| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 09.01.2019 |
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sizlerden bir talebimiz var: Türkiye'de son yıllarda giderek artan beyin göçü gerçeğini birlikte, milletin temsilcileri olarak masaya yatıralım, araştıralım diyoruz, sizlerin desteğini istiyoruz.
Bu gerçek, Türkiye'de yurttaşlarımızın, hepimizin etrafında var. Komşularımızın, arkadaşlarımızın birer birer aileleriyle birlikte bu ülkeyi terk ediyor olması meselesi hepimizin meselesi. Meseleye "Bana ne, giderlerse gitsinler." ya da "Gidenler haindir." diye bakarsak bu sorunu asla çözemeyiz. Bu mesele yabancı bir gazetede yayınlandı diye Türkiye'nin gündemine gelmiş değil. Tartışmayı o yazı alevlendirdi, bu doğru ama birkaç yıldır onlarca makale çıktı hem Türkhem de dünya basınında. Sadece muhalif kesimler de dile getirmiyor bu meseleyi. İşte, Türkiye gazetesinde, Yeni Şafak gazetesinde değerli meslektaşlarım bu konuyu tartışmaya açtılar. Cumhurbaşkanı, Bilim ve Sanayi Bakanı beyin göçünü tersine döndürecek projeler açıklıyorlar, teşvikler veriyorlar. Yani bu mesele, The New York Times yazsa da yazmasa da herkesin dilinde, bu ülkenin ortak derdi. Bakın Türkiye'den yurt dışına göç edenlerin sayısı geçen yıl 113 bine ulaşmış. Bu rakam bir yıl önce yani 2016'da 69 binmiş yani yüzde 63 artış var. "Türkiye'ye gelenler de oldu." diyebilirsiniz ama rakamlar incelendiğinde, 2016'yla 2017 arasında gelenler arasında yüzde birkaç yani 1-2 diyebilecek bir artış söz konusu.
Gidenlere ilişkin çeşitli araştırmalarda önemli unsurlar ortaya çıkıyor. Büyük çoğunluğu 25 ile 35 yaş arasındaki gençlerimiz. Önemli bölümü iyi yetişmiş, iyi eğitimli, meslek sahibi. Mesela Hollanda'ya son bir yıl içinde binin üzerinde mühendis, doktor, AR-GE'ci başvurmuş. Ayrıca yurt dışına göç eden kadınların oranı giderek artmakta, yüzde 37'den yüzde 42'ye çıkmış.
Bir de Türkiye'yi terk eden varlıklı yurttaşlarımız var. Bakın iki yıl içinde toplam 12 bin "girişimcimiz" dediğimiz, varlığı milyon dolar üzerindeki yurttaşımız parasını, yatırımını yurt dışına götürmüş. Türkiye dünyada en çok girişimcisini kaçıran üçüncü ülke konumunda. Amerika'da konut alan yurttaşlarımızın sayısı bir yılda 6 kat artmış. Elindeki parayı biriktirenler 500-600 bin euroya AB ülkelerinde; Malta'da, İspanya'da, Portekiz'de vatandaşlık peşinde koşuyor. Bakın raporu yazan yabancı örgüt bile diyor ki: "İki yıldır üst üste 6 bin milyoner Türk'ün ülkesini terk etmesi kaygı vericidir. Çünkü bunların yerini aynı hızla yeni milyonerler doldurmamaktadır." Yani zenginliğimiz azalıyor, yurt dışına kaçıyor değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, bir yanda bu ülkenin iyi yetişmiş beyinleri, mühendisleri, hekimleri, eğitimcileri ülkeyi terk ediyor, diğer yanda ise bu ülkede ekmeğini kazanıp sermayesini artıran varlıklı yurttaşlarımız vatanımızı terk ediyor. Bunların tamamı ülkemizin ileri sanayi toplumuna, bilgi toplumuna, çağdaş topluma ulaşması için anahtar konuma sahip insanlar.
Geleceğimiz dediğimiz gençlerimizin yurt dışına gitme isteğinde son yıllarda büyük artış var. Geçmişte de oldu; insanlar gidebilir, isteyebilir ama bir fark var bu kez, hiçbiri dönmek istemiyor. Amaç, bir an önce bilgiyi, donanımı kazanmaktı eskiden, geri dönmekti, şimdi öyle değil.
Değerli arkadaşlarım, hepimizin çevresinde var, bu tartışma yürüyor. İnsanlar, vatanını, sevdiklerini, arkadaşlarını, dostluk kardeşlik ortamını isteyerek, seve seve terk etmez. Peki, o zaman bu ülkenin sorunu nedir? Sorunun bir ayağı hiç şüphesiz ekonomik. Adalet ve Kalkınma Partisinin uyguladığı zengini daha zengin, fakiri daha fakir kılan politikalar. Eğitimli işsiz oranı milyonları geçmiş durumda. Göçenlerin bir bölümü bu nedenle gidiyor.
Sorunun bir diğer ayağı ise profesyonel hayatın her alanında liyakatin, bilginin, eğitimin bir kenara bırakılması. Bakın, üniversitelere AKP milletvekilleri, büyükelçiliklere AKP milletvekilleri atanıyor. Kamu kurumlarında, hastanelerde iyi eğitimin, bilginin, yetkinliğin, çok çalışmanın değeri yok. Onların yani liyakatin yerini yandaşlık, partiye, tarikatlara ya da bazılarının deyimiyle "davaya sadakat" almış, "eşi dostu kayırmacılık" almış durumda. Öyle olunca da gençlerimizin, yetişmiş yurttaşlarımızın bu ülkeye dair umutları, gelecek hayalleri azalıyor. Umudunu, hayalini, planlamasını başka ülkelere bırakıyor.
Sorunun belki de en önemli ayağı ise demokrasi değerli arkadaşlarım; özgürlükler alanındaki geri gidişimiz, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında tek adam yönetiminin baskıcı yönetimi, yasakçı yönetimi, kutuplaştırıcı siyasetin hayatın her alanına yansıması. Bir keyfiyet rejimi kuruldu, iktidar üzerinde hiçbir denge denetim mekanizması kalmadı. Bakın, göstergelerde, hukukun üstünlüğünde 113 ülke arasında 101'inci sıradayız, basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 157'nci sıradayız, Küresel Barış Enstitüsü araştırmalarında 163 ülke arasında 149'uncu sıradayız.
Medya baskı altında, sivil toplum korkutulmakta, hedef gösterilmekte. Türkiye'de on binlerce yurttaşımız düşünceleri nedeniyle soruşturulmakta, tutuklanmakta, işlerinden atılmakta.
Değerli arkadaşlarım, Eskişehir'den örnek vereyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika ilave ediyorum.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Türkiye'nin en önemli psikiyatri hocası Cem Kaptanoğlu ve onlarca hocamız çok sevdikleri akademiden ayrılmak zorunda bırakıldılar. İşte Ankara Üniversitesinden Cenk Yiğiter, üniversiteden atıldı, "Avukatlık yapayım." dedi, engellendi; yeniden üniversiteye girdi, kazandı, "Öğrenci olamazsın." dediler; pasaportu elinden alındı. Bu insanlar ne yapsınlar değerli arkadaşlarım?
Türkiye'de yaşanan Türkiye'de kalmıyor, tüm dünya görüyor. Dünyadan Türkiye'ye Erasmus'la gelen akademisyenlerin sayısında da yüzde 50 azalma var.
Değerli arkadaşlarım, yani Türkiye neyi kaybetmekte? Giden her beyin, yüksek teknolojide gerileme demek; bilim üretiminde, AR-GE'de, ileri sanayide duraklama, düşüş demek; kamu hizmetinde mesela sağlıkta, eğitimde nitelik kaybı demek; özetle insani geri kalmışlık demek.
Sorun nasıl çözülür? Değerli arkadaşlarım, bu beyin göçünü önlemek için istediğimiz bu araştırma komisyonu kurulsa da kurulmasa da yapmamız gereken şey belli; bir an önce demokrasimizi iyileştirmek, özgürlük ve güven ortamını sağlamakla işe başlamalıyız.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çakırözer.