| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 14.05.2019 |
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün hem halk sağlığı için özveriyle hizmet veren eczacılarımızın hem de her türlü zorluğa rağmen, karnımızı doyurmak için alın terini döken çiftçilerimizin günlerini hepimiz adına kutluyorum.
Yine, sözlerime başlarken, her zaman olduğu gibi, bir kez daha, özgürlüğüne kavuşana kadar, değerli milletvekili arkadaşımız, geçmiş dönem milletvekilliği yapan, on bir aydır haksızca, hukuksuzca tutuklu olan Eren Erdem'e ve düşüncesi nedeniyle cezaevinde bulunan tüm siyasetçilere, gazetecilere özgürlük dileğimle başlamak istiyorum.
Az önce Sayın Başkan, Anadolu Ajansı muhabiri meslektaşımız Sayın Abdulkadir Nişancı'nın bir an önce, sağ salim bulunması için dilekte bulundu; ona da katılıyorum.
Yavuz Selim Demirağ meslektaşımıza yapılan saldırı kabul edilemez. Ben bugün diğer partilerin sözcülerinin de konuşmaları sonrasında bu araştırma önergesinin kabul edileceğine inanıyorum. Kabul edilmesi gerekir çünkü basın özgürlüğü meselesi, ülkemizde artık bir kara lekeye dönüşmüş durumda. Dünyada 180 ülke arasında 157'nci sıradayız. Ve Sayın Demirağ'a yapılan bu saldırı; güpegündüz, Türkiye'nin başkenti Ankara'da, kapısının önünde, normal bir yurttaşın asla karşılaşmaması gereken bir muameleyle karşılaşmış olması kabul edilemez, sopalarla dövülmesi kabul edilemez. Kendisi için "Öldürün." denmesi, yani "Bunu öldürün." denilerek vurulması -kendisini hastanede ziyaret ettiğimizde bize söylediği budur- cana kastetmedir, öldürmek istemedir; bunlar asla kabul edilemez. Ona vurulan sopalar, onun başına vurulan o sopalar aslında hepimizin adaletine, hepimizin özgürlüğüne, hepimizin demokrasisine, hepimizin canına vurulmuş olan sopalardır. Bunu böyle görmediğimiz sürece bu ülkede birlikte yaşama kültürünü oturtamayız değerli arkadaşlar. Peki, ne oldu? Bunlar oldu, bunlar yaşandı. Ne oldu? Daha o, hastaneden çıkmadan saldırganlar serbest bırakıldı değerli arkadaşlarım.
Peki, biz buraya nasıl geldik? Söylendi, ben bir kez daha söyleyeceğim. İşte, Çubuk'ta şehit cenazesine katılan Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Meclisi yönetmekte olan Sayın Meclis Başkan Vekilimiz Levent Gök, Genel Başkan Yardımcımız Yıldırım Kaya, Milletvekilimiz Murat Emir linç edilmek istendiler, bir şehit cenazesinde linç edilmek istendiler, onlar bir evdeyken "Evi yakın!" diye tehdit edildiler ve bu olay karşısında savcı "İfadeleri alın, serbest bırakın." talimatı verebildi, nitekim serbest bırakıldılar.
Yine, Türkiye'de önemli gazetelerin başında gelen Hürriyet'e taşlı sopalı saldırılarda bulunanların 26'sı da -26 kişi taşlı sopalı saldırıda bulunduğu için yargılanmıştı- serbest bırakıldı ve bunlardan bir tanesi de sanki ödüllendirilir gibi Londra'ya bir siyasi partimizin temsilcisi olarak atandı, gönderildi, ödüllendirilmiş oldu bir nevi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tabii, işte, bunları görenler yani "yapanın yanına kâr kalıyor" diye bakanlar, gidip Yavuz Selim Demirağ'ı Ankara'da, başkentte, evinin önünde rahatlıkla dövebildiler.
Benzer şekilde, yine Tekirdağ'da -işte okuduk- "Her şey güzel olacak" diye partimizin İstanbul Belediye Başkan adayına, Millet İttifakı'nın İstanbul Belediye Başkan adayına destek veren Göknur Damat kardeşimizi bıçaklayabildiler. Aynı şekilde, bu kutuplaşmanın sonucu, bu gerginleşmenin sonucu belki de her geçen gün, her an hayatta her birimiz ya da Türkiye'de yaşayan vatandaşlar bu şekilde bir şiddetle, bu şekilde bir saldırıyla karşı karşıya kalma durumundalar. Burada hepimize sorumluluk düşmekte. O da, bu saldırının aslında sadece Yavuz Selim Demirağ'a değil, hepimize yapıldığını, demokrasimize, basın özgürlüğümüze yapıldığını bilerek hareket etmek zorundayız.
Basın özgürlüğü, aslında hepimizin özgürlüğüdür diyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.