GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:55
Tarih:20.02.2019

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki gündür bir yargı paketi üzerinde konuşuyoruz. Bugün de artık bitireceğiz görüşmeleri.

Tabii, biz yargıdan söz ederken hepimizin aklına, maalesef, sadece iddia makamı ve karar verici makam geliyor. Ama biz biliyoruz ki yargı makamı üç sacayağı üzerine kurulmuştur ve bu üç sacayağının en önemli ayağı da aslında savunma makamı yani avukatlardır. Şu anda Mecliste de çokça hukukçu, avukat arkadaşımız var, meslek itibarıyla avukat olan arkadaşımız. Ve avukatlığın aslında nasıl zor olduğunu hepimiz biliyoruz, savunmanın nasıl çoğu zaman savunmaya ihtiyacı olduğunu hepimiz biliyoruz; hele günümüz Türkiyesinde, hele hukukun geldiği boyut itibarıyla esasında en çok savunulmaya ihtiyaç duyan makam olarak bugün avukatlar söz konusu. Bunu niye söylüyorum? Bağlayacağım değerli arkadaşlar. Biliyorsunuz, dün basına da yansıdı, hepimiz izledik; Van'da 15 Şubat günü gözaltına alınan çocuklarla ilgili işkence iddialarını araştırmak için Van Barosundan Van Baro Başkanı, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve yine, bunun yanında Çocuk Hakları Komisyonundan bir heyet, var olan iddialar üzerine; çok vahim, gerçekten tüyler ürpertici, hele çocuklar açısından kabul edilemez işkencenin geldiği boyut itibarıyla yapılan başvuru sonucunda meslektaşlarımız çocuk şubeye intikal etmişler, bu aradaki gözlemleri sonucunda bir basın açıklamasıyla beraber suç duyurusunda bulunmuşlar.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Van Barosunun açıklamasından kısa bir kesit sunacağım; sonra bir de bunun karşısında bir karşı açıklama var, ondan da kısa bir kesit sunacağım.

Şimdi, Van Barosu şöyle diyor: "15/2/2019. Van ilinde toplumsal olaylara karıştığı iddiasıyla birçok yakalama ve gözaltı işleminin gerçekleştiği, gözaltına alınan yurttaşların önemli bir kısmının çocuklardan oluştuğu kamuoyunun bilgisindedir." Gözaltına alınan çocuklardan O.D., Ş.Y., Ö.S. isimli çocukların, yakalama ve gözaltı işlemleri esnasında ters kelepçelenerek silah dipçikleriyle, yumruk ve tekmelerle kafa, göz ve karın boşluklarına birden çok kez vurularak ağır bir şekilde yaralanmalarına sebep olunduğu ve ağır hakaretlere maruz bırakılarak işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldıklarını ve yine, bunun yanında, daha sonrasında bu çocukların kafalarının klozetlere bile konulduğu ifade ediliyor. Bu, bir, çocukların söylemi; iki, alınan raporlar sonucunda ve yine bunun yanında, kamuoyuna yansıyan birtakım fotoğraflar var.

Şimdi, avukatların ya da baroların tek görevi bir meslek kuruluşu olması değildir. Barolar bir meslek kuruluşudur, doğrudur ama bir görevleri daha var: İnsan haklarını koruma ve savunma görevleri vardır. Tam da bu görevlerinden kaynaklı bu olaya müdahil oluyorlar ve hemen akabinde, 19'unda, dün Emniyet Genel Müdürlüğü bir açıklama yayınlıyor ve açıklama gerçekten dehşet verici arkadaşlar. Yargının en önemli sacayaklarından biri olan savunmaya bu şekilde bir saldırının bugün, hatta dünden beri, anında Adalet Bakanlığı tarafından bir cevabı haiz olması söz konusuyken bugüne kadar herhangi bir girişimde bulunulmamış, bu konuda herhangi bir söz söylenmiş değildir.

Şimdi, ben okuyacağım ve bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığının derhâl bir açıklama yapması gerektiğini de buradan ifade ediyoruz. Bu, kabul edilemezdir. Yargı ya da adalet mekanizması sadece hâkim ve savcılardan oluşmuyor, bu avukat arkadaşlarımız da yargının bir parçasıdır ve bu şekilde hedef gösterilmeleri, bu şekilde itibarsızlaştırılmaları, bu şekilde toplumsal bir lince tabi tutulmaları kabul edilemezdir.

Şimdi, Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınladığı açıklamaya bakalım arkadaşlar: "Her zaman gerçekleri çarpıtmayı, yalan söylemeyi, iftira atmayı alışkanlık hâline getiren birtakım çevrelerin ve onların avukatlarının gözaltında işkence iddialarını mesnetsiz ve hukuk dışı bir şekilde dile getirmelerinin kendi sempatizan kitlelerini kışkırtma, güvenlik güçlerimizi yıpratma ve itibarsızlaştırma amacına matuf olduğu bilinen bir gerçektir."

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu avukat arkadaşlar ne yapmış; baro ne yapmış? Gitmiş, çocuk şubede bir gözlem yapmış, bir rapor tutmuş. Çocukların doktor raporları var, elde bulunan fotoğraflar, görsel malzemeler var, bunun üzerine de yapılan bir açıklama ve suç duyurusu var. Şu anda yargıya bile intikal eden bir durum var ama bu şekilde özellikle meslektaşlarımızın hedef alınarak aslında Emniyet Genel Müdürlüğünün yaptığı şudur: Var olan bir suçu örtbas etmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Var olan bir suç karşısında mücadele yürütürken, bu suçu açığa çıkartmaya çalışırken, insan haklarını, en önemlisi de hepimizin koruması gereken çocuk haklarını savunmaya çalışırken bu şekilde hedef alınmaları kabul edilemezdir. Adalet Bakanlığından, iktidardan hiç beklentimiz yok ama belki de İçişleri Bakanının bir açıklama yapması ve bu konuda müdahil olması gerekmektedir. Değerli arkadaşlar, son bir şey söyleyeceğim. Bu açıklamanın en kabul edilemez taraflarından biri de bu çocuklara "çocuk" bile denilmiyor. Bizim kanunumuzda 18 yaşından küçüklere "çocuk" denilir ama o kadar düşmanca bir tavır takınılıyor ki bunlara "Yaşı küçük şahıslar" deniliyor. Bunlar yaşı küçük şahıslar değil, bunlar çocuk. İşkence suçken bir çocuğa işkence yapmak hepimizin, bütün sıralardaki bütün arkadaşların karşısında durması gereken bir muameledir ve dediğim gibi bu konuyla ilgili gerçekten hepimizin vicdanını rahatlatacak bir açıklamayı beklediğimizi ifade etmek isteriz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)