| Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 06.02.2019 |
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve televizyonları başında bizi izleyen büyük Türk milletini saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Geçen hafta Antalya'da meydana gelen hortumda hayatını kaybeden Bayram Demir ve 13 yaşındaki Berivan Karakeçili evladımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Buse Acar kardeşimiz ise hâlâ bulunamamıştır, ailesine sabırlar diliyorum. Bu felaket sonucu zarara uğrayan çiftçilerimize ve esnafımıza tekrar geçmiş olsun diyor, bir an evvel yaralarının sarılması ve yardımların yapılması konusunun takipçisi olacağımızı Antalyalı hemşehrilerimin bilmesini istiyorum.
Bu kapsamda Tarım Bakanlığımız da hemen harekete geçerek Antalyalı çiftçilerimize 30 milyon lira civarında acil destekte bulunmuş ve oluşan hasar bir nebze hafifletilmiştir. Artık Antalya'mız yarı tropik iklim kuşağına geçmiş olup bu tür afetlerin daha sık görülme ihtimalinden dolayı acil önlem alınması ve hazırlıklı olunması zaruri olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madenler, temelde insanın tabiata karşı mücadelesinde çok önemli bir güç kazandırmıştır. Öyle ki tarihte insanlığın gelişim evrelerinde madenlerin bulunması ve işlenmeye başlanması büyük rol oynamış, çağlara bile madenlerin isimleri verilmiştir; Tunç Çağı, Bakır Çağı, Demir Çağı gibi. Yerleşik yaşama geçiş ve tarım toplumunun ortaya çıkması, buna bağlı olarak ortaya çıkan iş bölümü, yönetim alanlarındaki gelişmeler, zaman içerisinde gerçekleşen sanayileşme ve yaşamın ekonomik, politik, sosyolojik hemen her alanında yarattığı etkiler büyüktür. Bu noktadan hareketle madenciliğin dünyanın en eski mesleklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye'de madencilik faaliyetleri 1935 yılında kurulan Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Eti Maden ve özel sektör tarafından yürütülmektedir. Türkiye, maden çeşitliliği bakımından zengin bir ülkedir. Günümüzde dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden sadece 13'ü Türkiye'de bulunamamıştır. Ülkemizde 60 civarında farklı madenin fiziki üretimi yapılmaktadır.
Türkiye'nin zengin olduğu madenler arasında ilk sırayı, dünya rezervlerinin yüzde 73'ünü oluşturan bor mineralleri almaktadır. Bugün 3,3 milyar ton bor rezervimiz olduğu artık bilinmektedir. Rezerv çalışmaları hâlen Eti Maden, MTA iş birliğiyle sürmektedir.
Ülkemizde bor tüketiminin artırılması, bora dayalı sanayinin geliştirilmesi, borla ilgili üretilecek verimli ve yenilikçi yatırımların artırılması amacıyla sektörel iş birlikleri oluşturularak sanayi kuruluşları desteklenmelidir. Dünyada bor ürünlerinin tüketimi yaklaşık 3,86 milyon tondur. 2017 yılında dünya bor talebinin yaklaşık yüzde 57'si Türkiye tarafından karşılanmış olup 2017 yılında rafine bor ürünlerinin üretimi 2 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.
2018 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 2,2 milyon ton bor üretimi gerçekleştirilmiş ve 1 milyar dolar civarında gelir elde edilmiştir. Bor üretimine sahip çıkarken, bor bazlı, katma değeri yüksek ihraç ürünlerinin araştırılması, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün en önemli görevlerindendir.
Bor, tarımdan kimyaya, sanayiden uzay çalışmalarına kadar birçok alanda kullanılan çok önemli bir millî servetimiz olup komplo teorilerine ve spekülasyonlara alet edilemeyecek kadar kıymetli bir madenimizdir. Bor dışında perlit, ponza, feldspat, bentonit, barit, manyezit, sodyum sülfat, kaya tuzu, trona, stronsiyum tuzları, zeolit, sepiyolit, mermer, kuvarsit ve linyit zengin kaynaklara sahip olunan madenlerimizden birkaçıdır.
2018 yılı sonu itibarıyla 7 milyon 461 bin ton doğal taş ihracatıyla 1 milyar 908 milyon dolar, 18 milyon 867 bin ton mineral ihracatıyla 2 milyar 653 milyon dolar, toplamda da 4 milyar 561 milyon dolarlık maden ihracatımız gerçekleşmiştir. 1 milyar dolarlık bor ihracatımız ve 635 milyon dolarlık soda külü ihracatımız bu rakamlara dâhil değildir.
Ton başı maden ihracat fiyatı ortalama 175 dolar civarında olup bunu işlenmiş maden olarak ihracıyla önce 250, sonrasında da 500 dolar seviyesine çıkarmak millî hedefimiz olmalıdır. 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için maden ihracatımızın 15 milyar dolar seviyesine çıkarılması maden sektörünün rüştünü ispat etmesine neden olacaktır.
Madencilik sektörünün gayrisafi yurt içi hasıladaki payının düşük olmasının en önemli nedenleri olarak, ülkemizin sanayileşmede arzu edilen seviyeye henüz gelememesi, mamul madde üretiminin yeterli düzeyde olmaması ve madenlerimizin ham madde olarak ihraç edilmesi gösterilebilir. Madenlerimizin ham olarak ihraç edilmesi yer altı kaynaklarının ekonomimize katkısını düşürmekte olup katma değeri yüksek üretime geçmemizi elzem hâle getirmiştir.
Son yıllarda küreselleşmenin etkisiyle sanayideki gelişmeler maden kaynaklarıyla ilgili yeni durumları gündeme getirmiştir. Bu koşullarda farklı maden kaynaklarına sahip olmak ülkeler için daha stratejik bir avantaj hâline gelmiştir. Öyle ki gelişmiş ülkelerin dış politikalarını bile giderek yer altı kaynaklarına göre şekillendirdiği gözlenmektedir. Dolayısıyla, gelişmiş ülkelerin, maden kaynakları açısından zengin olan diğer ülkelerle olan ticari ilişkilerini bu yönde güçlendirdikleri görülmektedir. Örnek olarak Çin'in Afrika ve Avustralya madenlerine yatırımları gösterilebilir.
Birçok ülke, sahip olduğu önemli maden kaynaklarından dolayı Türkiye'ye yönelik yatırımlarına ivme kazandırmışlardır. Şu anda Türkiye'de maden arama ruhsatı olan yabancı ortaklı şirketlerin büyük bölümünde yerli sermayenin yok denecek kadar az olduğu bilinmektedir. Bu açıdan yerli ve millî sermayeye destek verilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilik sektörü hakkında kamuoyunun çoğunlukla sorun olarak gördüğü nokta, sektörde yaşanan iş kazalarıdır. Tabii ki sektörün sorunları bu iş kazalarıyla sınırlı değildir. Bu iş kazaları aslında asıl sorunların görünen tarafıdır.
Madencilik sektörünün bugününü maden potansiyeli, ihracat ve ekonomiye katkısı olarak ele alırken sektörün temel sorunlarına değinmek yerinde olacaktır. Sektörün sorunları şu şekilde özetlenebilir: Madencilik sektörünün en önemli darboğazlarından biri, gerek kamu gerekse özel kuruluşlardaki yönetsel yapıların verimliliği konusudur. Madencilik konusunda uzman mühendislere gereken önem verilmelidir. Teknik nezaretçi uygulamasında, aynı zamanda iş güvenliğinden de sorumlu olan mühendis ücretini, denetlemek durumunda olduğu işyeri sahibinden almakta olup bu durumda mühendislerin işletmeyle ilgili kararlarında adil davranmasında zorlukları vardı. Bu yasayla sorun giderilmiştir.
Sektörde pazarlama araştırması olgusu iyice geliştirilmelidir.
Sanayimizin ana girdisi elektrik enerjisinin önemli ham maddelerinden biri olan yerli kömür kaynaklarının yeterince kullanılamaması, bunun yerine ithal kömür ve ithal doğal gaza dayalı politikalar enerji arz güvenliğinden öte, ülke güvenliğini de tehlikeye sokmaktadır.
Ayrıca, önümüzdeki elli yılda kömürün öneminin azalacağı düşünülürse bir an önce kömür rezervleri ekonomiye kazandırılmalıdır. Madencilik sektörüne yeterince değer verilmesiyle ülkemizdeki işsizlik ve göç sorunu önemli ölçüde azalacaktır. Madenlerimiz çoğunlukla kırsalda olup istihdam sağlanırsa şehirlere olan ilgi de azalacaktır. Bugün görüşeceğimiz yasanın hazırlanmasının bir amacı da budur.
Daha önce belirtildiği gibi, madenlerimizin çoğu ham madde olarak ihraç edilmektedir. Buna rağmen madencilik sektörünün ihracattaki payının, maden açısından zengin bir ülke olarak nitelendirilen Türkiye'miz için düşük olduğu bilinmektedir. Bu durumun sebeplerinden biri, madenlerin pazarlanması konusuyla ilgilidir. Madencilik sektörünün, pazarlama açısından incelendiğinde çeşitli sorunları olduğunu görmekteyiz. Sektörün pazarlama açısından en önemli problemlerinden biri, iç ve dış pazarlarda ortak bir pazarlama stratejisinin olmaması ve bu durumun sektörün rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemesidir. Gerek var olan gerekse gelişen pazarlara uygun stratejilerin geliştirilmesi için, pazarlama araştırmaları konusunda zayıf olan sektörün kendini bu yönde geliştirmesi için gerekli destek çalışmaları yapılmalıdır.
Maden ihracatında firmaların uyguladıkları fiyatlandırma politikalarında da dengesizlikler görülmektedir. Özellikle dış pazara yönelik satışta fiyat birliğinin olmaması ve yüksek oranda iskontolara gidilmesi piyasadaki fiyat dengelerini bozmaktadır. Bu durum, ham madde olarak ihraç edilen madenlerimizin değerlerinin çok altında bir fiyatla dış pazarlara satılmasına ve Türk firmaların kâr oranlarının düşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla firmaların pazarlama ve fiyat stratejisi konusunda uyması gereken politikalara ihtiyaç duydukları belirtilmektedir. Madenleri gerçek değerleriyle pazarlamak ve piyasada bir fiyat dengesi oluşturmak için firmaların bilgilendirilmesine önem verilmelidir.
Bununla birlikte, bazı madenlerin pazarlama aşamasında bir isim birliğine sahip olmadıkları da görülmektedir. Bununla birlikte, ülkemizde çok çeşitli renk ve desende doğal taş işlenmekte ve bazen aynı ocaktan çıkan taşlar bile farklı isimler almaktadır. Bu durum da müşterinin bazı madenlerin çeşitlerini tanımasını ve bu madenlerin yurt dışında marka olmasını zorlaştırmaktadır. Bunun engellenmesi için madenlerde isim birliğine gidilmesinin gerekliliği artık bir sır değildir.
Ülkemizde doğal taş ürünlerinin iç ve dış pazar paylarının arttırılması için üretimde modern teknolojilerin kullanımı, özellikle bu taşların işlenmesinde teknolojinin daha da geliştirilmesi öngörülmektedir. Ancak bu gelişmelerle ilgili malzeme, üretim teknolojisi ve tasarım konularında firmaların pazarlama departmanında görev alan personelin eğitilmesi olumlu sonuçlara vesile olacaktır. Yurt dışındaki müşterilerin genellikle kendi ülkelerinde şubesi bulunan firmaları tercih ettikleri görülmektedir. Ülkemizin en önemli zorluklarından biri de markalaşmadır ve gerek Hükûmetimiz gerekse firmalarımız ve sivil toplum örgütlerimiz, ihracatçı birliklerimiz markalaşma konusunda gerekli destekleri sağlamaktadırlar.
Bu açıdan değerlendirildiğinde, Türk firmalarının pazarlarını genişletmelerinin, ülkelerin pazar yapılarını anlamak ve buna uygun tanıtma stratejileri belirlemenin, ülke tanıtımı ve markalaşmak için farklı ülkelerde şube açmalarının yararlı olacağı düşünülmektedir. Bunlara ek olarak, sektördeki firmaların, işlenmiş ürün kapasiteleri ve ürün çeşitlilikleri ile ürün kalitelerini arttırmaya yönelik yatırımlar yapmaları ve etkin dağıtım ağları kurmaları başarının altın anahtarı olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de madencilik sektörüne genel olarak bakıldığında ülkenin sahip olduğu maden kaynaklarından yararlanma noktasında öngörülen hedeflerin yakalanamadığı görülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak çoğu kez dile getirilen şey, madencilik yatırımlarının ve ihracatının son derece cazip hâle getirilmesinin gerekliliğidir. Türkiye'de madenciliğin ekonomiye katkısının arttırılması ve dolayısıyla istihdam sağlama, sosyal yarar gibi olumlu katkılarının hayata geçirilebilmesi için öncelikle Türk madenciliğinin önemi üzerinde durulmalı, bu bilinçle gerekli düzenleme ve uygulamalar gündeme getirilmelidir.
Madencilik sektörü, sanayileşmenin temel girdilerini üretmektedir. İnsanlık tarihi içerisinde, üretimin ve ihracatın zamanla tarımdan sanayiye kayması, sanayi için kaliteli ham maddelerin ekonomik olarak elde edilmesini gerekli kılmıştır. Gelişmiş sanayi ülkelerinin hemen hepsinde de bu gelişmeyi sağlayan öncü faktör madencilik olmuştur. Türkiye'nin kalkınması ve ekonomik gelişmesi için madenciliğin sağlayacağı bu büyük katma değeri kullanabilmesi şarttır. Azımsanmayacak sayıda madene sahip ve maden kaynakları yönünden zengin olarak nitelendirilen bir ülke olarak Türkiye'mizin bu avantajını kullanabilmesi çok önemlidir.
Ayrıca, ülkemizin, madencilikte dünyada rekabet gücünün yüksek olduğu önemli madenleri vardır. Bunlar, başta bor tuzları olmak üzere krom, manyezit, trona, toryum ve mermer gibi madenlerdir. Altın madeni üretimimiz de düşüş trendindeyken 2018 itibarıyla düşüş durmuş, üretim yükselişe geçmiştir. Yıllık üretimimiz 30 tona yaklaşmış olup bu rakamın altın madenciliğine verilen yeni teşviklerle 50 tonlara çıkarılması, ulaşılabilir bir hedef olacaktır.
Madencilik sektöründeki sorunların belirlenip bunlara yönelik çözümlerin hızlı şekilde uygulamaya konulması, bu yasayla daha da mümkün olacaktır. Genellikle üzerinde hemfikir olunan temel düşünceler, ana girdi maliyetleri ile nakliye ücretlerinin düşürülmesi, yeni teknolojilerin kullanımı ve AR-GE çalışmalarına önem verilmesidir. Bu sayede madenciliğin iç ve dış pazarlarda rekabet gücünün artırılması mümkün olacaktır. Ayrıca, verimlilik artışının yakalanması açısından teknik eleman istihdamının artırılması, ileri teknolojilere uyum sağlayacak iyi eğitilmiş iş gücünün kullanılması ve üniversite ile sektör iş birliğinin artırılması bu yasayla önerilmektedir. Bunlara ek olarak, maden pazarları yakından izlenerek değişimlere uygun olarak sektörde çeşitli pazarlama stratejilerinin oluşturulması, rekabette bizi bir adım daha öne geçirecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son dönemlerde enerji alanında atılımlar yapmakta olan ülkemizde Maden Yasası'nın ve yer altı kaynaklarımızı yönetmekte olan kurumlarımızın tek bir çatı altında toplanarak günün şartlarına uygun bir şekilde yönetilmesi kaçınılmazdır. Enerji sektörünün farklı alanlarında gerek yatırım gerek ihracat ve gerek ithalat yapan birimlerin ayrı ayrı ele alınması bu sektörleri rahatlatacaktır.
Bugün görüştüğümüz bu kanun teklifiyle, yerli ve millî sermayeye sahip olan kamu ve özel sektör temsilcilerimize önemli teşvik ve destekler verilecektir. Son dönemlerde üretim düşüklüğü yaşanan madenlerde üretimin, verimliliğin ve bunun sonucu mamul madde ihracatımızın artırılması, ülkemiz açısından önemli bir artı değer yaratacaktır.
Maden üreticilerimizin ve maden çalışanlarının memnun olduğu, çevreye duyarlı, katma değeri yüksek ürünler üretip ihraç etmek, yeni maden çağının ve Türk madenciliğinin en önemli göstergesi, 4.0'ı olacaktır. Millî madencilik politikası, arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa üzerine inşa edilmelidir. Bu yasanın titizlikle uygulanması, istihdama ve sektörün büyümesine katkı sağlayacak ve ortaya konan katma değerle Türkiye'nin cari açığının azalmasına vesile olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler bu kanunun komisyon aşamasında her maddesi üzerinde titizlikle durduk. Bazı konularda biz siyasiler olarak fikir ayrılıklarımız olabilir ama savunma gibi, enerji gibi, beka sorunu olan konularda birlik olma zorunluluğumuz vardır.
Bu hafta, 9 Şubatta partimiz Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluşunun şerefle dolu, vazgeçilmez yeminle bir ülkünün peşinde 50'nci yılını kutlayacağız. Tüm dava arkadaşlarımıza kutlu olsun, daha nice 50 yıllara.
Sözlerimi Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in sözleriyle bitiriyorum: "Milletin gönlüne ilmek ilmek işledik kutlu davamızı. Akıl ve ahlakla düşünüp, cesaretle büyüyüp bozkurt gibi, Türklüğün şafağında doğduk."
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak (2/1410) esas numaralı Kanun Teklifi'ne olumlu oy vereceğimizi belirtiyor, yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)