GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Eskişehir ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:26.12.2018

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sizlerle zaman zaman bu kürsüden Eskişehir'imizle ilgili gelişmeleri ve siyaset kurumundan beklentilerimizi paylaşıyorum. Bugün de böyle yapacağım. Bakın, bu kürsüde hiç konuşmadıysam on kez ölüm yolundan bahsettim. Eskişehir, Seyitgazi, Kırka, Afyon il sınırına kadar olan karayolu. Dün akşam o yolda tam 5 kaza oldu. Bir yurttaşımız daha hayatını kaybetti. "Daha" diyorum çünkü bu yolda sadece son beş yılda yaklaşık 500 kaza meydana geldi, onlarca yurttaşımız hayatını kaybetti. Eskişehir'de Valiliğin, Jandarmanın, belediyelerin, halkın talebi var, biz milletvekillerinin talebi var ama on yıllardır bu yol yapılmıyor. Bütçede soruyoruz, yanıta bakın: "Proje çalışmalarının tamamlanmasını müteakip yatırım programına teklif edilerek yapım gerçekleşecek." Yani yatırım programına daha alınmamış bile. İnsan hayatının bu kadar değersiz olmasına isyan etmemek mümkün değil değerli arkadaşlarım.

Kırka'dan, Seyitgazi'den bahsederken orada, biliyorsunuz, ülkemizin millî varlığı Eti Maden Bor Fabrikamız var. Bu fabrika bizim millî varlığımız. Sadece Eskişehir'imiz değil, tüm Türkiye bu fabrikayla gurur duyuyor ama bizim bu fabrikada bir sıkıntımız var; personel alımında yapılan partizanca tutum.

Bakın, size isimler sayacağım: Ferdi Çakmak, Kurtuluş Hoş. Bakın, 2003 yılında tarlasını Eti Madene satıyor Ferdi Çakmak ve onun için de doğal hak kazanıyor. 17 kez, tam 17 kez mülakata giriyor ve 17'sinde de reddediliyor. Şimdi fabrikanın sitesinde 5 işçi alım ilanı var. Bakalım göreceğiz Ferdi Çakmak'ı ya da arkadaşlarını alacaklar mı?

Benzer şekilde, bugün buraya gelirken, yine, aynı Kırka'da çalışan, taşeron olarak çalışan değerli emekçi kardeşlerimiz de artık kendilerinin kadroya alınması için çağrımızı sizlere, sizlerin aracılığıyla tüm Türkiye'ye duyurmamı istediler.

Eskişehir'imiz ve hemşehrilerimiz hayat kalitesinin, huzurunun bozulmasına neden olacak bir tehlikeyle daha karşı karşıya. O da Tepebaşı ilçemizde bereketli Alpu Ovamız üzerine yapılmak istenen termik santral projesi. Biz Eskişehirliler bu zehir santraline karşıyız. Temiz havamızı kirletecek, bereketli topraklarımızı, tarımı ve hayvancılığı bitirecek, sularımızı kirletecek ve 900 bin Eskişehirliye zehir solutacak bu santrali istemiyoruz. Mahkemeler birbiri ardına iptal kararları veriyor. Her görüşten Eskişehirli el ele vermiş durumda. Bugüne kadar ihale 5 kez ertelendi ama biz artık erteleme değil, iptal istiyoruz.

Geçen hafta Trakya'dan Çerkezköy'den mutlu bir haber geldi. Orada da sivil toplum örgütleri, bizim milletvekillerimiz uzun süredir direniyordu. Aralarında bugünkü oturumu yöneten Sayın Başkan Mustafa Şentop'un da yer aldığı iktidar milletvekilleri de karşı duruşlarını ortaya koyunca bu proje iptal edildi. Darısı Eskişehir'imizin başına diyoruz. Başta iktidar partisi olmak üzere tüm partilere ve bakanlık bürokrasisine çağrıda bulunuyoruz: Bu zehir santralinden vazgeçelim diyoruz.

Değerli arkadaşlarım, giderek büyüyen bir su meselemiz var. Porsuk Barajı Eskişehir'imizin tek içme suyu kaynağı, alternatifi yok. Şu anda hem kirlilik var hem de küresel ısınma ve kuraklık nedeniyle su seviyesinde büyük düşüş var. Yani bu barajdan Eskişehir'imize içme ve kullanma suyu sağlayamama riskiyle karşı karşıyayız. Çözümü belli: Çifteler'de, Sakarya Nehri'nin doğduğu Sakaryabaşı bölgemizde temiz su kaynağımız var, şehrimize bu suyun acilen ulaştırılması gerekli. Bugüne kadarki girişimlerimizden hiçbir sonuç elde edemedik. Buradan bir kez daha başta Devlet Su İşlerine olmak üzere tüm kurumlara çağrıda bulunuyorum: Eğer bu su sağlanamazsa 2019 yılını atlatsak bile 2020'yi Eskişehirliler susuz geçirmek zorunda kalacak.

Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde şehrimize bir şehir hastanesi açıldı. Bakın kendi değerlendirmelerimden önce bir yurttaşın paylaşımını, sosyal medya paylaşımını size aktarıyorum. Başlıyorum: "Acı ama gerçek, hiç kimse kusura bakmasın, vatandaş beddua ederek çıkıyorsa hastaneden ve kendim bizzat yaşamasam inanmam. Evet, yatırım mı? Yatırım. Allah yapandan, yaptırandan bin kere razı olsun fakat görevini yapmayanlar varsa onlar da o koltukları boşuna doldurmasın. Birinci sorun, güvenlik görevlileri. İkinci sorun, vatandaşın gözü önünde Matrix gibi ortalıkta dolaşan Akfen personelinin -yani yapımı yapan şirket- temizlikçi ve yardımcı personeli azarlaması. Üçüncü sorun, bazı hemşirelerin duyarsızlıkları. Dördüncü sorun, yönlendirme personelinin kendisinin yönlendirmeye ihtiyaç duyacak bilgisizliği. Burada yönetimin ne iş yaptığını merak ediyorum. Kadın doğum bölümünün duvarlarında inşaat tozları duruyor. Vatandaşa, sabah altıda doğan çocuğunu 'Hijyen ve enfeksiyon riski var.' diyerek akşam altıya kadar bekletip cinnet geçirtiyorlarsa bu işte bir iş var demektir."

Değerli arkadaşlarım, bu satırların yazarı Adalet ve Kalkınma Partisinin Eskişehir İl Teşkilatında görev yapan bir hemşehrimizdi. "Di" diyorum çünkü bu paylaşım sonrası görevinden ayrılmak zorunda kaldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Bitirmeme izin verir misiniz Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, farklı şehirlerde de şehir hastanelerinde yaşanan sorunlar gibi Eskişehir'de de ulaşım zorluğu, mekânın büyük olması, bu sebeple işlerin aksaması, hem hastaların hem de hastane çalışanlarının ortak sıkıntıları arasında. Bina hastane için uygun değil. Katlar arası bağlantı ya da geçiş yapmak isteyen hasta ve personel dakikalarca asansör beklemek zorunda kalıyor. Örneğin, bir idari bölümden bir başka birime gitmeye çalışan bir sağlık çalışanı, sadece kendi birimine gidebilmek için kırk beş dakika yol alıyor. İnsanlar hastane içinde kayboluyor

Şehir hastanesi kuruluyor diye Eskişehir Devlet Hastanemiz boşaltıldı; hem de içinde millî servet denecek tüm sağlık araç gereçleri bırakılarak.

Zübeyde Hanım Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi boşaltıldı. Yunus Emre Hastanesinin büyük bölümü oraya taşındı, hem de içindeki araç gereç bırakılarak.

Devlet hastanesinde çalışan 2 bine yakın personel büyük bir mutsuzluk içinde buraya taşındı. Bazı çalışanlar tamamen hürmetsizce istemedikleri çalışma şekline zorlandı. Personel memnun değil. Yerine alınan şirket personeli aynı yeterlilikte değil, mesleğini orada öğrenme çabasında. Bu nedenle, testler, ameliyatlar uzuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum, son birkaç cümlem.

BAŞKAN - Tamam, peki.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Hastanede iki başlı bir yönetim var; inşaatı yapan şirket ve başhekimlik

Şehir hastanesi açılınca ne olmasını beklersiniz? Yurttaşların orada sağlık hizmeti almasının kolaylaşmasını, diğer hastanelerin yükünün azaltılmasını. Ama ne hikmetse hem Yunus Emre Hastanesinde hem de tıp fakültemizde şehir hastanesi açıldığından bu yana hasta sayılarında önemli ölçüde artış gözükmekte. O kadar büyük yatırım yapılmasına rağmen bunlar yaşanmakta.

Bakın, bugün ayın 25'i, çalışanların döner sermaye payları ödenmedi. Her gün doktorlara mesaj gidiyor "Birçok ilacın temininde sıkıntı var." diye. Şehir hastanesinin çevresinde tek bir eczane dahi yok.

Bu temel sıkıntılar nedeniyle Hükûmetin kamuoyuna beş yıldızlı otel havasında sunduğu şehir hastaneleri çözüm olmadığı gibi sorunların temelini oluşturmuştur.

Peki, biz ne diyoruz değerli arkadaşlarım? Bir kez daha vurgulamak isterim ki bizler yurttaşlarımızın en iyi, nitelikli sağlık hizmetini, eşit biçimde, rahatça ulaşarak ve bedel ödemeden almasından yanayız. Maalesef şehir hastaneleri bu amaca hizmet vermemektedir, vermeyecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.