GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:51
Tarih:12.02.2019

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar iyi akşamlar.

Değerli arkadaşlar, memleket adaletsizlik girdabında savruluyor maalesef. Biz neler yapıyoruz arkadaşlar? Saraydan gelen fermanları görüşüyoruz. Yasa filan yapmıyoruz. Fermanlar sarayda yazılıyor, maalesef bize düşen, burada mühür vurmak oluyor. Ama gelen fermanlar, arkadaşlar, vicdansız ve adaletsiz. Buna adalet katacaksa vicdanlı insanlardır, adaletli insanlardır, adaletli vekillerdir ama vicdanlar körelmiş maalesef. Adında "adalet" geçen bir parti adaleti unutmuş. Kalkınma zaten hak getire artık.

Değerli arkadaşlar, sarayın freni boşalmış. Olabilir. Trump'ın da mesela freni boşalmış durumda. Olabilir. Bazı ülkelerde yürütme zıvanadan çıkabilir ama orada denge ve denetim mekanizmaları varsa yürütmeye "Hop, arkadaş, bu ferman vicdansız, bu ferman adaletsiz." der. Bize düşen görev bu, arkadaşlar; bizim yapmamız gereken, dengelemek, denetlemek ve freni boşalmış saraya fren olmak.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu torbada yalnızca 45'inci madde örneğini versek... Yani bu Afşin Elbistan, Muğla Yatağan, Çan, Soma, Çatalağzı gibi, insanımızı zehirleyen, erken ölümlere yol açan, on binlerce kanser vakasının müsebbibi olan 10 tane termik santralin iki yıl daha çalışmasına el kaldırmak vicdansızlık değil midir arkadaşlar? Bunlara süre verildi, yıllar önce denildi ki: "Arkadaşlar, bacalarınıza filtre takın." Yapmadılar. Neden? Çünkü "İktidarda nasıl olsa AKP var; günü gelir, AKP'li vekiller saraydan gelen fermana el kaldırır." dediler, yapmadılar. Siz de cezayı kesmiyorsunuz. Burada bir vicdansızlık var arkadaşlar. Vatandaşlarımızın hayatını öne koymayan, sermayenin çıkarlarını öne koyan bir anlayış var.

Bugün bir vicdansızlık örneği daha sergilediniz. Geçen hafta Kartal'da bir bina çöktü, 21 vatandaşımız hayatını kaybetti. Dedim ki bugün: On binlerce Yeşilyurt Apartmanı var, hepsi de herhangi bir depremde çökebilir; gelin, buna bakalım. AKP oylarıyla "Buna bakmayalım." denildi. Neden? Çünkü ellerinizi kaldırsanız... Eminim ki herkes bakmak ister buna. Bir milletvekilinin görevi budur, birincil görevi. Bir bina çökmüş, on binlerce Yeşilyurt Apartmanı var ve buna bakmak bir vekilin birincil görevi olması lazımken bakmamaya el kaldırdınız. Neden? Çünkü saraydan azar işitirsiniz arkadaşlar. Maalesef durum budur.

Ya, bir milletvekili denge ve denetim yapmayacaksa neden maaş alır? Neden milyonlarca, milyarlarca lira bu Meclis milletvekillerine maaş veriyor? Görevimiz bu; dengelemek, denetlemek ama maalesef vicdanlar körelmiş, vicdanlar taşlaşmış arkadaşlar ve cezasız kalan her suç, emin olun, tekrarlar. 1999 depreminde 18 bin vatandaşımızı kaybettik, muhtemel bir İstanbul depreminde de yüz binlerce vatandaşımızı kaybedebiliriz ama Meclis buna bakmamaya oy verebiliyor çünkü vicdanlar körelmiş arkadaşlar.

Bir vicdansızlık örneği daha: Bu Meclisin bir üyesi var biliyor musunuz, Leyla Güven, Hakkâri Milletvekilimiz. Aynı sizler gibi, bizler gibi, hepimiz gibi 60 bin, 70 bin, 80 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının oyuyla seçildi yani KPSS'yle bu Meclise gelmedi. 60 bin, 70 bin vatandaşımızın, Hakkâri halkının yüzde 80 oyuyla seçildi; Hakkâri halkının iradesi. Bir derdi var. Diyor ki arkadaşlar: "Bu ülkede hepimiz tecrit altındayız. Bu tecrit kalksın, kırılsın, barışın yolu açılsın." Bunun için de bedenini açlığa yatırmış durumda ve doksan yedi gündür açlık grevinde arkadaşlar. Doksan yedi gündür, şu Meclisin HDP dışında hiçbir milletvekili bununla ilgili bir şey yapmadı, maalesef. Diyemedi ki "Leyla'nın derdi nedir, gidip bir soralım. Bir heyet oluşturalım, bir gidelim evine -Diyarbakır'da kendisi- ne diyor Leyla, derdi nedir diye soralım." Yapmadı bu milletin vekilleri bunu maalesef.

Değerli arkadaşlar, maalesef burada da vicdanımız kurumuş. Ama bakın arkadaşlar, Leyla Güven onur mücadelesi veriyor, haysiyet mücadelesi veriyor. Tıpkı... Filistin'de bazı milletvekilleri açlık grevine girmişlerdi ve onlar da haysiyet mücadelesi veriyorlardı. Maalesef, ülkemiz, şu anda İsrail'in Filistin'e uyguladığı zulmün bir benzerini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

GARO PAYLAN (Devamla) - ...bizler üzerinde, HDP üzerinde, HDP vekilleri üzerinde uyguluyor. Bu tecridi kırmak için ve Leyla'nın sesine ses katmak için dedik ki... Kamuoyu nasıl yaratacağız? Basın bize kapalı. Hiçbir televizyonda HDP'li vekili görüyor musunuz? Hayır. Her gün HDP hakkında konuşuyorsunuz ama bizler o televizyonlara çıkamıyoruz. Ne yapacak milletvekilleri, nasıl kamuoyu yaratacak? Dedik ki: "Yürüyelim, Taksim'den Galatasaray'a yürüyelim 50 milletvekili." Süleyman Soylu dedi ki: "Sizi yürüten, adam değildir." Ya, Anayasa madde 34'ü açın, okuyun, Süleyman Soylu'ya da okutun. Herkes önceden izin almadan yürüme hakkına sahiptir arkadaşlar, Anayasa madde 34. İçişleri Bakanı Anayasa ihlali yapıyor. Ya, bunu ona anlatmayacak mı bu Meclis? Bu Meclisin bir üyesinin derdine dert olmayacak mı? Bu anlamda, vicdanlar körelmiş arkadaşlar ama hepinizi vicdana ve adalete tekrar çağırıyorum, Leyla'nın sesine ses olalım diyorum, Leyla Vekilimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)