| Konu: | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 21.02.2019 |
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarımız; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Bugün Sayın Baykal, Mecliste yemin etmekle yeniden hem Türk siyasi hayatının hem Türkiye siyasetinin ne kadar önemli bir ismi olduğu şeklinde bir manzarayla bizi de buluşturdu. Bu vesileyle de müteşekkiriz ve kendisine de "Hayırlı olsun." diyoruz. Keşke Meclisimizin bir diğer üyesi olan Hakkâri Milletvekili Leyla Güven arkadaşımızın -ki böyle bir derdinin olmadığını da yakinen biliyorum- yemin etme, Meclise katılma gibi bir talebi ve derdinin de olmadığını biliyorum ama buna rağmen, buradaki zevat, keşke o arkadaşımızla ilgili de bir konsensüs, belki bir komisyon gibi, belki partileri temsilen birer temsilci olarak onun durumunu da değerlendirmiş olsaydı, belki çok daha hayırlı olacaktı.
İkinci bir husus: Biliyorsunuz ki bugün, Dünya Ana Dili Günü. Ben izninizle Kur'an-ı Kerim'in iki ayetiyle buradaki hususiyeti ve bize düşen sorumluluğu anlatmaya çalışacağım. Birincisi, Rûm Suresi 22'nci ayette mealen deniliyor ki: Nasıl yerin ve göklerin yaratılması, Allah'ın kudretinin, yüceliğinin birer alameti, birer işareti, birer delili ise dillerinizin ve renklerinizin de muhtelif olması, Yüce Allah'ın ayetlerindendir. Kur'an-ı Kerim'in herhangi bir ayetini, Allah muhafaza, kabul etmemek, nasıl bütün kelamı, bütün kitabı kabul etmemek kadar büyük bir mesuliyet ve hassasiyet taşıyorsa aynen bu şekilde Yüce Allah'ın kevnî ayetleriyle ilgili de bir tek ayetine karşı sorumsuz davranmak da Yüce Allah'ın diğer ayetlerine karşı da sorumluluğu yerine getirmemek olur. Demek ki insanların dillerinin farklı olması, Allah'ın ayetlerinin, Allah'ın yüce kudretinin alamet ve işaretlerindendir. Dolayısıyla burada, bu Mecliste aramızda bulunan birçok arkadaşımızın çok değişik dillerde ve lehçelerde... Eminim ki bugün burada, eğer Kürtçe olmasaydı, eğer konu Kürtçeye gelmemiş olsaydı belki bu Meclis bu günü öyle bir diller şöleniyle geçirmiş olacaktı ama maalesef Kürt'ün, Kürtçenin olduğu yerde her ne hikmetse bu haklar da dile getirilmiyor.
Yine, Hucurât Suresi'nin 13'üncü ayeti de milletlerle ilgili, kabilelerle ilgili, halklarla ilgili taarrüften bahseder, der ki: "Birbirinizi tanımanız, birbirinizi kabul etmeniz için Yüce Allah, insanları bu şekilde farklı farklı yarattı. Eğer birbirinizi kabul etmez, inkâr ederseniz o zaman burada da yine inanç açısından çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalırsınız."
Değerli arkadaşlar, bu torba kanuna gelince onunla ilgili de birkaç kelime paylaşmak istiyorum: Şimdi, malumunuz meşhur bir kaide var, her birimiz kullanırız, deriz ki: "İstisnalar kaideyi bozmaz." Aslında torba yasa istisnai bir durumdur, istisnai durumlar için düşünülmüş bir tedbirdir, bir çaredir fakat maalesef sizler, iktidar mensubu arkadaşlar bu "İstisnalar kaideyi bozmaz." kaidesini de çiğnediniz, artık istisna olmaktan çıktı, normal bir duruma döndü. Bütçedeki arkadaşlarımızın da ifade ettikleri gibi -hani sizin meşhur sloganınız var- "bir gece ansızın" bu torba yasa geliyor, şekilleniyor, ete kemiğe bürünüyor ve Meclisin onayından geçiyor. Bu torba kanunda da aynı garabetle karşı karşıyayız.
Aslında birebir o kanunlar ele alınınca elbette bir emek mahsulüdür ama keşke, başta meslek örgütleri olmak üzere, o kanunun taraflarıyla, mensuplarıyla birlikte bunun bir altyapısı hazırlanmış olsaydı ve kamuoyuyla da paylaşılarak bunlar bu şekilde Meclise gelmiş olsaydı. Ama maalesef bu tür gelişmelerden biz de, halkımız da bu şekilde mahrum kalıyoruz. Zaten bizim gündemimiz ile halkımızın gündemi çok da birbirini tutmuyor. Bugün, dışarıda, halkın içerisinde, çarşıda, pazarda insanlarımızın gündemi ile şu anda Ankara'nın gündemi, maalesef, örtüşmüyor. Yani madalyonun bir yüzünde halkın çilesi ve ızdırabı var, diğer yüzünde de biz burada -kendi adıma söyleyeyim, haksızlık yapmayayım- zaman israfından öteye gitmeyen bir uğraş ve çalışmanın içerisindeyiz.
Kanunun 1'inci maddesinde dikkatimi çeken bir ibare var; onun düzeltilmesi, belki, biraz daha, rencide etmeme açısından gerekli olarak görülebilirdi. "Engellilere yardım" ibaresini şahsım olarak çok doğru bulmuyorum. Bunu "engelliler tazminatı" olarak konuşsak, o şekilde isimlendirsek sanıyorum yaralayıcı olmaktan biraz daha kurtulur.
Maddeler tek tek ele alınınca burada arkadaşların da üzerinde duracağı önemli konular var, son maddeyle ilgili de benim de özellikle tarımla ilgili paylaşacağım şeyler var ama ona gelmeden, bu tarım kriziyle ilgili, tarım politikasıyla ilgili, gelinen noktayla ilgili yine iktidar mensubu arkadaşlara hitaben şunu hatırlatmak ve sormak istiyorum: Hani, sizin meşhur bir projeniz var, "yerli ve millî" diyorsunuz ya, bu yerli ve millî projelerinizde mesela tarımla ilgili ilaç konusunu ben size sorayım. Tarım ilaçlarının kaçta kaçı, ne kadarı yerli ve millîdir? Kaçta kaçı İsrail'den geliyor? Kaçta kaçı İngiltere veya Amerika'dan geliyor? Bizde üretilenler, yerli olanlar, millî olanlar, çiftçinin nazarında, çiftçinin üretimde verim alma noktasındaki inancında, bilincinde ne kadar kıymet taşıyor? Ben bunu size sormak istiyorum.
Bakınız, İsrail devlet olarak ayrı tartışılır, siyonist bir devlet olduğu için gayrimeşruluğu tartışılır ama kabile, kavim, millet olarak yerli ve millîliğin belki de en güzel örneklerini bugün dünyada ortaya koymaktadır. Umarım ve dilerim ki umudum ve duam da odur ki bu konuda biz de... Gerçekten de tarihimize, örfümüze, geleneğimize, ananemize ve bizim bir arada yaşama kültürümüze hizmet edebilecek birtakım yerli ve millî projelerin devreye girmesi noktasında bütün bu Meclisin ortaya koyacağı çabaların kaçınılmaz olduğunu ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdoğmuş, ben süre ekleyeyim, sizi sesli olarak duysun herkes.
Buyurun.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Bitiriyorum.
Bu vesileyle bu tasarının tek tek maddelerinin de eksikliklerinin de yeniden telafisi düşüncesi ve niyetiyle -desteklediğimiz maddeler var içinde- hayır getirmesini diliyorum, yüce Meclisinizi de saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)