GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:38
Tarih:20.12.2018

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyanın... (Uğultular)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, sayın hatibi lütfen izleyelim. Salonda bir uğultu var. Artık son konuşmaları yapıyoruz, lütfen... Bu saate kadar getirdik. İnsicamı bozmayalım değerli arkadaşlar.

Sayın Arkaz, sürenizi yeniden başlatıyorum.

HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Tamam, teşekkürler efendim.

Dünyanın en pahalı coğrafyasında yaşıyoruz. Bedeli en ağır şekilde ödenmiş Gazi Meclisin çatısı altındayız. Bin yıldır bu topraklarda bedel ödüyoruz, bedel ödemeye devam ediyoruz. Düşmanlarımızın bir taktiği vardır: Önce içerdeki hainlerle anlaşırlar, hainleri kışkırtırlar, sonra da dışarıdan vururlar yani böl, parçala, yut. Mesela, son yüz yılda, baktığımızda, terör örgütlerinin sadece ismi değişmiştir, amaç ve gayeleri aynıdır. Örneğin, 1877 yani 93 Harbi, Kars, Ardahan, Sarıkamış'ın işgali aynen böyle olmuştur. Önce, içerideki hainler isyan ettirilmiş, daha sonra Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 1912'de Balkanlar da aynı olmuştur arkadaşlar. Beş yüz sene, beş yüz sene yurt edindiğimiz toprakları elli yılda kaybettik. 250 bin şehit verdik ve Sırbistan, Karadağ, Yunanistan ve Bulgaristan'ı maalesef kaybettik. 1914'te tekrar, Sarıkamış'ta, yine aynı taktikle düşmanla karşılaşmış ve kahraman Türk ordusu eksi 30 ve 40 derece soğukta can pahasına vatanını kurtarmak için çarpışmıştır, kahraman Mehmetçiklerin kimisi donarak, kimisi hain Rus kurşunları karşısında şehit olmuştur. Yine, Sina Çölü'nde ateşten kavrulduk, yüzyıllardır beraber yaşadığımız, kardeşimiz dediğimiz yerli insanlar tarafından sırtımızdan vurulduk.

Değerli milletvekilleri, 1914'te Birinci Dünya Savaşı başladı. Birinci Dünya Savaşı diğer ülkeler için dört yıl sürmüştür, bizde ise bunun süresi on yıldır. Bu on yıl içinde, 24 milyon kilometrekare olan topraklarımız 783 bin kilometrekareye düştü. 4,5 milyon insanımızı kaybettik; dul, yetim ve sakatlarımız kaldı.

Birinci Dünya Savaşı'nda yurdun dört tarafında savaştık, yalnız Çanakkale'de, Kutülamere'de büyük başarılar elde ettik. Çanakkale tarihimiz için çok büyük bir destandır, aylarca anlatsak yetmez. Çanakkale'de İngiliz subay aynen şunu söylüyor: "Türkler akşam bitiyor, sabah türüyor. Dağ taş Türk mü türetiyor?" Evet, dağ taş Türk doğuruyor; bu böyle biline; 1 ölür, bin diriliriz.

Birinci Dünya Savaşı 1918'de bitti, mağlup olduk. Yurdumuz sadece Ankara-Sivas arasında kaldı ve dört taraftan işgal edildi. 19 Mayıs 1919'da Büyük Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı başladı. Sakarya'da düşmanın yakasından tuttuk, Dumlupınar'da sırtının üstüne vurduk. Bu bir şereftir, onurdur; bunu bilinçli olarak söylüyorum. Bu topraklarda tarih bizi gömememiştir, gömemeyecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kurtuluş Savaşı'nda sadece bizi dışarıdan işgal eden düşmanlarla değil, içimizdeki, kendi komşularımız, dostlarımız olan, yüzyıllarca beraber yaşadığımız iç düşmanlarla da uğraştık. Rusların ve İngilizlerin dolduruşlarıyla yani destekleriyle Doğu Anadolu'da, Trabzon'u ve Adana'yı da -hem güneyini hem kuzeyini- içine alan bir Ermenistan sevdasına tutuştular. Batıda Yunanlar Ankara dâhil Anadolu'yu işgal etmek istedi, yalnız, biz 9 Eylül 1922'de her şeye rağmen İzmir'e çıktık. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir Paşa, Rauf Orbay gibi kahraman komutanlarımızı, tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruldu. Az zamanda çok işler yaptık fakat içimizdeki ve dışarıdaki hainler yine durmadı. 1960 ihtilalinden sonra 1970'li yıllarda Marksist yayılmacılık ülkemizde anarşi ve terör estirdi. Binlerce askerimizi, polisimizi, ülkücü Türk milliyetçilerini şehit ettiler. Sadece bununla kalmayıp Boğaz Köprüsü'ne, fakir milletin vergileriyle yapılmakta olan Boğaz Köprüsü'ne bomba konuldu, fabrikalar bombalandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arkaz, bir dakika daha ilave edelim, toparlayalım.

HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkıp yerine Marksist devlet kurmak için her şey yapıldı. Aynı anda, ASALA denilen hain örgüt yurt dışında büyükelçilerimizi, diplomatlarımızı, yetişmiş aydınlarımızı şehit etti ve 12 Eylül 1980 ihtilali oldu, dış kaynaklıdır o da. 1980'den sonra, arkasından, bu Marksist örgüt ve ASALA birleşerek PKK'yı kurdu. PKK, geçmiş hain örgütlerin bir devamıdır. Son olarak FETÖ terör örgütü sinsice devlet içine sızmış. Yalnız, şunu üzülerek söylüyorum ki son elli yılda bazı siyasiler, bazı iktidarlar bu örgüte şirin görünmek için yarış ettiler âdeta fakat sadece, Türk dünyasının lideri, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet Bahçeli Bey daha önceki terör örgütlerini teşhis ettiği gibi 2006 yılında tehlikenin okyanus ötesinde olduğunu söyleyerek devlet adamlığını ve vizyonunu bir daha orada ispat etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Bir dakika daha...

BAŞKAN - Selamlayın Sayın Arkaz.

HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Verin Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Veriyorum bir dakika daha.

Buyurun.

HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Sonuç olarak, bin yıldır bu topraklardayız, sonsuza kadar bu topraklarda yaşayacağız.

Terör örgütlerine bir mesajım var: Türk'ü öfkelendirmeyin. Türk milleti kendisinin hukukunu, vatanını, milletini, devletini koruyacak güçtedir. Unutulmasın ki tehlike ne kadar büyük olursa olsun Türk milleti daha büyüktür.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)