| Konu: | Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 26.12.2018 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ tarafından gelenek hâline getirilen fakat gelişmiş demokrasilerde emsali görülmeyen torba yasa örneklerinden bir yenisi daha Genel Kurula geldi.
Kanunlar kalıcı olmak üzere detaylı hazırlanmalı, hazırlık sürecinde mutlaka kamuoyunun görüşü alınmalı. Bu tarz sipariş yasalar halkın Meclise ve siyasilere güvenini azaltıyor. Alelacele, şirket yönetir gibi, günlük planlarla devlet yönetilemiyor.
Tasarı kapsamında Boğaziçi'ndeki kaçak yapılar da imar barışı içerisinde olacak ve sahipleri cezalardan muaf tutulacak gibi gözüküyor. Yapı tescil belgesi sahibi olacaklar, sonrası ise tam belli değil.
Sayın milletvekilleri, Boğaziçi yalnızca ülkemizin değil, dünyanın nadide doğal ve kültürel güzelliklerinden biri. Bu yüzden 1983 yılında Boğaziçi'ni korumak ve mevcut dokusuyla geleceğe taşımak için Boğaziçi Kanunu çıkarılmıştı. Bu kanunun 1'inci maddesinde, Boğaziçi'nin doğal, kültürel ve tarihî değerlerini korumak ve nüfus artıracak yapılandırmayı sınırlandırmak amaç olarak belirlenmekteydi. Şu anda üstünde konuştuğumuz yasa teklifi ise bu maddenin tamamen tersi istikamette seyretmekte ne yazık ki. Sayın Cumhurbaşkanı "Evet, itiraf ediyorum, ben de partili yönetici arkadaşlarım da İstanbul'a ihanet ettik." itirafıyla neyi kastetmiştir, bu itiraf bu konuyu da kapsamakta mıdır; vicdanlarınıza bırakıyorum.
Tüm İstanbullular farkındalar ki dünyanın incisi İstanbul Boğazı'nı bütün doğallığıyla gelecek kuşaklara en büyük miras olarak bırakmak adına merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın özel ilgisiyle Boğaziçi Kanunu çıkarılmıştı. Bu vesileyle Sayın Turgut Özal'ı da rahmetle anıyorum.
Otuz beş senedir yürürlükteki kanunun İstanbul'umuza sağladığı faydaları her yıl Boğaziçi görünüm haritalarına bakarak anlayabiliyoruz. Yani son otuz beş yılda Özal'ın mirası Boğaziçi'ni koruyan yasaya rağmen binlerce kaçak yapıya dolaylı olur verildiğini de görüyoruz. Bu bağlamda, kamuoyunun bu torba yasaya koyduğumuz Boğaziçi imar affı gibi algıladığı 4'üncü maddenin İstanbul'a yeni bir ihanet hamlesi olduğunu da düşünmeden edemiyorum. Amacımız nedir? Hani İstanbul'u katletmiştik. Son yirmi dört senesini yönettiğiniz şehirde katliama devamın önünü açıyor gibi gözüküyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, kanunun 3'üncü maddesi Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesine konut yapılamayacağını, bu alanların yalnızca kamu yararına kullanılacağını vurguluyordu. Fakat şimdi bakıyoruz ki kamu yararı, yerini rantı merkeze alan girişimlere bıraktı ve son otuz yılda Boğaziçi'nde 9.616 kaçak bina inşa edildi. Boğaziçi İmar Müdürlüğünün verilerine göre sadece Boğaziçi öngörünümünde 28.873 bina var ve buradaki her 3 yapıdan 1 tanesi kaçak, bunlardan 3 bin tanesininse acilen yıkım kararı alınmış bulunmakta. Fakat siz "Bunların hepsini unutalım." diyorsunuz. Tamam, unutalım. Bu unutkanlıkların İstanbul'umuza faydası nedir veya var mıdır? İstanbul bu ihaneti de sindirmeli midir? Ters empati yaparsak, devletine ve milletine saygısı gereği kanunlarına koşulsuz olarak uyan vatandaşlarımızın yerine kendinizi bir koyun; yan komşunuz canı istediği gibi yapısını değiştiriyor, yeniliyor, eklerle büyütüyor, mevcut kanunu hatırlattığınızda da "Türkiye'de işler böyle yürüyor." diyor.
Yasa yapıcı bizler yani her şeyin üstünde karar verici olan Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisiyle çelişmiyor mu yani "Ben yasa yapsam da siz uymayın." demek mi istiyor? "Meclisin kanunu delinmek içindir." algısı kamuoyunda yaygınlaşınca sorumlusu kimler? Bu çatı altında bizler bu sorumluluğun neresindeyiz? Yasalara bu bağlamda uyan İstanbullular, kanunları takmamayı davranış hâline getiren İstanbullulara karşı artık ne demeli? Binlerce yıllık medeniyete sahip İstanbul'umuz, elbette ki yerel seçim kaygılarınızdan da rant gelirlerinizden de daha değerli.
Sayın milletvekilleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Boğaziçi'ndeki kaçak binalara savaş açarak geçen ağustos ayında yıkım faaliyetlerine başlamıştı. Şimdiyse milletvekilleri bu yeni affın ne kadar gerekli olduğunu anlatıyorlar. Soruyorum: Dört ayda ne değişti?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Tamamlıyorum.
Bu kanun maddesi doğrudan Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunu ilgilendirmesine rağmen, Genel Kurula gelmeden önce bu Komisyona havale edilmesini bırakın, tali komisyon olarak bile görüşü alınmamış. Yine "Ben yaptım, oldu." anlayışıyla karşı karşıyayız. Gelecek nesillere güzel bir İstanbul bırakma isteğinde olan bizler, Boğaziçi'nin idam fermanı olacak bu maddeyi onaylayamayız. Bu kapı bir kere açıldı mı arkasından gelenek oluşur, son pişmanlık da fayda vermez. Hepinizi akla davet ediyorum.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)