| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 15.12.2018 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Günümüzde ilerlemenin başlıca belirleyicisi bir toplumun inovasyonu kucaklama derecesidir. Üretkenlik uzun vadeli büyümenin en önemli noktasıdır. Bu sebeple Türkiye bu hızlı değişimde var olabilmek için yüksek teknoloji üretmek zorundadır. Dünya piyasasına baktığımızda en büyük ilk 6 şirketin tamamı teknoloji ve iletişim şirketleridir. Bu alanda millî markalarımızı, küresel firmalarımızı yaratmak zorundayız. Dünyadaki inovasyon yarışından kopmak demek, Türkiye'yi sadece ham madde pazarı ve teknoloji aşığı tüketiciler ülkesi olarak konumlandırmak demektir ki bu kesinlikle kabul edilemez.
Bugün, yıllardır bizi mahkûm ettiğiniz bütçe açığını konuşmak yerine teknoloji açığımızı kapatmak için çalışmalıydık. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in işaret ettiği gibi, Türkiye bir yazılım ve teknoloji üssü hâline gelmeli. Beyin göçü veren değil, beyin göçü alan bir ülke olmalıydık.
Teknoloji ve inovasyon millî bir meseledir ve ekonominin büyümesine olan pozitif etkisi açıktır. Avrupa Birliği ülkelerindeki verimlilik artışının yüzde 50'si teknolojiyken ülkemizde bilgi iletişimin katma değeri, istihdam ve yatırımlar içerisindeki payı OECD ülkelerinin çok altında seyrediyor. Bu bizi dışarıya muhtaç ülkeler sınıfına sokuyor. Teknolojide başarıyı yakalamış ülkelere baktığımızda AR-GE'ye ayırdıkları dev bütçeleri görüyoruz; bizim toplam kamu ve özel sektör bütçemiz 8 milyar dolarken Amazon 23 milyar dolar, Samsung 15 milyar dolar ayırıyor.
"Beka meselesi" diyorlar ya hani, yerli yazılım, siber güvenlik, savunma sistemleri devletimizin çok yakın gelecekteki beka meseleleridir; buna önem vermeliyiz. BTK'nin halk nazarında karşılığı siteleri kapatan, sosyal medyaya erişimi engelleyen, vatandaş ile sanal dünya arasında set olan bir kurumdur. Teknolojide stratejik görevleri bulunan bu kurumun yalnızca "yasakçı" etiketiyle tanınmasının sorumlusu vatandaş değil, BTK'yi sadece bu işler için kullanan Hükûmettir.
2017 yılında Vikipedi hâlâ açılamadı. Bilgi açığında bir açık kaynak kütüphanesine erişilememesi akıl alacak gibi değil. Cenevre Planı'na göre, bütün ulusların bilgi teknolojilerine erişiminin sağlanması ve bilgi toplumu inşa edilerek bilgiyi kalkınmanın aracı olarak kullanma kararı alındı. Türkiye'de bilgi toplumu oluşturmak ve bilgiyi kalkınmanın aracı olarak kullanmakla ilgili herhangi bir hamle yapılmış mıdır? Kalkınma aracı olarak bilgiyi değil betonu görenler, şimdi arşa kadar ulaştırdığımız betonlar üzerimize çöküyor. Kalkınmayı bırakın, geri gittikçe gidiyoruz. Bir şeye erişimi engelleyecekseniz, krize, yolsuzluğa ve yoksulluğa erişimi engelleyin. 2018 yılında yayınlanan Sansür Raporu'na dahi sansür uyguluyoruz. İşi "Olacak O Kadar" skecine çevirdik beyler. Türkiye'de basın "yayın yasağı" kavramı üzerinden dizayn ediliyor. Birçok milliyetçi gazeteci anlamsız davalarla taciz ediliyor, Avrupa'ya gittiğimizde Avrupalı parlamenterlere malzeme oluyoruz.
Son günlerde "Adil kullanım kotasını kaldırıyoruz, internet sınırsız olacak." dediniz, sevindik fakat şimdi herkes isyanda, en düşük tarifenin 70 lira olacağı söyleniyor. Zam yaparak sınırsız yapar interneti herkes, bu kaçınca kaş yapayım derken göz çıkarışınız?
Sayıştay BTK'ye yaptığı denetimlerde birçok uygunsuzluk tespit etmiştir. Kurum, Merkezi Yönetim Bütçe Yönetmeliği'ne aykırı hareket ederek taahhüt kartı düzenlememiştir. Bu durum, taahhütlerin takibine engel olmaktadır. Bu konuda BTK verdiği cevapta "Gerekli işlemler yapılacaktır." diyor. Hesapların gerçekleri yansıtmadığı bir durum yaratmak suç mu, suç değil mi? "Gereğini yaparız." diyecekleri kadar basit bir olay mı bu?
Sayıştayın ikinci bulgusu, 5651 sayılı Kanun'la verilen görevlere ilişkin yapılacak her türlü mal ve hizmet alımları usulünün yönetmelik yerine kurul kararıyla belirlenmesidir. Bu yapılan suçtur; esasları yönetmelik belirler, kurul değil. Yasal olmayan bu karar Resmî Gazete'de bile yayınlanmamış, kurumun sitesine dahi konmamıştır. Bu gizlilik neden? Kurul tarafından alınan kararda, doğrudan temin ve pazarlık usulü olmak üzere iki ihale usulü belirlenmiştir. Bunun Türkçesi "İlan yapılmaksızın istediğini çıkar, teklifi versin, sen de ihaleyi ver."dir. Uygulanan usullere bahane "ihtiyaçları süratle karşılamak" olarak gösterilmektedir. Bizim istediğimiz, ülkenin teknolojik ihtiyaçlarını süratle karşılamanız, ihaleyi alanların nakit ihtiyaçlarını değil.
Sayın milletvekilleri, ama haklarını yemeyelim, bazı teknolojileri yakından takip ediyorlar, mesela araba teknolojisini. Türkiye'de üretilen araçlar ihtiyaçlarını karşılamamış, kanuna uygunsuz, lüks ve yabancı menşeli Tiguan araçlar, Mercedes otobüsler almışlar; görünen o ki herkesten de pahalıya almışlar. Aradığınız teknik özellik nedir, aracın lüks olması mı? Dünya Endüstri 4.0, yapay zekâ, nesnelerin interneti, dört boyutlu yazıcılar gibi yeni teknolojileri konuşurken bizim bugün hukuksuzluk, yolsuzluk gibi hoş olmayan konuları konuşuyor hâle gelmemiz içimizi acıtıyor. Çağ atladık diye gurur duyduğunuz Türkiye'yi teknolojide 20'nci yüzyıla, demokraside 18'inci yüzyıla atlattınız, eserinizle gurur duyun.
Birkaç sözümüz de sivil havacılıkla ilgili olacak. Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir." parolasıyla Türkiye, cumhuriyetin kurulduğu ilk günlerden başlayarak yatırım yapmış; gök okulları ve uçak fabrikalarını açmış, hatta Nuri Demirağ önderliğinde Türk mühendisler ve yerli imkânlarla yapılan yolcu uçağı 1938 yılında Avrupa'da 1'incilik ödülü almış. Her seçim döneminde billboardları süsleyen yerli yolcu uçağı aslında seksen yıl önce göklerdeydi. Modern dünyanın "hız", "konfor", "zaman" kavramlarına ilaveten son günlerde ülkemizde, maalesef, ulaşım güvenliği de ön plana çıkmıştır. Bu vesileyle Ankara'daki YHT kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Millî tasarım ve üretime yönelik kabiliyetin elde edilmesi yerli havacılık sanayisinin önünü açacak ve havacılık alanında kalıcı olduğumuzu kamuoyuna gösterecektir. Bunun için gerekli çalışmaların acilen yapılması gerekmektedir. Uçuşların siber güvenliğini sağlayabilmek için felaket kurtarma merkezleri kurulmalı, sivil havacılığın geliştirilmesi için sivil havacılık merkezleri yaygınlaştırılmalı, amatör ve sportif havacılığın önündeki bürokratik engeller kaldırılmalı, engelsiz havaalanlarının oranı yüzde 100'e çıkarılmalı, hava-kara taşımacılığı entegrasyonu tamamlanmalı. Yerli Google Earth olarak tanıtılan HGM Küre, HGM Atlas uygulamalarını bir an önce hayata geçirmeliyiz.
Hızlı ve plansız büyümenin doğurduğu bir diğer sonuç da nitelikli meslek profesyoneli açığıdır. Genel Müdürlük 2018 verilerine göre eğitici yetkisi almış personel sayısı 15'tir. Bu noktada, Hükûmetin planlamadaki eksikliği öne çıkıyor. Plansızlıktan, birçok gencimiz havacılıkta geçerli bir meslek sahibi olacakken işsiz kalacakları alanlara yönlendiriliyorlar.
Hükûmetimiz her ile havaalanı projesiyle yola çıktı fakat şimdi tabloya baktığımızda, vatandaş uçamasa da milyonlarca lira havaya uçtu. Türkiye'de sivil alanda hizmet veren 54 havaalanı bulunmaktayken bunların bir kısmı atıl vaziyette, bir kısmına haftada sadece 1 sefer yapılabiliyor, kimisini de nar bahçesi yapıyorlar.
Sayıştay raporlarına yansıyan Zafer Havalimanı'yla ilgili konuştuk, sürem de azaldığı için orayı geçiyorum.
Ülkemizdeki havaalanları birer seçim vaadi olarak kullanılıyor. Neticesinde, milyonlarca lira toprağa gömülüyor. O parayı ilde havacılık eğitimine ayırsak insanlarımıza yeni iş kolları açabiliriz, bu da katkıdır, bu da oy getirir inanın.
Havaalanlarından söz etmişken, 2011 yılından beri her yıl "Bu sefer bitecek." denilen, defalarca temeli atılan, şimdilerde biraz evvel bahsettiğim nar bahçesi olarak kullanılan Mersin'deki Çukurova Bölgesel Havalimanı'ndan da bahsetmek istiyorum. 2017 yılındaki kim bilir kaçıncı temel atma töreninde dönemin Ulaştırma Bakanı "29 Ekim 2018'de açılışını yapacağız." demişti. 29 Ekimde Mersin'deydik, hiçbir açılış olmadı. Ardından öğrendik ki altyapı işlemlerinin dahi sadece yüzde 40'ını bitirmişiz. Şimdi ise inşaat yeniden durdu, işçiler çıkarıldı, şirketle ilgili ihalenin feshedileceği söyleniyor, verdiğimiz soru önergelerine de herhangi bir cevap alamıyoruz. Bu sözleşmenin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sıdalı, bir dakika daha ilave edelim.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Çok teşekkür ederim.
Bu sözleşmesi iptal edilen kaçıncı müteahhit? Allah aşkına, bu müteahhitleri işi yapmak için mi, yapmamak için mi seçiyorsunuz? İkinci kere müteahhit değişmemeli. Her seçim döneminde "Açacağız, açıyoruz." diye "billboard"ları dolduruyorsunuz. "Billboard" kalkınmacılığı yapmayı bırakın da memlekete faydalı işler yapalım hep beraber.
Son olarak, havalimanı inşaat sahasının 150 dönümünün biraz evvel bahsettiğim gibi nar bahçesi olarak değerlendirildiğini öğrendik. Kaynak yaratmak için narları satışa çıkarmışlar, umarım alan olmuştur. Herkese istediğiniz an kaynak buluyorsunuz da Mersin'e yatırıma niye kaynak bulamıyorsunuz diyerek sözlerimi bitirmek istiyorum.
Bu bütçenin milletimize 2019 yılında hayırlar getirmesini dilerim.
Tüm Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Sıdalı.