GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:17.01.2019

TAMER AKKAL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları karşısında bizleri izleyen yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesiyle ilgili İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.

Genel Kurulda, aceleyle komisyondan geçirilen 71 maddelik torba yasa teklifi görüşülürken şimdi de 18 maddelik bir torba yasa usule aykırı olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna alındı ve Genel Kurulda görüşülüyor. Teklifte 11 farklı kanun olduğu hâlde komisyonlardan görüş alınmadan kanun maddelerini ilgili meslek gruplarına ve kamu kurumlarına danışmayan AK PARTİ Grubu Gazi Meclisin iradesini ve demokratik teamülleri yine yok saymaktadır. Yasama yılının başından beri getirilen yasa teklifleri Anayasa'ya aykırı olarak hazırlanmaktadır.

Ülkemiz 16 Nisan kirli referandumundan sonra adım adım bir tek adam rejimine doğru sürüklendi. Asırlık parlamenter sistem tasfiye edilerek yerine ağır bir tek adam otoritesi inşa edildi. Tek adam rejiminin sebep olduğu devlet kurumlarındaki yozlaşma ve tahribatın yasama erkini tümüyle kuşattığını görüyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, AK PARTİ tarafından âdeta bir tiyatro salonu olarak görülüyor. Bu yüce Mecliste AK PARTİ'nin ziyadesiyle milletvekili var, grup başkan vekili, komisyon başkanları var ama bunların hiçbirinin yasa tekliflerindeki tek bir cümleyi, tek bir noktayı bile değiştirebilecek kudret ve inisiyatifleri yok. Tamamı saray bürokrasisinden gelen senaryoyu oynamakla mükellef.

16 Nisan kirli referandumuyla getirilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gereği yürütmeye ait olan kanun tasarısı kaldırılmış ve sadece Meclis erkine ait olan kanun tekliflerinin verilebileceği kabul edilmişti. Yasama ve yürütme arasındaki kesin ayrılık için getirilen ve anayasal zorunluluk olan bu karar bir yalandan ibarettir. Alınan kararın aksine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde milletvekilleri tarafından verilen kanun teklifi ortadan kaldırılmış ve tüm yasalar yürütme tarafından hazırlanıp AK PARTİ milletvekillerine imzalatılan kanun tasarıları şeklinde yüce Meclise getirilmiştir. Saray bürokrasisinin AK PARTİ'li milletvekillerine imzalattığı kanun tasarıları komisyonlarda tartışılmadan ve görüşülmeden torba kanunlara doldurulup Genel Kurula getirilmektedir. Açıkça görülmektedir ki yasama ve yürütme arasında herhangi bir ayrılık, denge ve denetim mekanizması yoktur. Yasama, yürütme ve yargı bir tek adam rejimi altında işlevlerini yitirmiş ve tüm demokratik uygulamalar ve teamüller yok edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, teklifin ilgili maddelerinde yabancı futbol kulüpleri ve tüzel kişiliklerin, ülkemizde oynanacak olan 2019 UEFA Süper Kupa finali ve 2020 UEFA Şampiyonlar Ligi finali müsabakaları dolayısıyla yapılacak mal teslimleri ve hizmetleri için hem katma değer vergisinden hem de gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulması amaçlanmaktadır. İhracata teşviki artırmak ve döviz akışını sağlamak için KDV muafiyetini anlamak mümkündür ancak gelir ve kurumlar vergisi muafiyetini kabul etmemiz mümkün değildir. Ülkemize gelecek bu kulüpler ya da tüzel kişiler Türkiye'de ödemese bile kendi ülkelerinde vergilendirilecekler. Eğer Türkiye'de vergi öderse burada ödedikleri vergi nispetinde kendi ülkelerinde mahsuplaşacaklar. Bizim almadığımız gelir ve kurumlar vergisini kendi memleketlerinde ödeyecekler. Türkiye açısından böylesine anlamsız bir vergi kaybının mantığını anlamak mümkün değildir. Türkiye, egemenlik haklarından doğan vergilendirmeden vazgeçerek yalnızca gereksiz bir gelir kaybına değil, aynı zamanda bir itibar kaybına da uğrayacaktır. Türkiye, müstemleke bir ülke değildir.

İYİ PARTİ olarak, modern kapitülasyonlara sebep olacak ve Türk devletinin egemenlik haklarına halel getirecek yasa tekliflerine karşı olduğumuzu buradan beyan ve ifade etmek istiyorum.

Futbolla ilgili bir diğer konu, futbol kulüplerinin dostu Ziraat Bankası! Ziraat Bankası, milyon dolarlık futbol kulüplerinin tüm borçlarını beş ila on yıla varan vadelerle yapılandırıyor. Keşke kulüplerin borcunu yapılandırdığı gibi, milyonlarca çiftçinin borcunu da yapılandırsaydı. Buradan soruyorum: Ziraat Bankasının kuruluş amacı nedir? Demirören grubuna kredi verip Kanal D'yi satın almasını sağlamak mıdır, yıllarca yanlış idare edilen kulüplerin borçlarını yapılandırmak mıdır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Akkal.

TAMER AKKAL (Devamla) - Ziraat Bankası bu işler için mi kurulmuştur? Çiftçiyi kurtaran bir Ziraat Bankası hiç duydunuz mu? Çiftçinin traktörleri hacizli, banka borçları yüz milyarları aştı. Ürettiklerini neredeyse maliyetine satan, zararına satan çiftçilere kredi vermeyen Ziraat Bankası ne hikmetse futbol kulüplerinin derdine düşmüştür.

Konuşmama son verirken şunu da ifade etmek isterim: Futbolda yapılması gereken bir şey varsa, çiftçileri desteklemekle mükellef olan bankaların, milyon dolarlık spor kulüplerinin borçlarını yapılandırması kesinlikle değildir. Yapılması gereken, Dernekler Kanunu'na göre yönetilen spor kulüplerine müstesna olmak üzere, çağdaş bir spor kulüpleri kanunu çıkarılmasıdır. Yapılması gereken, Manisaspor gibi köklü kent takımlarının desteklenmesidir.

Kentteki yerel kurumların kendi kurum takımlarından ziyade şehir takımlarının desteklenmesi hususunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğini düşündüğümü belirtiyor, Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Akkal.