| Konu: | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 21.02.2019 |
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan torba yasanın ikinci bölümüyle ilgili grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Bu Mecliste gördüğüm kadarıyla alelacele çıkarılan ve sonrasında da düzeltilmeye çalışılan kanunlarla, tekliflerle meşgul olmaktayız. Malum, son Anayasa referandumuyla kanun tasarısı kaldırıldı, kanun teklifleriyle artık kanunlaşma süreci başladı. Tabii, Meclisin saygınlığının artırılması, gücünün artırılması söylemleriyle bu referandum süreci geçirildi ama gelin görün ki özellikle Komisyonumuza, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen ve teknik nitelikte olan çok sayıda teklifin bürokrasi tarafından hazırlanıp milletvekili arkadaşlar aracılığıyla buraya gönderildiğini görmekteyiz ama bunun yanı sıra da özellikle, günü kurtarmaya ve bilhassa da seçime dönük olduğu çok açık olan tekliflerin kanunlaştırılırken aceleye getirildiği çok açık ve öyle ki çok kısa süreler sonrasında da bunlar düzeltilmeye çalışılmakta.
Örneğin, görüşülmekte olan bu torba yasa içerisinde, bayram ikramiyeleriyle ilgili verilen paraların gelir tespitinde dikkate alınıp alınmamasıyla ilgili bir sorunla karşı karşıya kaldığımız ortaya konulmaktadır.
Değerli arkadaşlar, öncelikle tabii, şunu söylemeden de geçmek istemiyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin seçim vaatleri arasında, 7 Haziran sürecinde, bildiğiniz üzere emekliye 2 maaş ikramiye taahhüdü bulunmaktaydı. Bu 2 maaş ikramiye taahhüdünde Cumhuriyet Halk Partisi bulunduğunda, o dönem "Hani nerede bunun kaynağı?" denilmişti ama 1 Kasım sürecine kadar tarafınızdan bu uygulamaya geçirildi. Tabii, uygulamaya geçirilirken de emeklimize 2 bayramda bin TL ancak ödeme yapılabildi. Şimdi, bu yapıldı ama bir taraftan da evde bakım ihtiyacı olan vatandaşımızın yani emeklimizin aile gelir tespitinde de bu paralar gözüktü. İşte, bu nedenle de oradaki o vatandaşlarımız sıkıntı yaşadı ve maaşlarından kesinti yapılmaya başlandı. Değerli arkadaşlar, bu kanunlar hazırlanırken bunlar öngörülemiyor mu yani bu hususlar düşünülemiyor mu?
Değerli arkadaşlar, örneğin daha ocak ayında uygulamaya geçirilen Çevre Kanunu'yla ilgili -ve gündemde "poşet kanunu" olarak uygulamaya geçen husus uygulandı. 15 Şubat geldiğinde beyannamesi verilecek mi, verilmeyecek mi kaygısına girdi mali müşavirler ve bütün mali müşavirler bununla ilgili ne yapacağını şaşırdılar. Ne yapıldı? Şimdi, getirilen teklifle 24 Nisana beyanname tarihi olarak gün belirlendi. Değerli arkadaşlar, daha iki ay önce bu düzenleme yapılırken bu hususta siz bir öngörüde bulunamadınız mı? Yani böyle birçok düzenleme, yolda devam ederken günü kurtaralım, sonrasında da nasıl olsa bir şekilde, ihtiyaç doğarsa düzeltilir hâline getirilmiş bulunmakta.
Yine, bu tekliflerin bir kısmına ve bundan önceki torba yasalara baktığımızda maalesef ki maalesef, birçok teklif seçime dönük hazırlanmış mahiyette. Yani daha önce de ben bu kürsüden söyledim, birçok teklif maalesef, seçim rüşveti niteliğinde. Bu torba yasa içerisinde bulunan, örneğin 8'inci maddeye baktığımızda, dokuz ay çalışan işçinin üç aylık maaşının işveren tarafından SGK'ye olan prim borcundan mahsup edilmesi. Ee değerli arkadaşlar, bu bir anlamda seçim rüşveti değil mi? Yani her ne kadar işverenin desteklenmesi niteliğinde gözükse de... Sonuçta bizim de işverenin nefes alması yönünde olumsuz bir düşüncemiz yok ama seçim gelmiş, siz bunlarla meşgulsünüz değerli arkadaşlar. Kaldı ki geçtiğimiz dönemlerde benzer mahiyette getirdiğiniz, efendim, adına "imar barışı" dediğimiz düzenleme, işte köprülerden geçenlere getirilen aflar, benzeri birçok düzenleme seçim rüşveti mahiyetindedir.
Değerli arkadaşlar, gündemde çokça yer alan konulardan bir tanesi de bağlantılı olarak bugünkü görüşülecek olan konular arasında bulunmakta ve 17'nci maddede yer almakta yani çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine, Ziraat Bankasına olan borçlarının yapılandırılmasıyla alakalı.
Değerli arkadaşlar, Tarım Kredi Kooperatifleri son dönemlerde, malum olduğu üzere, tanzim satışları düzenleyen bir kurum hâline getirildi ve sizler, efendim "Uçak yapacağız." derken manav dükkânı açma vaziyetine getirdiniz ülkeyi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tanzim satışlarda şöyle bir durum uygulandığını görüyoruz: Bizim üreticimiz hallere ürününü getirmekte. Önce kredi kooperatifleri aracılığıyla bu ürünleri aldırdınız ve tanzim satışta satış aşamasına gelinceye kadar örneğin nakliye bindi bunun üzerine, diğer masraflar bindi ama ne oldu? Örneğin, Kumluca'dan 4,5 TL'ye alınan domates, artı nakliye gibi masraflar bindiğinde diyelim ki yaklaşık 5,5 TL'ye mal oldu, siz bunu 3 liraya sattınız. Tabii ki vatandaşımızın ucuz sebze yemeye ihtiyacı var. Ancak 2,5 TL'lik bu zararı kim ödeyecek değerli arkadaşlar? Sadece İstanbul'da günlük 200 milyar civarında zarar edilmekte. Yani bu belediye üzerinden yapılıyorsa belediye zarar etmekte veya kim yapıyorsa bir kamu zararı oluşmakta. Bakın, buradan sizlere söylüyoruz: Bir kamu zararı oluşmakta, bu kamu zararı da gün gelip birilerine rücu edilecektir. Şimdi, vatandaş belki kilo başına 3 liraya alıp da işte 2,5-3 lira ucuza almış gibi olsa da genel anlamda baktığımızda, sonuçta bu hepimizin vergilerinden karşılanacak bir zarara söz konusu olmakta.
Şimdi, vatandaşın ürünü ucuza yemesi bu şekilde sağlanmaz değerli arkadaşlar. Bu işin çözümü bir kere tarıma bakış açısıyla alakalıdır. Şimdi, siz tanzim yapacaksanız eğer, yakın tarihten bu tarafa, efendim, gübreye neredeyse yüzde 100 zam gelmiş, gübrede tanzim yapın değerli arkadaşlar. Efendim, tohuma yüzde 100'e yakın zam gelmiş, tohuma tanzim yapın değerli arkadaşlar. Mazota neredeyse yüzde 80 seviyesinde zam gelmiş, ona tanzim yapın değerli arkadaşlar. Çiftçinin üretimine destek verelim ki çiftçi de ürettiğinden para kazanabilsin.
Her şeye zam gelmiş, çiftçi perişan, ürettiğinden para kazanamamış vaziyete getirilmiş. Şimdi tanzim satış yöntemiyle de "Efendim, tarıma çare bulduk." anlayışıyla günü kurtarma düşüncesindesiniz. Bakın, ben buradan söylüyorum: Seçime kadar sürecek bu tanzim, seçimden sonra tanzim manzim kalmayacak değerli arkadaşlar çünkü günü kurtarma peşindesiniz. Eğer tarımı kurtaralım deseydiniz çiftçiyi desteklerdik.
Tarım Kanunu gereğince çiftçiye ödenmesi gereken desteklemeleri her grup toplantısında Sayın Genel Başkanımız söylemekte, daha ödenmesi gereken paralar ödenmedi. Ben buradan söylüyorum: Tarım Kredi üzerinden, Ziraat Bankası üzerinden yapılacak bir yapılandırma varsa gelin, öncelikle çiftçimizin ödeyemediği faizini silelim, o futbol kulüplerine yüzde 8'den yapılandırma yapıp on yıl boyunca yapılandırma yapılacağına gelin, çiftçimizin önce faizini silelim, ana borcunu da en az beş yıla bölelim. Çiftçimizi rahatlatalım, girdi fiyatlarını düşürelim ki çiftçimiz kazanabilsin değerli arkadaşlar. Ancak böyle tarım kurtulur yoksa böyle geçici çözümlerle hiçbir yere varamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Arı.
CAVİT ARI (Devamla) - Çiftçimizin desteklenmesi demek, tarımın güçlenmesi demektir, ekonominin düzelmesi demektir.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)