| Konu: | Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 14.05.2019 |
MHP GRUBU ADINA YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar ve bizleri televizyonları karşısında izleyen Türk milleti; Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclise sunduğu 56 sıra sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi üzerinde parti grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, ben de bir coğrafyacı, bir öğretmen, bir milletvekili olarak Kapadokya'yı ve çıkacak bu kanunu değerlendireceğim. Öncelikle, çıkacak kanunun kapsadığı alana baktığımız zaman, 4 ilçeyi kapsıyor: Gülşehir, Avanos, Ürgüp ve Derinkuyu ve ayrıca 9 belde var: Sulusaray, Nar, Göreme, Uçhisar, Ortahisar, Kavak, Göre, Kaymaklı, Çat ve ayrıca 21 köyü de kapsayan bir bölge. Aktepe, Çavuşin, İbrahimpaşa, Karacaören, Mustafapaşa, Çökek, Bahçeli, Güvercinlik, Ayvalı, Şahinefendi, Taşkınpaşa, Cemil, Yeşilöz, Karlık, Demirtaş, İltaş, Akköy, Boyalı, Karain, Ulaşlı, Sofular, Sarıhıdır bu kanunun kapsadığı coğrafya.
Şimdi, Kapadokya bölgesinin coğrafi oluşumuyla ilgili biz baktığımız zaman, bu yer şekilleri nasıl ortaya çıkmış, hangi coğrafi evrelerden geçtiğine baktığımız zaman, e tabii ki ülkemiz genç bir jeolojik yaşa sahip bir ülke, özellikle 3'üncü jeolojik zamanın sonu ve 4'üncü jeolojik zamanda oluşan bir coğrafya.
Şimdi, bu bölgedeki bu yer şekilleri gerçekten dünyada ender görülen, eşi benzeri çok nadir olan şekiller. Bunların coğrafi oluşumunu değerlendirdiğimiz zaman, günümüzden altmış milyon yıl öncesinde bu bölgedeki genç volkanlar faaliyete geçti. Bunlar hangileriydi? İç Anadolu'daki Erciyes, Hasan Dağı, Melendiz, Karadağ, Karacadağ gibi genç volkanlar var. Bu volkanlardan özellikle Erciyes, Hasan Dağı ve Göllü Dağı'nın volkanik faaliyetleri sonucunda çıkan dış püskürük kayaçlar... Bunlar, ilk önce bu "tüf" dediğimiz yumuşak malzeme çıktı ve onun peşine lavlar akmaya başladı ve bir örtü volkanı oluşturduğu gibi bölgede bir de volkan konileri oluştu, coğrafyayı gezenler gözlemlemektedir.
Şimdi, özellikle oluşan bu örtü volkanları içerisinde, bu altmış milyon yıl içerisinde, dış kuvvetler dediğimiz akarsular olsun, sel suları, yağmur suları ve rüzgârla birlikte aşınmaya başladı ve bu coğrafya, gerçekten dünyada eşi benzeri olmayan bu coğrafya altmış milyon yıllık bir iç ve dış kuvvetin etkisiyle ortaya çıkan bir coğrafya ve bugünkü yer şekillerinin görülmesi bu jeolojik devirlerle gerçekleşti ve bugünkü jeomorfolojik şekiller ortaya çıktı.
Şimdi, bunlardan niye bahsediyorum? Çünkü, bu, dünyada eşi benzeri olmayan -her zaman diyoruz ya "cennet vatanımız" o cennet vatanımıza ait- UNESCO'nun 1985 yılında Dünya Kültür Mirası içerisine aldığı bu coğrafi bölgeyi bizim koruyup kollamamız, değerini bilmemiz her şeyin ötesinde en önemlisi.
Şimdi, bu coğrafya oluştuktan sonra, bakıyoruz, tarihi Asurlulardan başlayıp Hititler, Persler ve devamında İskender'in ordularıyla birlikte Pers İmparatorluğu bölgeden çekiliyor; devamında Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı... Şimdi, bu doğal güzelliklerin içerisinde bir de ne oluşmaya başladı? Orada insan eseri tarihî bir miras oluşmaya başladı. Milattan önce 3 bin yıl öncesinden başlayan medeniyet günümüze kadar devam ediyor ve bunun izlerini biz bu coğrafyada görüyoruz. Özellikle tüf dediğimiz o yumuşak malzemelerin insanlar tarafından hem kazılması çok kolay hem de sel suları tarafından oluşturulan o mağaralar inanç turizmi açısından... O dönemden, özellikle Romalılar döneminden, Hristiyanlığın ilk yayıldığı dönemden, bölgede insanların inançlarını gizli gizli yaşadıkları dönemden, Romalıların daha Hristiyanlığa geçmediği dönemden kalan o mağaralarda bugün 200'ün üzerinde kilise var. Artı, o Kızılırmak yayı içerisinde, oradan çıkan o kil malzemesiyle pişirilen kap kacak, o eski saksılar ta o medeniyetle günümüze kadar geliyor. Yani anlatmak istediğim şey: Dünya harikası bir coğrafya, devamında bir insanlık medeniyeti; Türkiye'miz, cennet vatanımız diyoruz ya, o cennet vatanımızın güzide noktalarından, güzide yerlerinden birisi bu Kapadokya. Şimdi biz bununla ilgili kanun çıkaracağız. Çıkaracağımız kanunun, temennimiz odur ki, turizme katkısı... Şu anda zaten bu bölgenin turizm açısından oldukça büyük bir potansiyeli olduğu gibi, değerlendiriliyor da. Yaklaşık gecelik 30 bin kapasitesiyle turizme sunulan destinasyon sahası; artı, onun dışında yine balon turizmiyle birlikte ne var? Hava şartlarına göre günlük 100-150 civarı balon havalanmakta ve ekonomimize 70 milyon euroluk bir katkı sağlamaktadır. Yıllık yaklaşık 2,5-3 milyon arasında turist, bölgeyi ayrıca ziyaret etmektedir. Geçen yılın, 2018 yılının Çin'de Türkiye yılı ilan edilmesinden dolayı -gelen turistlerin özelliklerine baktığımız zaman, inanç turizminden dolayı da geliyorlar, özellikle Hristiyanlar için önemli bir saha- 3 milyona yakın turist geldiğini görüyoruz. Türkiye yılı ilan edilmesinden dolayı Çin'den gelen turistleri; yine bu yıl, 2019 yılında Japonya ve Kore'de Türkiye yılı ilan edilmesinden dolayı Kore'den ve Japonya'dan gelen turistleri görüyoruz. Şimdi çıkarılacak kanunla birlikte bir yetki kargaşası ortadan kaldırılacak. Özellikle doğal sit alanı olması, koruma altında olması ve birçok bakanlık ile belediyeler arasındaki yetki karmaşasından dolayı o bölgede kurulacak tesislerde büyük oranda zorluklar yaşanmakta ve kaçak yapılaşma baş göstermektedir.
Şimdi, kurulacak bu kurulun oluşumu gerçekten son derece önemli. Deminden beri özellikle anlatmaya çalıştığım şey, 60 milyonluk bir jeolojik serüven ve yaklaşık dört bin beş yüz yıllık bir insanlık tarihi ve dünyada eşi benzeri olmayan bir saha. Burası bizim en büyük millî değerlerimizden biri. Bunun millî ekonomiye katkısı, gelecek nesillere aktarılması olmazsa olmazımız.
Onun için, bu kurulacak kurulun teşekkülünde özellikle liyakat sahibi ve alanında uzman kişilerle birlikte kurulacak bir kurul kurulması şarttır, elzemdir. Bu konudaki uyarımızı yapıyoruz çünkü şu anki o Kapadokya bölgesi mevcut turizm potansiyelinin emin olun çok çok altında kullanılıyor. Ülke ekonomisi açısından gerçek anlamda turizm potansiyeli ortaya çıkarılırsa bölge, emin olun, şu ankinin kat kat üstünde bir katkı sağlayacak.
Saygıdeğer milletvekilleri, sözlerime bir şeyle devam etmek istiyorum. Özellikle turizm son derece elastikidir. Turizm sektörü her şeyden etkileniyor. Burada bu değerlerimizin gerçek anlamda kullanılması, bu değerlerimizin turizme gerçek anlamda sunulması ve gerçek turizm potansiyelinin ortaya çıkması son derece hassasiyet istiyor. Bu doğal değerleri korumak neyle olur? Bu bilinçle olur. Özellikle bölge halkının, yöre halkının, tüm turizm değerlerimizde olduğu gibi bu bölgede de bilinçlendirilmesi son derece önemlidir. Burada eğitim kurumlarına çok büyük yük düşmektedir. Eğitim kurumlarının bu konuda son derece bilinçlendirmesi lazım bölge halkını tüm turizm alanlarında olduğu gibi. Parlamentoya kadar yansıyan sorumluluklarımız var. Çünkü demin söyledik ya, ülkedeki herhangi bir anarşi, herhangi bir terör veya ülkedeki herhangi bir siyasi karışıklık bile turizmi direkt etkiliyor ve ilk etkilediği şey turizm oluyor. Şimdi biz bazı şeyleri değerlendirirken belki basit değerlendiriyoruz ama emin olun bir Gezi olaylarının Türkiye ekonomisine darbesini değerlendirdiğimizde bunun yıkıcı etkisini büyük oranda görebiliyoruz veya bilinçsizlikten dolayı bir orman yangınının, yaz aylarında, özellikle turistik sahalarda ortaya çıkmasının etkisini direkt görebiliyoruz. Onun dışında, Türkiye'deki siyasi iklimin, Türkiye'deki bilinç düzeyinin, Türkiye'de çıkarılacak kanunların tabii ki turizme etkisi kaçınılmazdır. Bu bağlamda değerlendirmemiz lazım turizmi değerlendirirken. Tabii ki bununla birlikte millî ekonomiye katkısı olacak, millî turizme katkısı olacak, millî mirasımıza katkısı olacak ve gelecek nesillerimize de bu şekilde aktarılacak.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Karadağ.