GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:09.01.2019

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ama maalesef, ülkemizde kutlanacak bir gün kalmamış durumda. Gazete, radyo ve televizyonlar kapalı, internet yasaklı, binlerce gazeteci işsiz. Hâlâ işi olabilenler, eleştirdikleri, sorguladıkları için yargılanıyor, tutuklanıyor, hapse mahkûm ediliyor; hiçbiri olmazsa tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor. Buradan bir kez daha çağrıda bulunmak isterim: 10 Ocakları gerçekten bayram olarak kutlamak istiyorsak ülkemizde basın özgürlüğünü hayata geçirmeliyiz.

Eren Erdem'in talimatlı yargı kararıyla haksız, hukuksuz tutukluluğu sona ermeli. Ahmet Altan'ın, Nazlı Ilıcak'ın -beğenirsiniz, beğenmezsiniz- düşünceleri, yazdıkları nedeniyle ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılması kabul edilemez. Foto muhabiri İsminaz Temel bir yıldan fazla süredir Bakırköy Cezaevinde tutuklu. Değerli arkadaşlarım, bunları bir an önce sona erdirmemiz gerekir.

Görüşmekte olduğumuz pakete gelince: Bu torbada onayladığımız, toplumumuzun beklentilerini karşılayan maddeler var ama birçok sorunlu madde de var. Mesela, bu pakette pilotlar ve uçuş personeline gelir vergisi istisnası getirilmesini eleştiriyoruz ve neden sadece havadaki personele? Bakın, biz asgari ücretlimizin üzerindeki gelir vergisi ve damga vergisini kaldırırsak milyonlarca asgari ücretlimizin maaşını net 2.300 liraya çıkarabiliriz ama bu pakette bu yok. Paket, toplumun kanayan yaralarına hiçbir çözüm sunmuyor. Bakın, öğretmenler, polisler, din görevlilerimiz, hemşirelerimiz ve diğer kamu emekçilerinin beklediği 3600 ek gösterge bu pakette yok, atanamayan yüz binlerce öğretmene müjde yok, emeklilikle yaşa takılan yüz binlere umut yok, emeklilerimize yaşayabilecekleri bir zam imkânı da yok. Kadroya alınmayan, kadroya alınsa bile yüzde 4'lük zamma mahkûm edilen yüz binlerce taşeronun derdine derman yine bu pakette yok. Bu pakette ne var değerli arkadaşlarım? Bu pakette ulufe gibi dağıtılacak büyükelçilik unvanları var.

Değerli arkadaşlarım, işte görüşüyoruz, 12'nci madde; bu maddeye göre özel bir misyon nedeniyle büyükelçi unvanı verilerek görevlendirilenlerin bu unvanları, Cumhurbaşkanınca geri alınmadığı müddetçe ömür boyu -büyükelçilik unvanı- devam edecek. Büyükelçilik, istisnai bir kadrodur, devleti, bayrağı temsil eden önemli bir kurumdur ama şimdi Cumhurbaşkanı kimi isterse onu büyükelçi yapabilecek. Komisyonda biz soruyoruz "Bunun gerekçesi nedir?" Yanıt yok. "Kime dağıtacaksınız bu unvanları?" Yanıt yok. "Bahsedilen bu özel misyon nedir? Neden o misyon bitince o unvan geri alınmıyor?" Yanıt yok. "Memleketin bunca -az önce saydım- bekleyen sorunu varken bunun yani büyükelçilik unvanı dağıtmanın acelesi nedir?" Yanıt yok. "Dışişleri ve devlet geleneğine aykırı bu maddeyi kimler için çıkarıyorsunuz? Büyükelçi yaptığınız milletvekilleri yetmedi mi?" diyoruz, yine yanıt yok.

Değerli arkadaşlarım, şu konuyu da dikkatinize getirmek isterim: Diplomasi bir liyakat işidir, kâtiplikten başlarsınız, ataşelik, konsolosluk, maslahatgüzarlık ve büyükelçiliğe uzanan bir yol. Türk hariciyecilerinin on yıllardır dünyanın en saygın diplomatları arasında sayılmasının en önemli sebebi uzun meslek yıllarının süzgecinden geçirilerek kazanılan bu liyakat ve tecrübedir, profesyonel ölçülerini korumalarıdır, kendi kariyer sistemini işletebilmeleridir. Dışişleri Bakanlığımızda bu geleneğin korunması ve siyasi müdahaleden uzak tutulmasından sadece ve sadece ülkemiz kazançlı çıkar ancak son dönemde Bakanlığa yapılan büyükelçi atamalarında liyakatin yerini partiye ya da lidere sadakatin alıyor olması kaygı vericidir.

Şu anda yurt dışında meslek memuru olmayan 12 ila 15 arasında büyükelçi var. Bakın, AKP kurucusu ve Erdoğan'ın danışmanı eski milletvekili Şaban Dişli Hollanda'ya, eski AKP Milletvekili Murat Mercan Tokyo'ya, Erdoğan'ın Başdanışmanı ve AKP Milletvekili Abdulkadir Emin Önen Pekin'e, eski AKP Bursa Milletvekili Tülin Erkal Kara Makedonya'ya, eski Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın kız kardeşi Ayşe Sayan Kuveyt'e, eski AKP İzmir Milletvekili Zekeriya Akçam Cakarta'ya, Merve Kavakcı Malezya'ya, Cumhurbaşkanının Başdanışmanı Lütfullah Göktaş Vatikan'a Büyükelçi atandılar. Ben "Bu isimler değersizdir." demiyorum. Ancak onların değerlerinden, bilgilerinden faydalanmanın tek yolu büyükelçi atamak mıdır ya da büyükelçi olmanın kriteri bu ülkede siyasi hayatının bir bölümünü AKP'de geçirmek ya da Cumhurbaşkanına danışmanlık yapmak mıdır değerli arkadaşlarım? Kriter bu mudur? Hani liyakat, hani gelenek, hani profesyonel ölçüler, hani dirsek çürütme? Hiçbiri yok. Aynı şekilde, Dışişleri Bakanlığı merkez teşkilatına da siyasi atamaların -yani daire başkanlıklarına, genel müdür yardımcılıklarına ve genel müdürlüklere yolu açılmış durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Hemen, tabii.

Değerli arkadaşlarım, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu kısa süre önce bir konuşma yaptı. "Diplomatlarımız sadece Türkiye'nin değil, dünyanın saygısını, takdirini kazanmış kişilerdir. Sizlerle çalıştığım için kendimi şanslı sayıyorum. Türkiye'nin en iyi kadroları, en çalışan insanları sizlersiniz." diyor. Ama ondan sonra, işte az önce saydım, Bakanlık kadrolarında büyükelçilik pozisyonları hem bu saydığım şekilde eski AKP milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı danışmanlarıyla, şimdi de 12'nci maddenin getirdiği gibi, özel misyonlar için yine Cumhurbaşkanı tarafından yapılacak atamalarla dolduruluyor.

Değerli arkadaşlarım, bu tek adam diplomasisinden, keyfî büyükelçi atamalarından vazgeçilmelidir, Dışişleri Bakanlığımız her türlü siyasi müdahaleden uzak tutulmalıdır diyor hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)