| Konu: | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 21.02.2019 |
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de bu kürsüden birçok arkadaşımın ifade ettiği gibi şunu ifade ederek başlamak istiyorum: Bugün, Leyla Güven yüz altı gündür açlık grevinde, Sevgili Selma Irmak ve Sevgili Sebahat Tuncel otuz sekiz gündür açlık grevinde, Sevgili Dilek Öcalan Strazburg'da altmış yedi gündür açlık grevinde, gazeteci Kibriye Evren'in arasında olduğu 300'e yakın tutsak ise altmış sekiz gündür açlık grevinde ve bu arkadaşlarımızın talepleri çok basit bir talep aslında. Bizleri ve bu Hükûmeti, bu iktidarı kendi yasal mevzuatlarına uymaya davet ediyorlar. Herkes bilir, avukat görüş hakkı uluslararası mevzuatta, yine iç hukukumuzda yasal güvence altına alınmıştır; aile görüş hakkı herkes için yasal güvence altına alınmıştır ve bunlar uluslararası belgelerce de güvence altına alınmıştır ama maalesef, Türkiye'de bir ada cezaevi, İmralı ada cezaevi bu haklardan hiçbir hukuki dayanak gösterilmeden mahrum bırakılmakta ve bir yasak uygulanmakta. Bu arkadaşlarımız aslında bizleri ve bu Meclisi hukuka davet ediyor, aslında talepler çok basit.
Ve buradan şunu ifade etmek istiyorum: Van F Tipi Cezaevinde açlık grevinde olan Şahin Öncü altmış sekiz gündür açlık grevinde. Bugün hastaneye kaldırıldı ve tedaviyi kabul etmediği için tekrardan cezaevine götürüldü. Artık aslında kritik eşiğe geldik. Olası kötü ihtimallerde bu sürece sessiz kalan Meclis ve iktidar doğacak kötü sonuçlardan sorumludur, bunu buradan hatırlatmak istiyorum.
Bugün Dünya Ana Dili Günü. Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz sene UNESCO dünyadaki dillere dair bir rapor açıkladı ve dünyada 6 bin dilin olduğunu ifade etti, bu dillerin yarısının ise yok olmayla yüz yüze olduğunu ifade etti. Bunlardan Türkiye'de ise 18 dil yok olmayla karşı karşıya. Tarih boyunca birçok uygarlığı barındırmış, diller, kültürler bakımından çok zengin olan Anadolu ve Mezopotamya toprakları yıllardır uygulanan tekçi politikalar sebebiyle büyük bir dil erozyonuna uğratıldı. Ana dilde eğitim anayasal güvence altına alınmadığı gibi hâlen farklı diller üzerinde yasakçı anlayış devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, KHK'lerle günlük tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat gazetesi kapatıldı. Kürtçe yayın yapan TV kanalları, haber ajansları, dergiler, radyolar, yayınevleri tekçi ve otoriter zihniyetin sonucu olarak kapatıldı. Kurdi-Der, İstanbul Kürt Enstitüsü gibi 90'lı yılların karanlığında bile faaliyet yürüten bu dernekler ve bu enstitüler maalesef bugün kapalı ve faaliyet yürütemez durumda.
Bir diğer nokta ise 8 Şubat 2019 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı atamasında 19.996 öğretmenin ataması yapıldı. Bunlardan 3'ü Kürtçe öğretmeni olarak atandı, 2'si Kurmanci, 1'i Dımılki yani Zazaki öğretmeni olmak üzere atandı. Aslında bu atamada bile ayrımcı bir politika yürütüldü.
Bu zihniyetin bir başka yansıması vekili olduğum Mardin'in Artuklu Üniversitesinde kendisini gösterdi, üniversitedeki Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Bölümü'nde görevli birçok akademisyen ihraç edildi. Türkiye'de 2018 Millî Eğitim Bakanlığı resmî verilerine göre, 2.577 anaokulunda 764.462 çocuk Türkçe dilinde eğitim görürken DBP'li belediyelerin çok dilli belediyecilik politikaları kapsamında açtığı ana dilde eğitim yapan kreşler ve okullar kapatıldı. Bunlardan Diyarbakır'da Ferzat Kemanger, Kızıltepe'de Ferhat Kurtay, Cizre'de Berivan ilkokulları kapatıldı ve binlerce Türkçe eğitim veren okullara karşın birkaç tane Kürtçe eğitim veren okul maalesef kapatıldı.
Kentlerin girişlerinde asılan çok dilli, çok lehçeli tabelalardaki ibareler kayyumlar tarafından kaldırıldı, Kürtçe sokak isimleri değiştirildi. Kürt coğrafyasının önemli isimlerinden Ahmed-i Hani, Melaye Ciziri, Cigerxun, Mehmet Uzun gibi Kürt yazar ve aydınlarının heykelleri yıkıldı, isimleri tabelalardan sildirildi. Daha kötüsü, asimilasyon ve Türkleştirme politikaları modern zamanın da bir politikası olarak devam etti.
Evrensel standartlara erişmiş, demokratik bir dünyanın parçası olmak için tekçi, tek tipçi, merkeziyetçi politikalar hızla terk edilmeli, dil ve kültüre ilişkin politikalar halkların iradesi dikkate alınarak eşit yurttaşlık ilkeleri temelinde belirlenmelidir.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)