GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mersin Akkuyu'da yapımı devam eden nükleer enerji santraline ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:80
Tarih:21.05.2019

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce dün Urfa Halfeti'de meydana gelen müessif hadiseden söz etmek istiyorum. Sosyal medya hesaplarına düştü, belki görmüşsünüzdür; kolluk güçleri bir karakolda aynı aileden 60 vatandaşı ters kelepçelemiş ve yüzüstü yatırmış biçimde görüntülendi. İfade etmek gerekir ki bu, kabul edilebilir bir görüntü değildir. Gerekçe her ne olursa olsun işkenceye karşı hepimizin ortak bir tutum göstermesi, ortak bir tavır alması gereklidir. Ayrıyeten işkencenin bir insanlık suçu olduğunu vurgulamak istiyorum ve devleti bir suç örgütünden ayıran şeyin de ancak ve ancak bağlı kaldığı yazılı kanunları ve hukuku olduğunu ifade etmek istiyorum. O nedenle yetkililerin bu görüntü karşısında cevapsız kalmaması ve bu fiili gerçekleştirenler hakkında da gerekli işlemlerin yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Seçim bölgem Mersin Akkuyu'da biliyorsunuz uzun yıllara dayanan bir nükleer santral hadisesi var, ki 2018 yılında temeli atıldı ve başlandı. Şimdi son günlerde, geçtiğimiz hafta Mersin Akkuyu Nükleer Santrali'nin temelinde bir çatlak olduğuna ilişkin basına haberler düştü. Biz eğer basın olmasaydı on ay önce olmuş bu hadiseyi öğrenememiş olacaktık. Firma önce bunu yalanlamadı, daha sonrasında ise yalan olduğuna ilişkin bir açıklama yaptı.

Değerli arkadaşlar, ne yazık ki bizim ülkemizde bu tür konularda halka doğru söyleme alışkanlığı yok. Nasıl Çernobil hadisesinde radyoaktif süt, radyoaktif çay vesair şeyleri tüketmişsek, o zamanın yöneticileri nasıl ki "Yaptığımız araştırmalarda, radyasyon bulunmuyor." dediyse bugün firma yetkililerinin de doğru söylediklerini düşünmek için ne yazık ki elimizde hiçbir done yok.

Bu çatlak haberine ilişkin olarak Mühendis ve Mimar Odalarının yapmak istedikleri araştırma engellendi, alana girişleri yasaklandı. Oysa köylüler, 1983 yılında zemin etüdü sırasında yaptıkları çalışmada -bu köylülerin bir kısmı o dönemde işçi olarak çalışıyordu- basılan betonun 150 metre açıkta, denizden çıktığını hâlâ ifade ediyorlar. Dolayısıyla, aslında karstik yapı, dolgu zemine dayanan bir yapı üzerine yüz binlerce tonluk bir nükleer santral yapılıyor. Bir nükleer kaza meydana geldiği koşulda bir yandan zeminin jeolojik yapısı, bir yandan Ecemiş Fay Hattı'nın 30 kilometre batıdan geçmiş olması sebebiyle son derece trajik ve geri döndürülmesi mümkün olmayan bir durumla karşı karşıya kalacağız. Gülnar, Aydıncık, Bozyazı, Anamur, Silifke, Mut gibi ilçeler bu tür bir kaza sonrasında ne yazık ki derhâl haritadan silinecek; orta vadede de Mersin ilimiz olduğu gibi haritadan silinecek. Böylesine riski yoğun ve geri döndürülmesi, telafi edilmesi mümkün olmayan bir durumla ne yazık ki karşı karşıyayız.

Kaza olmasa bile, değerli arkadaşlar, temiz olmayan, güvenilir olmayan, ucuz olmayan bir enerji kaynağıyla, elektrik enerjisine ihtiyacımız olmadığı hâlde yani arz fazlası olduğu hâlde bu kadar riski üzerimize almanın ve gelecek nesilleri bu anlamda riske etmenin, doğrusunu isterseniz mantıki hiçbir tarafı yok. Bakın, temiz değil çünkü 135 ton yüksek, 1.250 ton orta ve 2.250 ton hafif dozda radyoaktif madde taşıyan atıklar var ve bu atıkların nasıl elimine edileceğine dair dünyada herhangi bir yöntem yok. Emperyalist ülkeler gelip gariban Afrika ülkelerinin topraklarına bunu belli bir meblağ karşılığında gömüyorlar. Biz bunu nasıl halledeceğiz, bu konuda herhangi bir çalışma yok. Deniz suyunun deşarjıyla ortaya çıkacak sıcaklığın deniz ekosistemine ne denli ölümcül darbeler vuracağına ilişkin çalışmalar ne yazık ki görmezden geliniyor.

Ayrıyeten, ucuz olmayan bir enerjiyle karşı karşıyayız. On beş yıl boyunca Rusların ürettiği bu enerjiyi 12,35 dolardan alma taahhüdünde bulunmuş durumda Hükûmet. O zaman dolar 1,52 Türk lirasıydı. Şu anda daha elektrik üretilmeden yüzde 400 zamlı elektrik kullanacağımızı taahhüt etmiş durumdayız. Kime? Rusya Hükûmetine.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Turan, buyurun.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Yine, az önce ifade ettiğim gibi, ihtiyaç fazlamız var elektrikte. Önümüzdeki yıl büyük olasılıkla 90 bin megavatın üzerinde bir elektrik üretimi söz konusu olacak. Böyle bir ihtiyaç da söz konusu değil değerli arkadaşlar.

Ve gelelim, "bağımsız enerji" deniyor iktidar mahfilleri tarafından, bağımsız tarafı da yok zira kullanılan radyoaktif elementler Türkiye'de üretilmiyor. Bu da bizim Rusya'ya bağımlılığımızı artıracak bir diğer faktör.

Çernobil'in 33'üncü yılı bu yıl ve 100 binden fazla insan Çernobil faciasında hayatını kaybetti; toprak, hava ve su kirlendi. Temiz olmayan, güvenilir olmayan, ucuz olmayan ve bizi Rusya'ya bağımlı kılacak bir projeyle karşı karşıyayız. Şunu açık yüreklilikle ifade etmekte fayda var: Nükleer bir felaketin kapısı iktidar tarafından aralanıyor. Vakit geç olmadan, tez zamanda bu konuda önlemleri alıp bu Akkuyu faciasını önlemek mümkün olacaktır. Bu konuda umarım ki yetkililer üzerlerine düşeni yapacaklar.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)