GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:13.02.2019

FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, burayı yönetirken, iki gündür, partiler arası hakkaniyeti titizlikle oluşturma çabanızı takdirle karşılıyorum ancak AKP Grubunda bu hassasiyeti görmediğimizi söylemek isterim. Hatta sizi de yer yer zor durumda bıraktığını görüyoruz. İki gündür, dün de, aynı saatlere tekabül eden... AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan aynı mahiyette bir konuşma yaptı, partimizi terörle itham ederek, yaptığımız tüm demokratik eylem ve etkinlikleri terörize ederek, kriminalize ederek, böyle söylemlerde bulunarak çekip gitti. Bugün de yine aynı şeyi yaptı. Hele hele arkadaşlar, şu an can çekişen, ölüm sınırında olan bir açlık grevine "sözde" demesini çok vicdani, ahlaki bulmadığımı paylaşmak istiyorum. 301 insandır, anneleri vardır, seçim bölgelerimize giderken geliyorlar, "Çocuklarımız ölüyor, ne olur bir şey yapın." diyorlar. Bunlara "sözde" demek, dalga geçmek, alay etmek, kendi kirli siyasetini gölgelemeye çalışmak etik değil, doğru bir siyaset değil, bu çatı altında bunu yapmamak, bu çatı altında bulunan herkesin bunu kabul etmemesi gerekiyor.

Şimdi, sürekli dönüp dolaşıp durulan bir yer vardır ayrıca. Partimizi yine itham ederken bazı şeylerle, bir dönem Eş Genel Başkanlığımızı yapan Sayın Figen Yüksekdağ'la ilgili "Sırtını bilmem nereye dayamıştı." diyor. Şunu hatırlatmak istiyorum AKP'ye: Figen Yüksekdağ bu lafı söyledikten sonra, arkadaşlar, siz gittiniz YPG'ye, Süleyman Şah Türbesi'nin güvenli yere taşınması için destek istediniz, katkı istediniz ve bu da sağlandı. Kürtler orada "Kardeş halkın hassasiyeti varsa, bir değeri varsa bu, benim de değerimdir." dedi ve onu gözü gibi korudu, bu korumayı sağladı.

Yine, tekrar, Figen Yüksekdağ bunu söyledikten sonra, peşmerge konvoyu bütün doğuda sınırı geçe geçe -kitlesel ağırlama ve uğurlama törenleriyle, konvoyla- Kobani sınırına geçti. Yine, bunu siz biliyorsunuz.

Arkadaşlar, yine, aynı zamanda, Figen Yüksekdağ bunu söyledikten sonra Salih Müslim az ileride Dışişleri Bakanlığının misafiri olarak ağırlandı, bunu da size hatırlatayım.

Değerli arkadaşlar, şunu söyledik, hâlâ söylüyoruz ve her zaman dedik: Bu ülkede yan yana büyüyen, yan yana okuyan, aynı parklarda oyun oynayan, aynı yerlerden geçen çocuklarımız, bu ülkenin çocukları dağlarda birbirini öldürüyorsa, bizim oturup bunu düşünmemiz lazım.

Bu, aslında cumhuriyetle yaşıt bir meseledir. Cumhuriyetle yaşıt bir meseleyi bir tarihten ele aldığımızda, aslında Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu sorunu çözmeye dair çabası olduğunu görmek mümkün. Birçok çaba tamamına ermiyor, ayrı bir şey. Erzurum, Sivas Kongrelerini yapma, özellikle oralarda yapma mantığı, 1920, 1921 süreçleri, 1921 Anayasası'nın maddelerinin yarısından fazlasının neye tekabül ettiğini incelersek, aslında Mustafa Kemal'in de biraz bu sorunu çözme iradesi göstermeye çalıştığı fakat o zaman ve daha sonraki süreçlerde de olduğu gibi tamamına ermediği görülür.

Arkadaşlar, bundan sonraki süreçlerde Turgut Özal şunu söylüyor: "Kürt meselesini mutlaka çözeceğim arkadaşlar. Bu meseleyi kim çözerse 2'nci Mustafa Kemal olacak." diyor. Yine, PKK liderine haber gönderiyor, ateşkes ilan ediliyor. PKK ateşkes ilan ediyor ve PKK'nin ateşkes ilanından sonra bir komployla savunmasız 33 asker öldürülüyor ve bu süreç de aslında yine kesintiye uğruyor ve sonrası rahmetli Turgut Özal'ın ölümü hâlâ bu ülkenin karanlık bir sayfasında duruyor.

Demirel'in açıklaması var. Süremiz bunların hepsini açıklamaya yetmiyor. Demirel "Kürt realitesini tanıyoruz." diyor. "Onlar bu ülkenin vatandaşlarıdır, onlar bu ülkenin sahibidir, onlar azınlık değil." diyor.

Yine, arkadaşlar, bu ülkede en çok PKK'yle savaştığını iddia eden "Bitireceğim." "Bitireceğim." diyen bazı grupların da ablası olan Tansu Çiller bile, Viyana'da yaptığı bir konuşmada dedi ki: "İspanya modelini esas alabiliriz, tartışabiliriz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

FATMA KURTULAN (Devamla) - İspanya modelinin de Bask modeli olduğunu hepiniz biliyorsunuz ve ondan sonra, Tansu Çiller de bunu söyledikten sonra Lice yandı ve ondan sonraki süreç de kesintiye uğradı.

Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği üyeliği süreci tartışılırken "Avrupa Birliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer." dedi; o da unutuldu.

Ve sonrasında Tayyip Erdoğan'ın girişimleri oldu. Yine 2015 yılında Diyarbakır'da yaptığı bir konuşma ve ardından Beşir Atalay'ın Kürt açılımı meselesiyle bu süreç başladı ve ondan sonra, üç yıl boyunca defalarca MİT Müsteşarı ziyarete gitti, Öcalan'la görüştü, konuştu, tartıştı, yol haritası çizdiler birlikte ve ondan sonra bir "Nevroz" konuşmasıyla silahların sınır dışına çıkarılması tartışıldı ve bu süreç de başladı, bunu hepiniz biliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA KURTULAN (Devamla) - Bir dakika daha...

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

FATMA KURTULAN (Devamla) - Sonrasında bir hayli, çokça mesai yapan, sizin grubunuzda da -belki onu hatırlamazsınız- birçok değerli insan buna kafa yordu o zaman, çok çok kafa yordu fakat nasıl ki anketler sizi farklı gösterdi, bir başka sinyal size verdi, süreci ters yüz ettiniz, ayağınızla devirdiniz.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Yalan söylüyorsun, siz bitirdiniz.

FATMA KURTULAN (Devamla) - "Ne süreci ne görüşmesi ne Apo'su ne İmralı'sı; onlar haindir, oraya giden heyet haindir." diye başladınız, ondan sonra kanlı bir süreç, çok can kaybının olduğu bir dönem...

Süreyi çok da istismar etmeyeyim, şunu söylemek isterim: Her zaman söyledik, tarih boyunca, cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye değişik zamanlarda önüne koymuş, çözme iradesini göstermiş, değişik güçlerle bu engellenmiş. Gelin, hep beraber bunu fazla zamana yaymayalım, bu çocuklarımız birbirini öldürmesin, kan dökülmesin, bu ülkenin çocukları toprağa gömülmesin, bunu mutlaka çözelim diyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)