| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 16.01.2019 |
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
"Korku nedir bilmeyiz, biz dağların erleri/ Yuva yaptık göklere, baş döndüren yerlere/ Engel tanımaz aşarız, yüce engin dağları/ El verir uzanırız mor siyah bulutlara." Askerliğini komando olarak yapanlar ne demek istediğimi anladılar; Komando Andı'ydı bu. Yiğitler, işte böyle inletirler dağları.
Askerlik, kendi bedeninden sıyrılıp kendini gelecek nesillerin varlığında bulmaktır. Asker, direnişin ve yiğitliğin cevheridir. Bu anlamda, kurşun ve şarapnel yağmurlarında, mayın pusularında "Bir kolum fazla, bir bacağım fazla." diyerek paramparça vatan olan, ecdat mezarını çiğnetmeden evlatlarımızın beşiğini koruyan kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anarken yarı şehitlerimiz gazilerimizi saygıyla selamlıyorum. Hâlen görevlerinin başında olanlara da sonsuz selam olsun. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Güneydoğuda görevli olan bir askerin evine mutlaka uğramışsınızdır. Askerin eşi, çocukları babasını unutmasın diye duvarlara boy boy babasının fotoğraflarını koyar. Fotoğraf hep oradadır; mevsimler gelir, geçer. Yazın ağustos sıcağında o baba kilometrelerce yürürken teni ile atleti birleşir. Kışın ise şöyle bir durum oluşur; onu da bir askerin, eşine mektubundan anlatmak istiyorum, şöyle yazıyor eşine: "Mevzilerimizi hep su bastı, komple ıslandık. İnan bana, çok üşüdük, çok; yüreğimin derinliklerine, iliklerime, beynimin en ücra köşelerine kadar soğuğu bütün vücudumla hissettim. Annem bu hâlimi görse ağlardı, biliyorum, çok ağlardı. Aşırı yorgunluk, üşüme ve sinirden dolayı askerlerimden biri sinirsel boşalıma uğradı, bağırıp çağırıp küfretti. Ben de ona bağırdım, kızdım; disiplinden taviz veremezdim. Sonra sabırlı ve dayanaklı olmasını söylediğimde o bana yumuşak ve ağlamaklı bir sesle 'Çok üşüyorum. Karımı, çocuğumu da çok özledim komutanım.'" dedi.
Bombalar, roketler patlar, yaralanır o asker, anası, babası, eşi ziyaretine gelir, yüzündeki sargılardan bir dudak payı öpecek yer bulamaz evladını. İşte, böyledir askerin hayatı.
Şimdi, bu manada uzman çavuşlarımıza değinmek istiyorum biraz. Uzman çavuşlarımıza sözleşmeyle görev yaptıklarından dolayı hâlen kadro verilmemiştir. Nöbet, izin, tayin, sağlık, kurs, ödül, sicil yönetmelikleri bulunmamaktadır. Rütbe ve kıdem ilerlemesi yoktur. Bir yıllık uzman çavuş ile yirmi yıllık uzman çavuş aynı sayılmakta şu an. Aile hayatları yok. Geçici şark hizmeti doğu görevinden sayılmadığından adaletsiz bir durumda görev yapmaktalar. Şu an uzman çavuşlar şehit olsa cenaze namazını kıldıracak imama 3600 ek gösterge isteniyor ama o uzman çavuşa istenmiyor. Görev tanımları dışında İsviçre çakısı misali çaycı, haberci, kazancı, tuvalet, banyo temizleyicisi olarak dahi görevlendiriyorlar. Mahalle bekçisine dahi silah veriliyor, uzman çavuşa zatî tabanca yok. Lojman hakları çok düşük seviyede. Orduevi gibi sosyal tesislerden yararlanma imkânları yok. Afrin'e giriyor, hendeğe giriyor ama orduevine giremiyor. 6000 sayılı Kanun'la yirmi-yirmi beş yıl uzman çavuş olarak görev yapıp, yaş haddinden kaynaklı kısa bir süre sivil memurluk yapıp emekli olanlar uzman çavuşluk özlük hakları ve uzman erbaşları kimliklerinden yoksunlar. Yani yirmi sene uzman çavuş görevi yapıyor, beş ay sivil memurluk yapıyor, sonra sivil memur olarak emekli oluyor, uzman çavuş haklarından yararlanamıyor, böyle bir mağduriyet var.
Şimdi, bunlarla ilgili bizim verdiğimiz kanun teklifleri şunlar: Mahmut Tanal Vekilimiz verdi kadroyla ilgili -şu an orada oturuyor- yani uzman çavuşların kadroya geçirilmesi için kanun teklifimiz hazır. Grup Başkan Vekillerimiz Engin Altay, Özgür Özel, Engin Özkoç 3600 ek göstergeyle ilgili teklif verdi, hazır, komisyonda bekliyor, bunları geçirmemiz lazım. 6000 sayılı Kanun mağdurları için de Orhan Sümer Vekilimiz teklif verdi. Bütün sorunları çözecek kanun teklifleri komisyonda bekliyor, çözmemiz gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, emin olun, uzman çavuşlarımız biz onlara bu hakları verelim diye bu işi yapmıyorlar. Bu iş zaten maddi girdilerle yapılamaz.
Dile getirdiğim hususlar lütuf değil onlara borcumuzdur. Çünkü onlar bağımsızlığı yaşam gereği sayan milletimizin yiğit çocuklarıdır, çünkü onlar milletimizin selameti için mevcudiyetini ortaya koymaktan çekinmeyen hizmet ve şeref kitlesidir.
Yine bir şiirle bitirelim.
"Gözlerinde on bin yıl kahramanlar var senin
Gözlerinde bir bayrak dalgalanır, o sensin.
Kendini var edecek o ateş yalnız sensin.
Gökle yer yıkılmadıkça seni kim nasıl silsin."
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)