GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:20.12.2018

MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın yürürlük maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini, basın mensuplarımızı ve Gazi Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bütçe, yürütmenin dengelenmesi, denetlenmesi, sosyal ve idari önceliklerin belirlenmesi için hayati bir öneme sahiptir. Bütçe, bir milletin, bir devletin istiklal nişanesidir. Bütçe, gelecek zaman dilimi için yapılan bir finansal plandır. Bu planı doğru bir şekilde yapmamız vatanımız ve milletimiz için hayati bir önem taşımaktadır. Bütçe vasıtasıyla, özellikle, aziz Türk milletinin derdine derman olmaya çalıştık, milletimizin alın teriyle yarattığı kaynakla yine onların beklentilerine cevap aramak için düzenlemeler yapmaya çalışmaktayız. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak milletimizin talepleriyle ilgili yapmış olduğumuz çalışmalar ve beklentiler doğrultusunda özellikle onları karşılamaya yönelik önerilerde bulunduk ve bununla ilgili -Komisyonda bilhassa- gerekli çalışmaları da yürüttük. Her bir bakanlığımızın bütçe görüşmesinde milletvekili arkadaşlarımızla milletimizin sesi olduk, olmaya da devam ediyoruz. Bu vesileyle 2019 yılı bütçesinin tüm bakanlıklara, vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Tabii, çok tartışmalı bir gece geçirdik, gecenin de geç saati. Ben birazcık burada daha uzlaşmacı, daha birleştirici bir tavırla yaklaşmak istiyorum, şöyle ki: Bir bilge varmış ve o bilgeyi çekemeyen biri demiş ki: "Ben bu bilgeye gideceğim, onun bilgeliğini yerle yeksan edeceğim." Ve demişler ki: "Ne soracaksın o bilgeye?" Demiş ki: "'Benim avucumda bir kelebek var. Bu kelebek ölü mü, diri mi, hadi bir söyle bakalım?' diyeceğim ve onun cevabına göre, 'Ölü.' derse avucumu açacağım, kelebeği uçuracağım, 'Diri.' derse avucumu sıkacağım, kelebeği öldüreceğim." Ve bilgenin huzuruna gitmiş, bilge demiş ki: "Sor bakalım, ne sormak istiyorsun?" Demiş ki: "Benim avucumda bir kelebek var. Bu kelebek ölü mü, diri mi?" Bilge hemen muhteşem bir cevap vermiş, demiş ki: "Kelebek senin elinde."

Yani aslında, Türk gençliği bizim elimizde, çocuklarımız bizim elimizde, kadınlarımız bizim elimizde. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında siyaset yapan her bir milletvekilinin vebali ve borcu bu insanlara elbette ki hizmet etmek ama hizmet ederken de bizim şunu düşünmemiz lazım: Gerçekten en çok neye ağırlık vermemiz gerekiyor? Ben burada en başta eğitim diyorum çünkü eğitim konusunda her birimizin evlatlarımızı emanet ettiğimiz, bu anlamda millî değerlerin öğretilmesi ve aktarılması noktasında hakikaten hassasiyet istediğimiz eğitim camiasından, öğretmenlerimizden ve tüm bu alanda emeği geçen herkesten millî değerlerin öğretilmesi, manevi değerlerin aktarılması hakikaten büyük önem arz ediyor. Evet, biz evlatlarımızı emanet ederken öğretmenlerimize istiyoruz ki onlar şunu söyleyebilsinler: Millî değerleri öyle bir verelim ki "Bu vatanın adı, bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti devleti. Bayrağımız ay yıldızlı al bayrak. Millî marşımız İstiklal Marşı'mız." desinler. İşte böyle gençleri yetiştirdiğimiz vakit hakikaten vatana, millete hayırlı evlat yetiştirmiş oluruz. Ve bu yükümlülüğü içeren özellikle öğretmenlik mesleğinin de ne kadar önemli olduğunu bu açıdan tekrar vurgulamak istiyorum. Güzel Türkçeyi öğrensinler ki kendilerini ifade etsinler, güzel Türkçemizle dertlerini anlatabilsinler, iletişim kurabilsinler. İletişim her şeyin başında geliyor. Biz eğer birbirimizle iletişim kuramazsak sonuç da alamayız elbette ki. Ve özellikle bizim için hakikaten çok büyük öneme sahip Arif Nihat Asya'nın "Senin altında doğdum. / Senin altında öleceğim. / Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: / Yeryüzünde yer beğen! / Nereye dikilmek istersen / Söyle, seni oraya dikeyim!" dizeleri... Ve diyebilsin ki "Bu bayrak benim." ve onu dalgalandırmak için üzerine düşeni yapsın.

Manevi değerleri öğretmeliyiz ki manevi değerler aslında birleştirici. İşte biraz önce yaptığımız tartışmalar ya da günlerden beri yaptığımız tartışmalar... Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletin adı Türk milleti. Ve Türk milletinin sorunları varsa topyekûn sorunlar var. Bunları bölüp parçalarsak "Onun sorunu bu, şunun sorunu bu." dersek burada yanılgıya düşmüş oluruz, işte ayrıştırmak budur. Ama birleştirmek nedir? Evet, sıkıntıda çocuklarımız varsa bunlarla ilgili bir çalışma yapmamız gerekiyor. Eğitim sistemiyle ilgili, özellikle eğitim müfredatı ve kaynak kitaplarının o yönde düzenlenmesi gerekiyor. Bunda özellikle dikkatinizi çekmek isterim ki -bugün yerimden aldığım sözde de değindiğim- "Mavi Balina" dediğimiz oyunla dün intihar eden 12 yaşında bir evlat var. Biz onun acısına üzülürken hepimizin aslında sağduyuya gelmesi gerekiyor. Ne var orada yapmamız gereken? Demek ki bilgisayar oyunlarına ulaşım noktasında hâlâ bir sıkıntı var çocuklarla ilgili. 12 yaşındaki bir çocuk atletlerden yaptığı iple kendini kalorifer borusuna asıyor. Bunları inceleyelim, bunları araştıralım. Bırakalım uzlaşmacı bir tavır içerisinde, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin dediği gibi "Siyasi kısır çekişmelerden uzak, el ele vererek hep birlikte üzerimize düşeni yapalım." Öyle çocuklar yetiştirelim ki "Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, onun mirasını taşıyoruz." desinler. Öyle çocuklar yetiştirelim ki askerimize minnet duysunlar, "Türk Silahlı Kuvvetleri başımızın tacı." desinler. Öyle çocuklar yetiştirelim ki Türk polisini gördüğünde burnunun direği sızlasın. Ve bunların tamamını hep birlikte eğitimle yapalım. Emanetlere sahip çıkmak hepimizin vazifesi. Ve manevi değerleri verelim ki doğayı sevsinler; doğayı sevsinler, canlıya zarar vermesinler. Doğada bulunan her canlıyı, bırakın zarar vermeyi korusunlar, kollasınlar; bu, ister bir çiçek olsun ister bir böcek olsun. Örneklerini görüyoruz. Hakikaten toplumun ruh sağlığıyla ilgili çalışmalar yapmamız gerekiyor. Gerçekten çok uç örnekler yaşıyoruz, işte o papağanda yaşadığımız gibi. Bende de o papağandan vardı, on beş sene yaşadı; on beş senenin sonunda öldüğünde ben bir canımı kaybetmiş gibi üzüldüm. Bunları gördüğümüzde gerçekten neye dertlenmemiz gerektiğini bir daha düşünmemiz gerekiyor.

Eğitim müfredatına adabımuaşeret derslerini dâhil edelim. Adabımuaşeretini bilsin, görgü kurallarını bilsin gençlerimiz ve çocuklarımız. Nedir adabımuaşeret? Evet, diyoruz ki çocuklarımız iletişim kurmuyor, bizimle konuşmuyor. Büyüklerini saysın, küçüklerini sevsin. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği bütün o sözler var ya aslında çocuklarımızın, gençlerimizin nasıl yetiştirilmesi gerektiğini söylüyor. O açıdan onlara bu değerleri verelim.

Onlara çevre eğitimi verelim. Çevrede millî servete zarar vermemeyi öğretelim. Millî servetimiz nedir? Sokaktaki bir çöp kovasıdır, bir banktır ve bunların tamamında kaldırımlarımızdır. Bunların hiçbirine zarar vermemeyi öğretelim. Millî servete sadece zarar vermemeyi değil, korumayı öğretelim. Evimizde aynı şekilde aynı hassasiyeti gösterelim. Tüm canlıların yaşamını sürdürmesi için onların desteklenmesini sağlayalım.

Yine, "Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk milletinin bu yoldaki hızını her vasıtayla artırmaya çalışmak bizim hepimizin en kutlu vazifesidir." diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Evet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk sanki o gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan milletvekillerimize seslenmiş ve demiş ki: "Her tür güçlüğe rağmen yükselişin önünde hiçbir şey duramaz yeter ki Türk milleti bunu istesin."

Değerli milletvekilleri, bizler aziz Türk milletinin birer temsilcisiyiz ve onların vebaliyle buradayız, onların haklı taleplerini elbette ki değerlendireceğiz, önerilerimizi getireceğiz, üzerimize düşeni yapacağız ama Türk milletinin ekranlardan izlediği zaman şunu söyleyebilmesi gerekiyor: "Evet, bizim Meclise gönderdiğimiz milletvekilleri uzlaşma kültürü içerisinde, hep birlikte bizim için çalışıyor." Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin özellikle söylediği, Milliyetçi Hareket Partisi, millet ve devlet bekası için üzerine düşen sorumluluğu her zaman idrakli bir şekilde yerine getirmiştir, ülkesini ve ülküsünü canından aziz bilmiştir. Evet, bizim ilkelerimizi, ülkülerimizi bir kere canımızdan aziz bilmemiz gerekiyor ve biz birbirimizi koruyup kollamadıktan sonra, Türk milletinin sorunlarını bir bütün olarak görmedikten sonra parça parça konuşmanın hiçbir anlamı yok.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)