GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:56
Tarih:21.02.2019

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, son günlerde AKP'nin torbayla aslında seçim yatırımına dönük nasıl bir çabanın içerisinde olduğunu, 31 Martı kotarmak adına büyük bir, yoğun bir çabanın içine girdiğini hep beraber görüyoruz. Değerli arkadaşlar, tabii, bu, 31 Martta halktan geri dönecektir, halk bunlara izin vermeyecektir diye umut ediyoruz ve sonucun da bu yönde gerçekleşeceğini düşünüyorum.

Bugün Dünya Ana Dili Günü değerli arkadaşlar. 1999'da Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla 21 Şubat gününü Uluslararası Ana Dili Günü olarak kabul etmiş, ana dili ve ana dilinde eğitim hakkını aslında güvence altına almıştır.

Bugün, aynı zamanda, ana dili için Bangladeş polisiyle çatışan üniversite öğrencilerinin katledilmesinin de yıl dönümü olarak anılmaktaydı. 21 Şubat 1952 tarihinde Bangladeş Dil Eylemleri Komitesinin çağrısıyla Dakka Üniversitesi öğrencilerinin yaptığı eylemler UNESCO'nun bugünü Uluslararası Ana Dili Günü olarak kabul etmesine neden olmuştur. Bangladeşli öğrencilerin ana dilleriyle ilgili talepleri ve bu uğurda verdikleri mücadele dolayısıyla katledilmeleri dünyada benzer süreçleri yaşayan toplulukların mücadelesine de ayna tutmuştur.

Anadolu-Mezopotamya, geçmişten bu yana çok farklı medeniyete ev sahipliği yapan bir coğrafyadır. Bahsi geçen topraklar üzerinde kurulan Türkiye, çok dilli, çok inançlı ve çok kültürlü bir sosyolojik yapıya sahiptir. Bugün UNESCO, bu coğrafyada 40'a yakın dile vurgu yaparak Türkiye'nin kültürel miras açısından zengin bir ülke olduğunu varsaymaktadır. Buna rağmen, ülkemizde geçmişten bu yana birçok dil yok olup giderken bugün hâlâ 18 dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu sebeple, birçok farklı kesim, özellikle her 21 Şubat Dünya Ana Dili Günü'nde ülkeyi yöneten iktidarlara ana dilde eğitim ve ana diline ilişkin anayasal güvence başta olmak üzere birçok talebini dillendirmektedirler. Osmanlı'nın son dönemleri ile erken Cumhuriyet Dönemi Türkiye'de Türk dışındaki her etnik grup üzerindeki mühendislik faaliyetlerinin de aslında miladıdır. Bu dönem, aynı zamanda, Kürtçe üzerindeki sistematik yok sayma politikalarının da başladığı dönemdir. Kamusal alana ve devletin bütün resmî kurumlarına sokulmayan Kürt dili, medreselerden, sokaklardan ve gündelik yaşamın her alanından uzak tutulmuş, hatta dil jandarmaları tarafından sokakta Kürtçe konuşanlara para cezası kesilmiş, sembolik ve psikolojik şiddetin bütün örnekleri uygulanmıştır. Bugün de benzer bir şekilde devam eden inkâr ve asimilasyon, dil kırım politikaları âdeta 20'nci yüzyıldaki anlayışın bir parçası olarak sürdürülmektedir.

Değerli arkadaşlar, 1990 yılında İHD kongresinde Vedat Aydın Kürtçe konuştuğu için önce lince uğramış, dokuz ay cezaevine atılmış ve bırakıldıktan bir ay sonra Ergani-Maden arasında maalesef faili meçhule kurban gitmiştir. Aslında 17 bin faili meçhulün de işaret fişeği Kürtçe konuşan Vedat Aydın'la başlatılmıştır. Onun burada anısı önünde saygıyla eğildiğimi ifade etmek isterim. (HDP sıralarından alkışlar)

Cumhuriyetin başından itibaren egemen hâle getirilen bu dil, kültür kırımları on yedi yıllık AKP politikaları tarafından da sürdürülmektedir. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen sonrası ilan edilen OHAL'le Kürtçe tek gazete olan Azadiya Welat gazetesi kapatılmış, Kürtçe yayın yapan çocuk televizyonu Zarok TV dâhil televizyon kanalları kapatılmış, haber ajansları, dergiler, radyolar, yayınevleri hatta ilkokul, Ferzat Kemanger İlkokulu kapatılmıştır. Kurdi-Der, İstanbul Kürt Enstitüsü gibi 1990'ların karanlık döneminde dahi kapatılmayan kurumların kapısına maalesef kilit vurulmuştur. Kürt coğrafyasında edipler ve yazarlar, Kürt diline emek vermiş Ahmed-i Hani, Melaye Ciziri, Cigerxun, Mehmet Uzun gibi şahsiyetlerin heykelleri yıkılmış, isimleri tabelalardan kaldırılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MAMHUT TOĞRUL (Devamla) - Türkiye'nin çok dilli, çok kültürlü sosyolojik yapısı ve anayasal eşitlik ilkesi gereğince herkese eşit, etkin ve nitelikli hizmetin verilmesinin yolu ana dilinde hizmetten geçtiği için farklı yerlerde yaşayan yurttaşlarımıza kendi ana dillerinde bu hizmetin sunulması önemli bir gerekliliktir. (...)(x) Dünya Ana Dili Günü tüm halklara kutlu olsun diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)