GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:46
Tarih:16.01.2019

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Afetler yurdumuzun bir gerçeği, tüm dünyada da afetler görülmektedir, bu yüzden afet yönetimi önemli bir konudur ve afetlerde uluslararası dayanışma da önemli bir konudur. "Afet yönetimi" denince olayı üç boyutlu, üç aşamalı almak lazım; afetten önce yapılması gereken işler, afet sırasında yapılacak işler ve afet sonrasında yapılacak işler diye olaya bakmak lazım. Türkiye, afet olduğunda bunu yönetmekte, müdahale etmekte oldukça başarılıdır. Fakat Türkiye'de sorun afet öncesi dönemdedir, afete hazırlık döneminde ya da afet öncesi alınması gereken önlemler konusunda sıkıntı vardır.

Bildiğiniz gibi son zamanlarda yurdumuzda birçok ilde sel felaketi yaşıyoruz. Şehrim Kahramanmaraş'ta da geçen yaz aylarında sel felaketleri yaşadık. Şimdi, burada, sele hazırlıklı olmak lazım. Normalde hazırlıklı olsak aslında selin zarar verecek bir durumu yok. Dünyanın birçok ülkesinde günlerce, haftalarca yağmur yağıyor ama bir damla su göremiyorsunuz fakat Türkiye'de yanlış yapılaşma, riskli bölgelerde yapılaşma, dere yataklarında yapılaşma ve aşırı betonlaşmanın getirdiği sıkıntıları yaşıyoruz, altyapının yetersizliğinden dolayı iki damla yağmur yağdığında selle karşılaşıyoruz. Onun için, sorun selden değil, selden önce alınması gereken tedbirlerde, imar planlarında ve yapılaşmada yaşanan sorunlardan kaynaklanmaktadır. Bu da tabii ki düzeltilebilir, önlenebilir bir durumdur. Sel aslında olmaması gereken bir felakettir, bizim tedbirsizliğimiz veya yanlışlarımız yüzünden yaşadığımız bir sorundur.

Türkiye'de yaşanan ikinci önemli afet depremlerdir. Deprem kuşağında olan bir ülkeyiz ve sık sık deprem yaşıyoruz. Türkiye'de on bir ayda bir büyük deprem yaşanıyor. Aslında burada da depreme tabii ki yapabileceğimiz bir şey yok fakat Türkiye'de deprem öncesinde alınması gereken tedbirlerde hatamız var. Deprem normalde öldürmez ama esas, kalitesiz binalar, çürük binalar öldürür. Sorun da burada, defalarca bu deprem felaketlerini yaşamamıza rağmen bir türlü buna dikkat etmiyoruz. Sakarya 3 kez yıkılmasına rağmen aynı bölgeye gidip yapılaşıyoruz ve yapı kalitemizde sorunlar var. Hâlâ, işte, İstanbul'da yaşadığımız riskli binalar sorunu var, bir türlü bunların yenilerini de yapamıyoruz yani kentleşmede, yapılaşmada sorunumuz var. 1999 Marmara depremi sırasında Sağlık Bakanlığında kriz koordinatörü olarak çalışmış bir kişi olarak aslında deprem olduğunda alınması gereken önlemler konusunda ya da kurtarma konusunda çok başarılı idik ama yine de 18.500 kişi ölmüştü. Niye? İşte deprem bölgesinde kalitesiz bina yapmaktan kaynaklanan bir durumdu yoksa kurtarmada hiçbir sıkıntımız yoktu. O günkü şartlarda bir gün içerisinde 57'nci Hükûmet çok büyük başarılar elde etti, 20 bine yakın yaralıyı taşıdı, ameliyat etti, operasyon yaptı, bir yıl içerisinde 50 bin konut yaptı. Tabii ki bu başarı, o zaman, Türkiye'ye karşı tepki oluşturdu ve arkasından bir finans krizi oluşturuldu. O finans krizi topu topu 6 milyar doların bankalardan çekilmesiyle oluşan bir krizdi, onun arkasından Türkiye'de bir dolar krizi yaşandı ama sadece bankaların 6 milyar dolar açığından kaynaklanan bir krizdi ve amaç tabii ki Hükûmeti yıkmaktı. Depremin yıkamadığı 57'nci Hükûmeti yıkmak için çaba göstermişlerdi ama o zaman 57'nci Hükûmet hem depremin altından hem de o krizin altından kalktı ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Merkez Bankasının yaptığı düzenlemelerle o zamanki krizi atlatmış bir Hükûmet vardı.

Bu deprem konusunda yaşanan sıkıntı şu: Aynı 7,3 şiddetindeki deprem bizden başka diğer ülkelerde de oluyor fakat bizde 18.500 kişi ölürken diğer ülkelerde 5-10 kişi ölüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın Sayın Aycan.

SEFER AYCAN (Devamla) - Onun için depremde önemli olan kurtarmaktan önce depreme hazırlıklı olmaktır, bu da sağlıklı ve kaliteli binalar yapmakla alakalıdır.

Bir diğer konu da depremde uluslararası yardımlar konusudur. Bu konuda da Türkiye üstüne düşeni fazlasıyla yapan bir ülkedir. Bunu da yanlış kullanmamak lazım. Depremde Dünya Sağlık Örgütünün önerisi ülkelerin ihtiyacına göre yardım yapmak, özellikle de nakit aktarmaktır yoksa kullanılmış eşyaları, kullanılmış ilaçları, toplanmış ilaçları yardım diye göndermemektir. İnşallah, deprem yaşamadığımız günler gelir; hep birlikte daha sağlıklı, depremsiz bir şekilde yaşamımızı sürdürürüz diye düşünüyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)