GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:53
Tarih:14.02.2019

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Milletimizin başı sağ olsun, 4 şehit verdik. Bu kazanın ardından, bugün 4'üncü Alay Komutanının görev yeri değiştirildi. Şimdi, sormak istiyorum: Bu mu çözüm?

Aynı helikopterle beş yüz saat uçuş yapmış bir helikopter pilotu olarak, üretimi durmuş, tek motorlu, UH-1 helikopterlerinin envanterden çıkarılması gerektiğini düşünüyorum ve altını çiziyorum.

Düşen helikopterin motoruna baktığımızda, en az kırk-elli yıllık, kırk-elli yıllık; çok eski ve üretimi yok. Sürekli aynı motoru tamir ediyoruz, uçuyoruz; tamir ediyoruz, uçuyoruz. Zaten protokole baktığınızda, genelde UH-1'le intikal etmiyor, Skorsky'le intikal ediyor; çift motorlu, yedekleme sistemleri var, vesaire.

Şimdi, bir önerim var: Açın bu motorları, bakın; içerisinden, emin olun, çatlaklar çıkacaktır. Ve gözle görülmeyen çatlaklar da o helikopteri düşürür, gözle göremeseniz bile. Artı, kanatçıklarına baktığınızda, kırıklar çıkacaktır. 20 bin devirle dönen motorlar bunlar. Yıpranmayla birlikte -muhtemelen, son kazada da böyle olmuş olabilir- maalesef şehitlerimiz oluyor. Alay komutanını değil, helikopterleri değiştirmeniz gerekiyor. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kafayı yiyor, kafayı.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Mesela uçan sarayı satın, bu iş çözülür; 50 tane eğitim helikopteri alırsınız, gerçekten de çözülür veya diğer uçakları satın. (CHP sıralarından alkışlar) 20-30 tane temel eğitim helikopteriyle bile bu işi halledersiniz.

Diğer bir sorun da pilot ve teknisyen açıkları; özellikle kumpas davalar neticesinde ve sonrasındaki FETÖ davaları neticesinde ciddi oranda eksik. Teknisyen de eksik, pilot da eksik. Dolayısıyla eğitim sıkıntısı da var, bakım sıkıntısı da var ve bunlar da... Mesela son uçuşta helikopterin neredeyse akşama yakın, alacakaranlıkta uçtuğunu görüyorsunuz. Neden? Birincisi: Hava durumu, hava muhalefeti. İkincisi de helikopteri uçuşa yetiştirmek maksatlı. O kadar yoğun ki, iş yükü fazla ki yetiştirmek için o saatte çıkmak zorunda kalıyorlar ve bu sonuçlar yaşanıyor. Bunlar bize birçok şey anlatıyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Resmen cinayet ya.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Şimdi başka bir konuya gelmek istiyorum. Biz mağduriyet yaşadığımız için mağdurlar en çok bize geliyor "Siz bizi daha iyi anlarsınız." diye. Kumpas davalarında yargılanırken mahkemede sabah erken konuşur, babamı erken yollardım duruşmadan. O kadar emindim adalet çıkmayacağına, tahliye çıkmayacağına. Böyle adaletten yoksun, devletimizin içine sızmış düşmanların, alçakların, alçaklıklarla zincirlenmiş şekilde kırk bir ay cezaevinde yattık. Bu salonda benden daha fazla FETÖ'yle mücadele edilmesini isteyecek bir kişi var mıdır? Bilemiyorum. Dolayısıyla beni bu sorunun...

KEMAL ÇELİK (Antalya) - En az sen...

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - En fazla...

KEMAL ÇELİK (Antalya) - En az sen...

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - "En az" diyor yani kırk bir ay yatmış bir kişiye maalesef buradan bu şekilde laflar söyleniyor.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bunlar suç ortağı, suç ortağı.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Beni bu sorunun ışığında dinleyin lütfen, bu sorunun ışığında dinleyin çünkü şu an adalet kan ağlıyor. FETÖ'yle mücadeleniz zayıf, iddiayla söylüyorum, FETÖ'yle mücadeleniz zayıf. FETÖ'yle asıl mücadele masumları ayıklamakla olur, masumları ayıklamakla başlar; oradan başlayacaksınız. Şu an adalet kan ağlıyor. Nedir adalet? Suçlu için ceza, masum için özgürlük. Bunu sağlamamız gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Gözlerimizin önünde masum insanların yaşamları boğulmakta, ufalanmakta ve söndürülmektedir. 15 Temmuz sonrası 17 bin askerî öğrenci hak kaybına uğradı. Hepsine topluca FETÖ'cü muamelesi yapmak yanlış. Biz de biliyoruz ne kadar sızdıklarını. Bunlara hak arama şansı vermiyorsunuz; sıkıntı burada. OHAL İnceleme Komisyonuna başvuramıyorlar. Başvursunlar, inceleyin. Diplomalarına fişleme niteliğinde "KHK'yle ilişikleri kesildi." yazılıyor ve e-devlette "4C tescil" bilgilerinde "İlişikleri kesildi." ibaresi var ve bunlar devlet kurumlarına giremiyorlar, onun ötesinde A-101'e bile giremiyorlar şu anda. Hem OHAL İnceleme Komisyonuna başvurdurmuyorsunuz hem de iş haklarını ellerinden alıyorsunuz. Diyorlar ki "Bizi soruşturun; eğer suçluysak cezaevine atın, değilsek hakkımızı verin." Çok doğal bir talep; bunu görmemiz gerekiyor. Kursiyerler aynı şekilde.

Suçun şahsiliğine baktığımızda, bir yüzbaşı, astsubay kardeşinin ziyaretine gidiyor, -Ne yapacaktı kardeşi, gidecek tabii ziyaretine, masumiyet karinesi var sonuna kadar, sorgusuz sualsiz ordudan atılıyor. Askerî öğrenci içeride, babası astsubay; herhangi bir şey söylenmeden atılıyor. Burada suçun şahsiliği zedeleniyor. Eğer suçun şahsiliği yoksa, burası hukuk devleti değilse, Pensilvanya şarlatanını ziyaret edenler niye burada vekil? (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) FETÖ okullarında okuyanlar neden bakan?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Bir dakika rica edebilir miyim Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - FETÖ okullarında okuyanlar neden bakan? Mehmet Dişli'nin ağabeyi neden büyükelçi? Olmasın demiyorum ama suçun şahsiliğine dikkat etmemiz gerekiyor; masumiyet karinesi.

Gökhan Açıkkollu, tarih öğretmeniydi; 15 Temmuzda on üç gün gözaltında kaldı, karakolda işkenceden öldüğü söylendi. "FETÖ'cü" denilerek hainler mezarlığına gömmek istediler, cenazesine imam gelmedi. Sonra suçsuz olduğu açığa çıktı. Ölümünden sonra Millî Eğitim Bakanlığı görevine iade etti. İnsanlık için bundan daha aşağılayıcı bir iflas olabilir mi?

Yaşananlar şunlar: Bakın, "Darbeye karşı aktif tepki göstermiştir." diyor komutanlık "Göreve geri iade edin." diyor; müebbet. "Tatbikat" deniliyor "Terör tehdidi var." diye dışarı çıkarılıyor, hiçbir şeye karışmıyor; müebbet. "Siirt'te hendek kazıyorlar, gidin müdahale edin." diyorlar; müebbet. İyice araştırın; istediğimiz bu.

Mağduriyetin rütbesi olmaz, burada da yanlış yapıyorsunuz. Uzman çavuş, astsubay, kursiyer subay, subay fark etmez; yapıp ettikleriyle yargılamamız lazım. Hepimiz adalete ve doğruluğa borçlu olarak doğduk. Karar bizlerin; gözlerimiz kör, kulaklarımız sağır, göklere yakın bir kaya mı olacağız yoksa en yumuşak yastık olan vicdanımıza mı sığınacağız? Karar bizlerin.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)