| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 10.01.2019 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22'nci madde esasında bir düzeltme maddesi. Biliyorsunuz, 4059 sayılı Fiyat İstikrarı ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun şu anda 37 sayılı Kanun'la değiştiriliyor ve yerine "Finansal İstikrar ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun" şeklinde bir değiştirme yapılıyor. Ve burada bir kurum, bir komite tahsis ediliyor -bir süreden beri konuşuyoruz- kısa adı "FİKKO" olan bir kurum oluşuyor. Ve bu kurum oluşunca, eski kanundaki amaç maddeleri doğal olarak kuruma yazıldığı için, 23'üncü madde esasında eski kanunun 4'üncü maddesinin geçersiz hâle gelmesini isteyen, talep eden bir madde.
Şimdi, arkadaşlar, tabii, insan konuşmaya başlayınca, özellikle ekonomide her geçen gün alınan kararlarla ilgili olarak ve o kararların yanlış olma ihtimalleriyle ilgili olarak konuşmaya kalktığımızda, burada yürütme olmadığı için kime konuşacağımızı çok fazla bilmiyoruz; bu da, yeni "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen sistemin tuhaflığı diye düşünüyorum.
Şimdi, arkadaşlar, bir kere, bilmiyorum farkında mısınız -yani, benden önce konuşanların, özellikle Garo arkadaşımın söyledikleri saklı olmak üzere- FİKKO diye bir komite oluşturuldu fakat FİKKO'nun amaçlarına baktığınızda, garip bir şekilde, Cumhurbaşkanlığına bağlı Ekonomi Politikaları Kuruluyla aynı olduğunu görüyorsunuz; aynı, hatta neredeyse cümleleri aynı. O zaman insanın aklına şu soru geliyor: Peki, niçin kuruldu bunlar? Yani, niçin Ekonomi Politikaları Kurulu kuruldu Cumhurbaşkanlığı katında, sarayda ve niçin bu Hazine ve Maliye Bakanlığında böyle bir komite oluşuyor? Yani bunun gerçekten anlaşılır bir tarafı da yok. Üstüne üstlük ikisinde de yetkili olan Cumhurbaşkanımız. Bu da bir tuhaflık, bu da bir garabet gibi geliyor bana. Yani fazladan bir komisyon ve gereksiz bir bürokrasi oluşmuş durumda. Dolayısıyla da bunun neden olduğunu -doğrusunu isterseniz- bu kanun da açıklamıyor, Ekonomi Kuruluyla ilgili olarak yapılan açıklamalar da bunu açıklamıyor.
Şimdi, dolayısıyla da ben aslında şöyle bir perspektif içinde bu meselenin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Arkadaşlar, yürütme, gerçekten bir panik hâlinde, ekonomiyi yönetemiyor çünkü. Yani Sayın Bakan çok iyi niyetli bir bakan olabilir, bir kişi olabilir ama Sayın Bakan çok tecrübesiz ve herhangi bir şekilde piyasalara güven veren bir özelliği de yok. Dolayısıyla da sürekli birtakım paketler açıklıyor ve sürekli olarak esasında 31 Mart perspektifinde yani yerel seçimler perspektifinde, sürekli olarak sonucunu düşünmeden, ne olacağını da düşünmeden birtakım vergi indirimleri, işte teşvikler vesaire veriyor. Mesela, son olarak bugün gördüm. KOBİ'lere yönelik bir teşvik paketi üzerinde çalışıyorlarmış filan. Tabii, KOBİ'lere destek vermek hakikaten Türkiye ekonomisini düşünen herkes için anlamlı, önemli bir şey ama arkadaşlar, burada bir ayrım yapmak zorundasınız yani her KOBİ'ye siz bir destek vermek zorunda değilsiniz. Dünyada bu uygulamalar, esasında teknoloji geliştirme potansiyeli olan KOBİ'lere yönelik olmak üzere devlet destekleri verilmiştir ve verilmektedir. Burada ne olduğu belli olmayan, sadece belli bir sayıda işçi çalıştırma özelliği olan ve belli bir sermaye büyüklüğüne sahip olan şirketlerin kullanabileceği krediler oluşuyor ama arkadaşlar, bunu denediniz. Kredi Garanti Fonu, biliyorsunuz, bugün bankacılık sisteminin krize doğru yuvarlanmasının en önemli sebebi çünkü bu verilen krediler geri dönmedi ve onun için bankalar gayrimenkul deposu hâline gelmiş oldu. Ve geçen gün burada yine konuştuk bir vesileyle -galiba sürem bitmek üzere ama bir dakika daha vereceksiniz herhâlde- ne yapılıyor? Bir havuz oluşturuluyor, bir bakıma bankaların sahip oldukları veya bankalara kalmış olan gayrimenkullerden bir havuz oluşuyor ve bu havuzu, bu sabit varlığı finansal hâle getirerek birtakım tahvillerle bir anlamda likidite ve sermaye sorunları aşılmaya çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, yani demin de söylediğim gibi, tabii bu laflarım çoğunlukla hani yürütmeyle ilgili sonuç olarak çünkü yürütmenin aldığı kararlar. Sizin bunda bir dahliniz yok ben biliyorum ama zaman zaman siz de kendinizi yürütmenin parçasıymış gibi algılayarak konuşuyorsunuz, özellikle grup başkan vekilleri. Ama böyle bir şey yok arkadaşlar, sizler de Parlamentonun parçasısınız, yani yasama organının parçasısınız. Dolayısıyla da biz maalesef öyle bir duruma geldik ki burada bir Ekonomi Bakanı olsaydı, o Ekonomi Bakanına yaptıkları tercihleri, attığı adımların yanlışlığını anlatma şansımız olabilirdi. Ama maalesef gördüğünüz gibi ancak hani belki televizyonlarda seyretme imkânları varsa seyrediyor olabilirler, belki öyle en azından bu itirazlarımızı dinliyor olmaları mümkün olabilir ama onun ötesinde maalesef onları uyarmak üzere birilerinin davranması lazım. Sizler 1'inci büyük parti olarak, sanırım, en azından böyle bir işlev görüp de yürütmeyi bir uyarsanız "Yapılanlar yanlıştır, 31 Mart perspektifinde alınan kararlar yarın öbür gün başka tür faturalar çıkaracaktır." derseniz çok yararlı olur diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)