GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:34
Tarih:16.12.2018

MHP GRUBU ADINA SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, iki gündür Kahramanmaraş'la ilgili, 1978'de yaşanan olayların gündeme getirilmesini ve bu getiriliş şeklini uygun bulmadığımı belirtmek istiyorum. Bunun dışında, o günün mağduru, o gün bir lise öğrencisi olarak yaşadıklarımızı biz biliyoruz. Herhâlde içinizde o günü yaşayan başka da kimse yoktur. O gün POL-DER tarafından darbedilen gençler biziz, evi kurşunlanan, içme suyuna zehir konulan Kahramanmaraşlı da biziz. Bu durumu bile bile bana söz verilmemesini de uygun bulmuyorum. Bu konuda yarın basın toplantısı yapacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisine saygımdan ve sorumlu siyaset anlayışımdan dolayı da konuyu kapatıyorum.

Şimdi bütçeyle ilgili konuşacağım; aile, çalışma ve sosyal hizmetlerle ilgili konuşacağım. Tabii, yedi dakikada ne konuşacağım? Birer cümle konuşacağım. Öncelikle "aile sorunları" denildiği zaman çok şey konuşulabilir ama benim içimi sızlatan boşanmalarla ilgili konuşacağım. Ne yaparsak yapalım Türkiye'de evlilikler azalıyor. Buna karşın, boşanmalar artıyor. TÜİK verilerine göre, 2017 yılında evlenmeler yüzde 4 azalmış, boşanmalar ise yüzde 2 artmış. Yaşanan boşanma sayısı 2017 yılında 128.400. Sokakta kavga var; sokakta kadın ile erkek arasında kavga var, sokakta aileler arasında kavga var, sokakta kadın cinayeti var.

Şimdi, boşanma, başlı başına bir sorundur ama çok daha önemlisi, çocuklu ailelerin boşanmasıdır ve bu çocuklu ailelerin boşanması sonrasında yaşanan sorunlar var; velayet sorunu var, çocukların icralık olması söz konusu, nafaka sorunu var. Bunlarla ilgili, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Meclise kanun teklifi verdik. Bunun bir an önce gündeme getirilmesini bekliyoruz ya da siz teklif verin sizin teklifinizi konuşalım ama bir an önce bu sorunları çözelim.

Ve bu sorunlar üstelik Medeni Kanun'dan kaynaklanan sorunlardır, bir kısmı. Medeni Kanun'da "Hâkim, velayeti anne veya babaya verir." diyor. Bu, haksızlıktır; bu, hukuksuzluktur. Boşanabilirsiniz ama annelik, babalık ebedîdir. Kimseye "Çocuğunuzdan vazgeçin." diyemezsiniz. Dünyanın geldiği nokta budur. Bizim medeni hukukumuz ise çocuğun velayetini tek taraflı veriyor. Bunun kaldırılması lazım.

Tabii, kadın kutsaldır; cennet, annelerin ayağı altındadır ama babalar da kötü insanlar değildir, hepsini peşinen kötü olarak kabul etmek ve çocuğundan vazgeçmesini istemek de hak değildir. Bunun dışında, kimse çocuğu kullanmasın. Çocuğunu kullanarak icraya düşürmek, orada çocuk üzerinden siyaset yapmak ya da çocuk üzerinden birbirini hırpalamak da hak değildir. Ve bir diğer konu da velayet konusudur ve bu, velayetle birlikte icra konusudur ve bununla birlikte özellikle nafaka konusudur. Özgürce, hürce, cesurca bu konuların üzerine gitmek lazım.

İkinci konu, Çalışma Bakanlığı. Aslında bakanlığın esas işi -birleştirilmiş, ortada karambole gidiyor- en önemli işi, çalışmayla ilgili görevdir, anayasal görevdir. Anayasa'mızın 49'uncu maddesinde "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir." diyor. Devlet diyor ki: "Çalışmalısınız, bu, sizin göreviniz; aynı zamanda da hakkınız." Ve devlet diyor ki, Anayasa diyor ki: "Devlet, işsizliği gidermeye yönelik politikalar geliştirir, çözüm üretir." Yani Çalışma Bakanlığının anayasal görevi budur aslında. İş imkânı yaratması lazım ama bir gerçek var Türkiye'de: İşsizlik var. İşsizlik, resmî rakamlara göre yüzde 11. 3 milyon insan işsiz. Bu, bakış açısına göre böyledir, resmî rakam 3 milyondur ama bence daha fazladır. O zaman iş imkânı yaratmamız lazım.

Uzatmıyorum, direkt Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini söylüyorum: İstihdam yaratmamız lazım, istihdam yaratıcı politikalar uygulamamız lazım, küçük girişimciyi desteklememiz lazım, esnafı desteklememiz lazım, tarım sektörünü desteklememiz lazım, hayvancılığı desteklememiz lazım, bireysel krediler vererek girişimciliği artırmamız lazım.

Bunun dışında, çok daha önemli bir sorun var: Yükseköğrenim görmüş gençlerde işsizlik yüzde 20'dir. Bu, neyi gösteriyor? Türkiye'de bir planlama hatası olduğunu gösteriyor. Bu kadar çocuğu üniversitelere alıyoruz ama o çocuklar okulu bitirdiği zaman iş bulamıyor. Üniversite açıyoruz, açalım. 200'den fazla üniversite olmuş, her ilçeye meslek yüksekokulu açmışız ve buradan birtakım meslekler belirlemişiz, tanımı yok, görev tanımı yok, karşılığı yok. İşte, çevre sağlığı teknisyeni, diyetisyen, optisyen, sayın dünya kadar meslek, hepsi işsiz. O zaman yazık oluyor bu çocuklara. Bu çocuklara verilen emeğe, zamana, harcamaya yazık oluyor. Bu ülkede eczacı işsiz. Böyle bir şey var mı? Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesinin mezunu işsiz. O zaman planlamada hatalar var, yapamamışız, yıllardır yapamamışız. Devlet Planlama Teşkilatı vardı, insan kaynaklarını planlaması gerekirdi; şimdi Devlet Planlama Teşkilatı da yok. İnsan kaynakları ofisi kurduk, inşallah, bu sorunu halleder.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SEFER AYCAN (Devamla) - Yükseköğrenim gençliği işsiz.

Peki, bunları yerleştirdik, istihdam ettik, devletten iş istiyorlar, karşılığı Devlet Personel Başkanlığı. Orada da yanlış yapmışız. Bunca zaman yanlış yapıyoruz ve sürdürüyoruz. Anayasa 128, madde diyor ki: "Devletin asli işleri devletin memurları tarafından görülür." Evet, 657 Sayılı Kanun'da 4/B'lilik vardır ama oradaki 4/B, sözleşmelidir ve sözleşme geçici işler, kısa süreli işler, özel işlerle ilgilidir, daimî işlerle ilgili sözleşme yoktur. Sözleşmeli çalışmak, Anayasa'ya aykırıdır. Her ne türden olursa olsun sözleşmeli tüm kadroların ve taşeron kadrolarının hepsinin kadroya geçirilmesini istiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin görüşü budur.

Konuşacak çok şey var ama sürem bitiyor, biraz sonra da keseceksiniz, kesmeden söylüyorum.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)