| Konu: | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 21.02.2019 |
AYDIN ÖZER (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir torba kanunu görüşüyoruz ve bu torbanın içinde çiftçilerin tarımsal kredi borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili bir madde de bulunuyor. Bir çiftçi milletvekili olarak benim de bu konuda söyleyeceklerim var.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta çarşamba günü, tarımın kalbi Antalya'da Kumluca Toptancı Hali'nde üretici, pazarcı, komisyoncu ve tüccarlarla birlikteydik. Herkesin ortak derdi üretimin yüksek fiyatlarla gerçekleşmesine etki eden yüksek maliyetler. O gün çiftçi arkadaşlarımla ve hal esnafıyla dertlerimizi konuşurken dedim ki: Biz üreticiler olarak tüketicilerimizi de düşünüyoruz. Madem tüketici için tanzim satış yapıyorsunuz, gelin üretici için de tanzim satış yerleri açılsın. Naylonu, tohumu, ilacı, fideyi, gübreyi ucuza verelim, çiftçi ürününü ucuza mal etsin, tüketici ucuza yesin. Bunu geçen hafta çarşamba günü söyledik, üç gün sonra Tarım Bakanından değil ama Dışişleri Bakanından bir açıklama geldi. Sayın Çavuşoğlu eski Antalya Milletvekili olduğu için Antalyalı üretici kendisini çok tenkit ediyor galiba, bunun için mi dedi bilmiyorum ama Antalya'ya geldiğinde üreticinin iyiliğini düşündüğünü söyledi, "Üretici için de tanzim satış yapacağız." dedi. İyi niyetten şüphemiz yok ancak bu konuda samimiyet görmek istiyoruz. Çiftçimizin kalıcı olarak gübre, tohum, fide, zirai ilaçlar ve mazotu daha uygun şartlarda alabilmesini sağlamak şart. Aksi hâlde çiftçi sayısı daha azalacak, üretim daha da düşecektir.
Değerli milletvekilleri, TÜİK verilerine göre, Türkiye'nin ekilebilir tarım alanlarında 2004 yılından bu yana 3 milyon 393 bin 232 hektarlık azalma meydana geldi. 2004 yılında ekili tarım arazisi 26 milyon 593 bin 178 hektarken 2018 yılında ekili tarım arazisi 23 milyon 199 bin 946 hektara geriledi. 2004'te Türkiye nüfusu 66 milyon 845 bin 635 iken 2018'de 80 milyon 810 bin 525 olmuştur. Yani son iki yılda Türkiye nüfusu yüzde 17 oranında artmış ama ekili alan miktarı yüzde 12 azalmıştır. Yine, on altı yılda buğday ekim alanları yüzde 18, arpa ekim alanı yüzde 30 oranında azalmıştır. On sene önce 142.874 hektarlık alanda patates üretimi varken 2018'de bu rakam 138.937 hektara gerilemiştir. Örneğin, sofralık domateste ekim alanı 9 bin hektar azalmış, kuru soğanda ekim alanı 8 bin hektar patlıcanda 7 bin hektar azalmıştır. Yani ürün azaldı ama nüfus arttı, talep çoğaldı. Bu rakamlar önemli mi? Eğer taş yemek istemiyorsak önemli, eğer çocuklarımızın ve torunlarımızın taş yemesini istemiyorsak önemli. Yani bu kafayla gidilirse, nüfusun artacağını bile bile ekim alanları azaltılmaya devam edilirse tabaklarımıza taş mı koyacağız?
Değerli milletvekilleri, bir çiftçi olarak söylüyorum, bugün tarımdaki en öncelikli sorun yüksek girdi maliyetleridir. Aldığım gübrenin fiyatı geçen yıldan bu yana yüzde 100 artmış, zirai ilaçların fiyatı yüzde 95 artmış, mazot artmış, tohum artmış, fide artmış, işçilik artmış. Yani, hani "Ne enflasyonu? Ne krizi?" diyorsunuz ya, ben o enflasyonu da o krizi de bizzat yaşıyorum. Sonra, geçen yıl en fazla 1 liraya mal olan domatesin maliyeti 2 liraya çıkınca "Vay efendim, teröristler!" İnsaf!
Geçen hafta Antalya'da Kaş'ın Çavdır Mahallesi'ndeydik. 200'e yakın çiftçi kardeşimizle buluştuk, dertleştik. "Kimin BAĞ-KUR borcu var?" diye sorduğum zaman herkes elini kaldırdı. Çiftçi BAĞ-KUR borcunu ödeyemiyor, mevcut borçlarını ödeyemiyor, yapılandırdığı borcunu bile ödeyemiyor ama diyorsunuz ki: "Biz harika bir şey düşündük, mevcuttaki faizi artırıp borcunu bir yıl daha uzatalım."
Spor kulüplerinin borçlarını üstlendiniz, yüzde 8 de Ziraat Bankasına yüklediniz, yapılandırdınız. Kaçak bina ruhsatlarını çıkardınız, şirketlerin vergi borçlarını sildiniz; çiftçiye gelince vatan haini muamelesi yaptınız. El insaf!
Değerli milletvekilleri, Tarım Kanunu'nun çıktığı 2006'dan Ekim 2018'e kadar tarım sektörüne toplamda 235 milyar lira destek verilmesi gerekirken sadece 105 milyar lira aktarıldı. Eğer bu desteklerin tamamı düzenli olarak verilseydi bugün et ithalini de buğday ithalini de mercimek ithalini de konuşmuyorduk.
Çiftçinin yüzde 90'ı borçlu, toplam borç 100 milyarı geçmiş, üretici zaten zor durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özer.
AYDIN ÖZER (Devamla) - Bu nedenle diyoruz ki: Üreticinin vadesi geçmiş tüm tarımsal kredi borçlarına ilişkin her türlü faiz borcu silinsin. Ana borç miktarını yılda bir kere ödemek üzere 5 eşit taksitle beş yılda ödeme imkânı verilsin. Taksitlendirme süresince herhangi bir değer artışı uygulanmasın.
Sonuç itibarıyla, üretimi destekleyelim, üretim kapasitemizi artıralım, tüketicimiz ucuza yesin. Üretici mutlu olursa tüketici de mutlu olur, üretici mutlu olursa Türkiye mutlu olur.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)