GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mardin ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:46
Tarih:16.01.2019

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mardin, bir Avrupa şehri olsaydı muhtemelen her sokağı, her evi korumaya alınır; içinde barındırdığı kültürlerin gelişimi ve zenginleşmesi için çalışmalar yapılırdı ama ne yazık ki Mardin hak ettiği şekilde korunmamakta, zengin Mezopotamya Ovası geliştirilmemektedir.

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın Günay, biraz bekleyin.

Değerli milletvekilleri, lütfen sessizliği sağlayalım, hatip kürsüde; uğultu var, onu bitirelim lütfen.

EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Arap, Süryani, Ezidi, Mıhallemi ve Kürt halklarının dil ve kültürlerinin gelişimi için gerekli özen ve sorumluluk gösterilmemektedir.

Birkaç gün öncesi Mardin'de bir kar yağdı, böyle hepimizin olağanüstü beğendiği, kartpostallara konu olacak manzaralarla karşılaştık ama maalesef Mardin'de yaşayanlar aynı keyfi tadamadılar çünkü Mardin kayyumu kar yağmadan önce gerekli tedbirleri almadığından şehrin merkezinde birçok kaza gerçekleşti, araçlar saatlerce trafikte mahsur kaldı, elektrikler kesildi. Elbette hava şartları günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir ancak gerekli önlemlerin alınmasıyla yaşanacak mağduriyetler aza indirgenebilirdi. Mardin'e sadece 23 kilometre uzaklıkta olan Kızıltepe çarşı merkezi kayyumun yolları kazmasıyla beraber sekiz aydır aynı şekilde bırakılmış, kış koşullarıyla da beraber o yollar trafiği felç etmiş, vatandaşın mağduriyetini artırmıştır. Kızıltepe kayyumu var olan yolları kazıp eskisinden daha kötü bir hâlde bırakmayla neyi amaçlamaktadır? Buradan ben de kendisine soruyorum, acaba neyi amaçlıyor?

Kayyum demişken Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyumu kent merkezinde tek yeşil alan olan Karayolları Parkı içindeki engelsiz yaşam park alanını özel bir işletmeye devretmiştir. Yeşil alanların çoğaltılması gerekirken ortak yeşil alanın bir kafe işletmesine kiralanması, kayyumun kente ve doğaya yaklaşımını ve daha da önemlisi engelli vatandaşlara yaklaşımını çok açık bir şekilde ifade etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Mardin Ovası'nda üretilen buğday protein ve besin değeri açısından dünyada birinci sıradadır. Buğday ihracatından Mardin ödül almış bir şehirdir. Kaldı ki Türkiye'nin ihracatının yüzde 40'ı Mardin'de gerçekleşmektedir. Ancak Ticaret Bakanlığı yaşanan döviz ve ekonomik kriz nedeniyle buğday ihracat yasağı getirmiştir. Gerekçe olarak ise yerli buğdayın, üretilen ürünlerin yurt dışına çıkması durumunda yurt içinde ekmek ve diğer gıda maddelerinin de pahalanacağı ve durumun enflasyonu yükselteceği gösterilmiştir. Oysa buğday dışında pahalanmayan hiçbir madde kalmamıştır. Ülkede ancak kıtlık, karaborsacılık veya seferberlik şartları söz konusu olduğunda buğday ihracatı yasağı getirilebilir. Bu ihracat yasağı, Mardin'de üretim yapan fabrikalara, çiftçi ve tüm tarım bileşenlerine büyük ekonomik kayıp yaşatırken sadece birkaç torpilli ihracat lobisini ve yandaşını zengin etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Nusaybin Devlet Hastanesinde kadın hastalıkları ve doğum polikliniğinde geçtiğimiz haziran ayından itibaren sadece bir doktor görev yapmakta. Bütün devlet hastanelerinin en yoğun polikliniği, herkes bilir ki kadın doğum polikliniğidir ama maalesef, tek bir doktor Mardin Nusaybin'de faaliyet yürütmektedir. Dolayısıyla hastalar başka illere ya da Mardin merkeze gitmek zorunda kalıyor. Bir an önce polikliniğe doktor atamalarının yapılması gerekmekte. Bunun yanında atılması gereken en önemli diğer adım ise Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde bir tıp fakültesi açmak veya bir eğitim araştırma hastanesi kurmaktır ki bu, Mardinli hastaların sorunlarını en azından bir nebze olsa çözecektir.

Değerli arkadaşlar, İbrahim Akbaba 70 yaşında hasta mahpusken duruşma esnasında geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Buradan ailesine tekrar başsağlığı diliyorum. Dün ailesine, yaşamını yitirdiği duruşmada kendisi hakkında verilen adli kontrol kararı tebliğ edilmiştir, vefat eden İbrahim Akbaba'nın yurt dışı çıkış yasağı için gerekli olan adli kontrol hükümlerinin yerine getirilmesi istenmektedir. Aslında bu, hukuk durumumuzun, hukukun geldiği aşamayı, mahkemelerimizin çalışma biçimini gösteriyor. Gözü önünde vefat eden, gözü önünde ölümüne sebebiyet verdiği hasta mahpusun ailesine böylesi bir kararı tebliğ etmek kabul edilebilir bir durum değildir.

Diğer bir nokta ise İbrahim Akbaba'nın oğlu Lokman Akbaba yirmi iki yıldır cezaevinde ve maalesef ki müebbet cezası aldığı için babasının taziyesine gelmesine yasalar müsaade etmedi. Bu keyfî ve hukuk dışı uygulamalara son verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hiçbir insani görev güvenlik politikalarına ya da bir kolluğun insafına bırakılacak nitelikte olmamalıdır.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)