| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 21.05.2019 |
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİ'nin vermiş olduğu bu öneriyle ilgili olarak konuya bir başka açıdan yaklaşmanın da anlamlı olacağını düşünerek birkaç cümle söylemek istiyorum.
Şimdi, bakın, bu karar, 18 Ekim 2018'de çıkan bu karar esas itibarıyla sadece gayrimenkulde de olmadı benim bildiğim kadarıyla yani başka, mesela sabit sermaye yatırımlarında da eskiden 2 milyon dolar olan rakam 500 bine indirildi; banka mevduatlarıyla ilgili olarak yine 3 milyon dolar olan değer 500 bin dolara indirildi; gayrimenkulde -İYİ PARTİ'nin önergesinde de belirtildiği gibi- 1 milyon dolardan 250 bin dolara indirildi.
Şimdi, arkadaşlar, böyle bir kararda esas itibarıyla şu söyleniyor yani hepimizin herhâlde burada hemfikir olabileceğimiz bir şey söyleniyor: Türkiye Cumhuriyeti devletinin dolara ihtiyacı var. Buna "Türkiye Cumhuriyeti'nin dolara ihtiyacı var." algısını yaratabilmek ya da en azından, sonuç olarak yaratılmasına neden olan bir uygulama olarak bakmak gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla da gerçekten özellikle bir zamandan beri, yürütme, ekonomik uygulamaları esas itibarıyla -benim anladığım kadarıyla- bir çeşit algı operasyonlarıyla götürüyor gibi geliyor bana. Yani "Her şey iyi olacak." "Yarın bugünden daha iyi olacak." denilerek gördüğümüz kadarıyla ekonomide işlerin iyi gideceği söyleniyor. Fakat bugün itibarıyla -yanılmıyorsam bugündü- Tüketici Güven Endeksi 55 değerine düştü; 63'ten 55'e düştü, nisanda 63,5'tu yanılmıyorsam, 55'e düştü. Şimdi, arkadaşlar, bu, aşağı yukarı on-on beş yıldır en düşük seviyedir. Bu neyi söylüyor? Bu şunu söylüyor: Türkiye'deki tüketiciler de esasında bu uygulamadan rahatsız ve bu uygulamalara güven duymuyor.
Taşınmaz satışıyla vatandaşlık elde edilmesine ilişkin olmak üzere, bu denli önemli bir fiyat değişimi de -benzer şekilde yabancılar üzerinde de- Türkiye Cumhuriyeti'nin bir anlamda döviz sıkıntısı içinde olduğunu gösteriyor.
Şimdi, arkadaşlar, şunu söyleyeyim ki: Son yıllarda diyebilirim, ekonomide beklentiler birinci derecede öncelikli bir kavram hâline geldi. Dolayısıyla da toplumun öncelikleri, toplumun beklentileri ekonomideki diğer değişkenler kadar önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bağlayın Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla da gelinmiş olan bu nokta itibarıyla baktığımızda gerek içeride ve gerekse de dışarıda Türkiye Hükûmetinin uygulamalarına ilişkin olmak üzere bir güvensizlik ve kötücül bir beklenti var. Şimdi, bu, bence, bugün itibarıyla Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumun bir ifadesi.
Şimdi, burada, bundan nasıl çıkılır sorusunun cevabına ilişkin şeyler söylemek lazım. Tabii, bu kadar kısa süre içinde bunu söylemek mümkün değil ama bir ipucu vereyim size. Eğer Türkiye'de demokrasiyi geliştirecek, demokrasinin çıtasını yükseltecek işler yapmazsak gerek içeride ve gerekse de dışarıda bu güveni sağlayamayız. O sebeple, biz diyoruz ki: Ekonomide bu türden güvensizlik üreten, güvensizlik yaratan uygulamalardan vazgeçin, aksine ülkedeki demokrasi çıtasını yükseltmeye ilişkin olmak üzere herkese, sadece yurt içinde olanlara değil yurt dışında olanlara da güven verecek olan bir adım atasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Son bir cümle...
BAŞKAN - Son bir cümle, Sayın Katırcıoğlu.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Çok uzatmayacağım, dolayısıyla da özetle söylemek istediğim şey şu arkadaşlar: Ekonomideki bu dip durumun aşılabilmesi gerçekten de Türkiye'de demokrasinin çıtasını yükseltmekten geçiyor. Bunu çok söylüyoruz ama bunun yapılabilmesi tabii ki yürütmenin bu konuda ikna olmasına bağlı. Dolayısıyla da yürütmenin milletvekillerinin en azından bu konuda Hükümeti eleştirmesi ve daha demokratik bir uygulama yönünde hareket etmesini sağlaması gerekir diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)