| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 20.02.2019 |
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de ilgili kanunla ilgili, değişiklik teklifiyle ilgili, 5'inci madde üzerinde söz aldım.
Bu dönemin yasama faaliyetlerinin en temel karakteristik özelliği, birbiriyle hiçbir illiyet bağı olmayan farklı düzenlemelerin zamanlaması kimi zaman anlaşılır dahi olmadığı gibi kullanışlı gündemler yarattıkları şeklinde yorumlara mahal veren bir takvim içinde, toptancı bir anlayışla getirilen torba yasalar oluşturuyor. Bugün de bir torba yasa üzerinde görüşmek üzere tekrar bir aradayız; üstelik yargı mekanizmamızın bağımsızlığını ve tarafsızlığını doğrudan etkileyecek düzenlemeler getiren bir torba teklif.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de adil yargılanma bağımsız ve tarafsız yargının hem sonucu hem de çerçevesini oluşturur. Mahkemelerin bağımsızlığını açıklayan ölçütlerden biri de yargıçların statüsüdür. Yani, bu, şu demektir: Yargıçların göreve geliş şekli, görev süresi, görevden alınamaması, görev yerinin değiştirilememesi, görevlerini yerine getirirken onlara emir vermenin hukuken imkânsız olması ve mümkün olmaması, dış baskılara karşı koruma düzeninin varlığı nesnel ölçütlerdendir. Şüphesiz, kaliteli bir yargı nitelikli hâkim ve savcılarla mümkündür. Bunun sağlanması için kimi düzenlemeler getirebiliriz, kimi uygulamalar getirebiliriz; sınav sistemleri, mülakat sistemleri, vesaireler getirebilir, uygulayabiliriz ama getireceğimiz uygulamalar tarafsız, bağımsız ve objektif, nesnel ölçütlerle ölçülebilir nitelikte olmalıdır. Yani, durum ve konjonktür bizim keyfî çıkarlarımız ya da iktidarın keyfî çıkarları müsaade ettiğinde sınavı ortadan kaldıran, mülakatı ortadan kaldıran, yeterince kadrolaştıktan sonra da yeniden daha bağımsız, objektif hâkim ve savcıların göreve gelmesini engelleyecek şekilde uygulamalar ve sınavları getirecek nitelikte olmamalıdır.
Birçok hatip buradan ifade etti, ben de ifade etmek istiyorum: Sınav sonucunun 70 olması gerekiyor bunun için; bunun yüzde 60'ı yazılı sınav ve yüzde 40'ı mülakat için gerekli olacak bir uygulama. Ama mülakat dediğimiz şey, hazır bulunanlar dışında yani mülakatta bulunanlar dışında ölçütlüğü ve nesnelliği değerlendirilemeyen, tarafsızlığı değerlendirilemeyen ve daha önemlisi, zihinlerdeki soru işaretleri giderilemeyen bir mekanizma. Dolayısıyla, adaletin tesisindeki en önemli unsur olan adalet duygusunun bizlerde oluşması önündeki temel engellerden bir tanesi olacak yani hâkimlerin ve savcıların tarafsızlığını ve bağımsızlığını şüpheye düşürecek bir uygulama getirecek.
Şimdi, hâkim ve savcıların sınavlarında izlenen yol ve yöntemlerin denetlenebilir ve şeffaf olmaması sebebiyle pek çok şaibe var. Yapılan düzenlemeyle sınavların açık, şeffaf, erişilebilir ve denetlenebilir olması lazım ama mülakat açık, şeffaf ve denetlenebilir bir mekanizma değil. Bunu denetleyebilecek açık, şeffaf bir mekanizmaya ihtiyacımız var. Özellikle mülakatlarla ilgili çok ciddi şikâyetler geliyor, gelmeye devam ediyor; muhtemelen buradaki her birimize ayrı ayrı bu şikâyetler gelmiştir. Bunun çözümü çok basit. Kamera sistemiyle görüntülü ve sesli takip edilmesidir. Biz Komisyon görüşmeleri süresince de 5'inci maddeye ilişkin olarak değişiklik önergesiyle mülakatlarda sesli ve görüntülü olarak kaydının yapılmasını teklif etmiş olmamıza rağmen teklif reddedilmiş, böylece hâkim ve savcı adaylarının belirlenme yöntemine ilişkin mutlak şeffaflık reddedilmiş, kadrolaşma imkânları saklı tutulmuştur. Toplumun en önemli dinamiklerinden biri olan adalet mekanizmasının mülakat gibi öznel koşulların önde olduğu bir yöntemle belirlenmesi kadrolaşmaya zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir.
Değerli arkadaşlar, mülakat komisyonlarının durumuna ilişkin Uluslararası Hukukçular Komisyonunun 2016 tarihli raporunun adı "Tehlike altında yargı: Türkiye." Komisyon, bu tehlikeye açık dikkat çekmiştir ve şöyle ifade ediyor komisyon raporunda: "Avrupa Komisyonu, 2015 raporunda mülakat komisyonları üstündeki Adalet Bakanlığının etkisini eleştirmiştir. Dikkat edilecek husus, geçtiğimiz iki yılda önemli sayıda ek yargı mensubunun atanmış olmasıdır. Komisyonun endişesi Adalet Bakanlığının yargıçların seçiminde, bilhassa sözlü mülakatta yargı bağımsızlığının üstünde belirgin bir risk oluşturmasıdır. Bakanlığın mülakatlardan sorumlu olan HSK üzerindeki etkisi düşünülünce görüşmelerin iktidarın manipülasyonuna açık olduğu da yüksek bir şüphe doğurmaktadır ve iktidardan yana olmayan adayların aleyhine bir durum söz konusudur."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika ilave ediyorum.
EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Siyasi iktidarın yargı mensuplarını atama, görevden alma, savcılara ve hâkimlere talimat verme, keyfî disiplin soruşturmaları gibi eylemleri doğrudan yargı bağımsızlığına zarar vermektedir. Yargı üstündeki baskılar, hâkimlerin karar verme eğilimlerini değiştirmektedir. Yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik bu tarz davranışların aday hâkim ve savcı sınavlarında da gösterilmesinin önüne de geçmeliyiz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)