, eğitim birçok açıdan önemli olduğu gibi, sektörel değerlendirmeler açısından da son derece önemli.
Değerli milletvekilleri, aslında, millî eğitim konusu, eğitim konusu gündeme geldiğinde, buradan, bu kürsüden söylenen, dile getirilen sorunların temeline, özüne baktığımızda bir kavramın, bir yaklaşımın dikkate alınmadığını görüyoruz ya da bu sorunların temelinde, esasında bu kavramın, bu yaklaşımın dikkate alınmamasının etkili olduğunu görüyoruz. Nedir bu? Bütüncül yaklaşım.
Aslında, sadece millî eğitim alanında değil, ülkemizde birçok alanda en önemli sorunlarımızdan, eksikliklerimizden bir tanesinin bütüncül yaklaşımla konuları ele almamak, politikaları buna göre belirlememek olduğunu görüyoruz. Bunlar bazen koordinasyonsuzluk, bazen kopukluk, bazen tutarsızlık, bazen uyumsuzluk ya da başka biçimlerde ifade buluyor. Bugün bu kürsüden söylenen eksikliklerin temelinde, özünde de bütüncül yaklaşımın dikkate alınmadığını görüyoruz. Birbirleriyle ilintili ve eklemlenmiş birimlerin, parçaların veya unsurların bir arada değerlendirilmesiyle öznenin niteliğinin kavranabileceğini kabul eden bir yaklaşımdan bahsediyoruz.
Eğitimde özne insandır, nitelik ise eğitimin öznesi olan insana kazandırılması amaçlanan yüksek değerlerdir. Yani süreçte katılan değerle kazanılan bilgi, beceri, yetenek ve davranış biçimlerini ifade eder.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak eğitim sürecinde kazandırılması gereken bu değerleri, Türk milletine mensubiyetin gururuna ve şuuruna sahip olmak, manevi ve kültürel değerlerimizi özümsemek, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneğini geliştirmek, yeni gelişmelere açık, bilgi ve teknoloji üretimine yatkın olmak, girişimci ruhu kazandırmak, demokrat ve şahsiyetli, kültürlü, erdemli ve inançlı nesiller olabilme bilincine sahip olmak biçiminde özetliyoruz. Tüm bu nitelikleri kazandıracak olan eğitim sisteminin ve bu sistemin işleyişini sağlayacak olan politikaların bütüncül yaklaşımla ele alınması gerekiyor. Eğitimde bütüncül yaklaşım tek boyutlu değildir, eğitim, çok boyutlu yani çoklu bütüncül bir yaklaşımı gerektirmektedir. Anaokulundan yükseköğretime kadar iş gücü piyasasına uzanan süreç bütüncül bir yaklaşımı gerektirir.
Son yıllarda gördük ve şahit olduk ki eğitim sürecine dâhil olan bir çocuğun ortaöğretimi tamamlayana kadar geçen sürede eğitim sistemi ve politikalarımız en az üç beş defa değiştirilmiştir. Bugün zorunlu eğitim sürecine giren bir çocuğun yükseköğretim sonrasında hayata atılması, bir başka ifadeyle iş gücü piyasasına katılması asgari on beş-on altı yılın sonrasında olacaktır. Bu çocuklar on beş-yirmi yıl sonrasının dünyasına atılacaklar, oraya hazırlanacaklar. Bugün, Endüstri 4.0'ın iş gücü piyasasında neden olduğu ya da daha olacağı radikal değişimi tartışıyoruz. Bugün ilkokula başlayanların yirmi sene sonra neyle karşılaşabileceklerini belki tam olarak bilemeyebiliriz ancak bildiğimiz bir şey var ki o da değişen muhtemel şartlara hızlı biçimde uyum sağlayabilecek temel bilgi, beceri ve davranış biçimlerini kazandırabileceğimizdir. Eğitim ortamını oluşturan okul, öğretmen, müfredat, öğrenci, veli, çevre, bir başka bütüncül yaklaşım alanıdır. Fiziki ortamlardan ders programlarına, öğretmen yetiştirmeden iş huzuru ve motivasyona kadar her unsurun birlikte dikkate alınması gerekmektedir. Öğretmen bu bütüncül yaklaşımda hiç dikkate alınmayan bir unsurdur. Tekrardan kaçınıyorum, biraz önce Iğdır Milletvekilimiz Sayın Karadağ, ondan önce Erzurum Milletvekilimiz Sayın Aydın, bu konularla ilgili görüş ve düşüncelerimizi dile getirdiler.
Değerli milletvekilleri, bu sorunların temeli ifade etmeye çalıştığım gibi bütüncül bir yaklaşımla konuların ele alınmaması. Ben buradan hareketle özellikle son yıllarda mesleki eğitim konusundaki yanlışlarımızın, geçmişte yapılan ideolojik ya da başka sebeplerle yanlışlardan kaynaklı bir hususun da bundan sonra Sayın Millî Eğitim Bakanı tarafından düzeltileceğini, mesleki eğitime gerekli hassasiyet ve özenin gösterileceğini bekliyorum ve bu konuda bir şeyler yapılacağını gerçekten umuyorum.
Değerli milletvekilleri, özellikle son yıllarda, daha doğrusu bundan üç beş yıl öncesinde Avrupa Birliğine uyum çalışmaları kapsamında mesleki ve teknik öğretmen okulları kapatıldı. Sayın Bakanın da çok yakından bildiği okullar. Yani bunların kapatılmasıyla ilgili olarak mesleki ve teknik liselerdeki meslek dersi öğretmenlerinin yetişmesinde de ciddi zafiyetler ortaya çıkmaya başladı. Bu konuyu da ben Sayın Bakanın bilgilerine tekrar getirmek istiyorum.
Tabii ki bütçe, para ve zaman, dolayısıyla eğitimin en önemli temel girdilerinden bir tanesi zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Karakaya, devam edin.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Zaman ve para, dolayısıyla para burada bütçenin karşılığı. Evet, mutlak değer olarak eğitime ayırdığımız bütçe arttı, artacak, mutlaka artacak, en azından ekonomideki büyümeye bağlı olarak, enflasyona bağlı olarak mutlak değer bir artış olacak. Ancak öyle çok fazla da bir artış da söz konusu değil, gayrisafi yurt içi hasılaya oran itibarıyla bakıldığında eğitime ayrılan bütçe bu yıl geçmiş on yıldan daha düşük. Yine, bütçeye merkezî yönetim bütçesi büyüklüğü açısından baktığımızda da geçmiş beş altı yılda ayrılmış olan kaynaklardan çok daha düşük olduğunu da ifade etmek gerekiyor. Tabii, önemli olan, bu kıt kaynaklarla gerekli sonuçları alabilmektedir.
2019 yılı bütçesinin önce eğitim camiası, ülkemiz ve geleceğimiz açısından hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Karakaya.