| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 16.01.2019 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 61'inci madde 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu'nun 6'ncı maddesini değiştiriyor ve diyor ki: "Bakan, Kurumun teknik işleri ile işletmeye ilişkin iş ve işlemlerinin Kurum tarafından kurulan ve münhasıran bu amaçla faaliyet gösterecek bir anonim şirket tarafından yürütülmesine karar verebilir." Değerli arkadaşlar, ya, o kadar çelişkili işler yapıyorsunuz ki "Saçma sapan." filan diyeceğim, "Aa, böyle konuşulmaz." diyeceksiniz. O kadar çelişkili işler yapıyorsunuz ki; ya, bu kurum eğer devletle ilgili, kamuyla ilgili bir şeyse kurum kendi kendini idare etsin. Ya, bu ne demek yani? Bir kurum var ama bu kuruma ilişkin iş ve işlemler başka bir anonim şirkete yaptırılacak. Bu nedir gerçekten arkadaş? Hiç sormuyor musunuz, sorgulamıyor musunuz, ne yapıyoruz ya, bunun anlamı ne? Eğer gerçekten kamu olacaksa, bu "kamu" ne demek kardeşim? Halk demek değil mi? Yani kamu yönetecek. Ee, nasıl denetlenecek? İşte, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay üzerinden denetlenecek "Bir yanlışlık var mı, yok mu?" diye, yargı denetimi; böyle yani. Devlet böyle işliyor değerli arkadaşlarım. Ya, ne yapıyorsunuz "Cumhurbaşkanlığı sistemi" filan diye? Neticede bir kurumsal yapı olacak, kurumsal yapının nasıl idare edileceğine dair yasalar olacak. Bu yasaları -kuvvetler ayrılığı- Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkaracak. Peki, bunun bir denetimi de olacaktır, değil mi yani? Siyasi denetimi Türkiye Büyük Millet Meclisi yapacak, hukuksal denetimini, yargı denetimini de Sayıştay yapacak mali konularda. Böyle değil mi? Böyle. Ama siz kurum oluşturuyorsunuz, bir taraftan devletleştiriyorsunuz, öbür taraftan da özelleştiriyorsunuz. Böyle bir şey yok değerli arkadaşlarım, böyle bir yapı yok, böyle bir devlet olmaz. Yani yıkıyorsunuz bir şeyleri, tamam ama yerine kurduğunuz bir şey değil, bir şey değil değerli arkadaşlarım. Gerçekten Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bir şey değil. Yüzümüze, gözümüze bulaştırdık, daha altı ay zaman geçti, yürümüyor işler, bunu görüyorsunuz buradan.
Ha, başka ne olacak? "Kurum -kurum dediği şey Doğal Afet Sigortaları Kurumudur değerli arkadaşlarım- uluslararası anlaşmalar kapsamında, Bakanın uygun gördüğü uluslararası sigorta ve reasürans şirketlerine ortak olabilir." Bir taraftan bakan uygun görecek yani devlet uygun görecek, öbür taraftan da özel bir şirket şeklinde idare edilecek. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil değerli arkadaşlar.
Birçok alanda olduğu gibi, sigorta şirketleriyle ilgili de çok ciddi sıkıntılar var. Biliyorsunuz, sigorta şirketleri lobi oluşturuyor, baskı kuruyor ve geçmişte "Sigorta şirketleri iflas ediyor, kâr edemiyor. Zaten sigorta şirketlerinin hemen hemen tamamının sermayesi yabancı sermaye, çekilecekler dolayısıyla sigorta şirketinin olmadığı bir yerde, serbest piyasada yatırımlar olamaz." diye panik şeklinde sigorta şirketlerinin istedikleri yasalar çıkardık ama bu yasalar hep sigorta şirketlerinin lehine oldu. Bu sigorta şirketlerinin muhatabı olan yurttaşlarla ilgili, vatandaşlarla ilgili -tırnak içinde- müşterilerle ilgili bir şey yapmadınız, onları zor duruma soktunuz. Şimdi daha başka bir şey yapıyorsunuz, sigorta şirketlerini sigorta edecek bir şirket kuruldu; biliyorsunuz, 47'nci maddeyle yine bu şeyde Türk Reasürans Anonim Şirketi diye bir şirket kurduk. Bu şirket, sigorta şirketlerini sigorta edecek değerli arkadaşlarım. Ama nasıl edecek? Bize gerekçe olarak sundular Plan ve Bütçe Komisyonunda: "Büyük projelerin bizim o normal sigorta şirketleri tarafından sigorta edilmesi kabul edilmiyor. Böyle olduğu zaman, kredi alınamıyor, finans problemleri ortaya çıkıyor, yurt dışındaki reasürans şirketlerine sigorta ettirmek çok pahalıya mal oluyor, biz kuracağız." Peki, soruyorum değerli arkadaşlarım: Şimdi, üçüncü havaalanı, İstanbul Havalimanı 3 5 milyar dolarlık bir yatırım. Nasıl bir şirket, sermayesi ne kadar olacak bir şirketin ki bunu sigorta etsin? Milyarlarca değil mi? Şimdi, devlet, 1 milyar dolar, 2 milyar dolar sermayesi olan bir şirket mi kuruyor değerli arkadaşlarım, nasıl olacak bu? Yani, niye sigorta şirketlerinin işleri sağlıklı bir şekilde yürümüyor, işlerini yapamıyorlar? Çünkü siz ekonomiyi gerçekten krize soktunuz, finans piyasasını ciddi bir şekilde krize soktunuz, sokmaya da devam ediyorsunuz. Bu sebepten dolayı sigorta şirketleri Türkiye'den çıkma eğiliminde. Baskı yapıyor, siz de geliyorsunuz, bu sigorta şirketlerini sigorta edecek bir devlet şirketi kuruyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Bekaroğlu.
Buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Devlet şirketine yatıracağınız milyarlar nereden gelecek değerli arkadaşlar? Devlet nereden para şey yapıyor? Devlet para basıyor da nereden? Bizim vergilerimizden değerli arkadaşlar. Öyle olunca, eski Bakan arkadaşımız Fikri Bey "Kocaeli'de oğlunun pantolonu yok diye kimse intihar etmedi." diye kızdı, gitti. Nereden oluyor? İşte, siz bu kamunun, halkın verdiği vergileri 10 tane şirkete bir şekilde aktardığınız zaman ortada bir şey kalmıyor ve insanlar çocuklarına pantolon alamayıp intihar ediyorlar. Bunu duyduğunuz zaman da küplere biniyorsunuz, sinirleniyorsunuz değerli arkadaşlar, öyle değil. Yani siz gerçekten ülkeyi yanlış yönettiniz; siz gerçekten bir kibrin, bir öz güvenin esiri olarak ülkeyi bir uçurumun kenarına, maalesef, getirdiniz ama yani buradan da dönebilirsiniz değerli arkadaşlarım. Buradan dönme doğrultusunda atacağınız her adım muhalefet tarafından desteklenecektir. Hiçbirimiz sizin düşmanınız değiliz değerli arkadaşlarım.
Saygılarımla. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)