GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:23.05.2019

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Turizm sektöründe düzenleme yapılması ve sektörün gelirlerinin artırılması iddiasıyla bu kanun teklifiyle birlikte yeni bir düzenlemeye gidilmek istenmektedir. Fakat dikkatle bakıldığında, teklifin turizm sektöründe çalışmakta olan emekçiler aleyhinde olduğu ve yeni rant alanları açmayı amaçladığı da gözükmektedir.

Turizm sektöründe çalışan emekçilere ilişkin kanun teklifinin 1'inci maddesiyle birlikte yapılmak istenen düzenleme mevcut siyasi iktidarın emekçilere yönelik yaklaşımını bir kez daha ortaya koymaktadır. Turizm sektöründe çalışan emekçiler için çerçevesi çizilmeyen fakat koşullar itibarıyla pek iyi bir vaatte bulunamayacağı aşikâr olan yeni lojman inşa edileceği maddeyle düzenlenmeye çalışılıyor. Hâlihazırda büyük çoğunluğu güvencesiz ve mevsimlik çalışan turizm emekçilerinin, koşullarına itiraz etmeleri de pek mümkün olmuyor. Bu emekçiler için özellikle lojman uygulamasının... Nasıl bir lojman olduğunu biz üçüncü havalimanı işçilerinin lojmanlarından biliyoruz. Üçüncü havalimanında çalışan işçilerin bizzat yaşadıkları alanlara giden milletvekillerinden birisiyim. Orada hangi koşullarda, nasıl bir lojman uygulamasıyla karşı karşıya kaldıklarını görmüştük ve orada çok sayıda emekçi sırf bu nedenden dolayı yaşamlarını yitirmişti. Bu da bir ara Meclisimizin önemli gündem maddelerinden birisi olarak kürsüde sürekli dile getirilmişti.

Şimdi, bu kanun maddesinde hazineye ait mülkler, taşınmazlar ve ormanlık alanlar üzerinde tasarruf hakkı Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığına geçirilmek istenmektedir bu kanunla. Oysa biz biliriz ki bu tür değişikliklerle turizm imkânları yani ülkemize gelecek insanların artışı sağlanmaz yani daha çok demokratik düzen olduğu yani demokratik sistemin işlediği ülkelere insanlar gönül rahatlığıyla gitmek ister. Kendinizden pay biçin; gitmek istediğiniz ülkede kargaşanın, her gün zulmün, bütün insanların, gazetecilerin, öğretim görevlilerinin tutuklandığı bir ortamda, kimsenin yarınının güvence altında olmadığı bir ortamdaki ülkeye mi tatile gitmek istersiniz yoksa demokrasinin, hukukun, adaletin işlediği ve insanların yaşam güvencesinin olduğu ülkelere mi gitmek istersiniz? Bu nedenle bu tür tedbirlerle değil, demokratik tedbirlerle bu işlerin çok daha kolay olacağını belirtmek isterim.

Zamanımın kalan kısmında polemiğe çok girmeden bu Dersim üzerindeki tartışma konusunda kendi köyümden örnek anlatmak isterim. Bu değişikliklerle 12.211 yerleşim yerinin ismi değiştiriliyor ve yaklaşık Türkiye genelinde yüzde 35'e tekabül ediyor ve 1940'tan itibaren başlıyor. Şimdi, benim köyüm Tokat Almus Hubyar köyü. 1940'larda ismi Uzunbelen olarak değiştiriliyor. Gerekçe belli; işte, Ermenice isimler, Rumca isimler ya da onlara ait özgün birtakım yer isimleri, Kürtçe isimler değiştiriliyor ve bu gerekçeyle benim köyümün ismi de değiştiriliyor. Bizimkiler isyan ediyor, diyorlar ki: Yapmayın, etmeyin, eylemeyin. Hubyar, Hubyar Sultan'dan gelen bir Türkmen atasının ismidir ve Alevi inanç önderidir. Yani bu ismi değiştirerek siz nereye varmak istiyorsunuz? Kimse dinlemiyor ve bu ta ki 1980 sonrasında devletin Alevilik politikası, Türk-İslamcı sentez üzerine oturtulmaya çalışıldıktan sonra kabul ediliyor ve biz değiştirilen ismimizi ancak ondan sonra geri alabiliyoruz ve şu anda tekrar Hubyar köyü olarak kayıtlara geçiyor ve bu şekilde biliniyor.

Aynı şekilde yine Tokat Almus'ta Kul Himmet var. Kul Himmet de yine Alevilerin 7 ulu ozanından birisidir ve kendisi bir Türkmen'dir, tarihî kayıtlarda da böyle geçer. Kul Himmet kasabasındakiler de belediyede karar alıyorlar isminin değiştirilmesi konusunda, valiliğe de müracaat ediyorlar. Tıpkı bugün Dersim'deki belediyenin almış olduğu karar gibi isminin değiştirilmesi üzerinden bir talepte bulunuyorlar ve Kul Himmet ismi kabul edilmiyor. Yani bu bir Türkmen'dir; hani, başka türlü bir gerekçe uydurabilirsiniz ama buna bulabileceğimiz gerekçe herhâlde olsa olsa sadece Alevi ulu ozanlarından birisinin ismi olmasından kaynaklıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kenanoğlu, bağlayın sözlerinizi lütfen.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Kul Himmet kasabası Kul Himmet'in mekânıdır, makamıdır ve ziyaretgâhıdır ancak kasabanın isminin kendisiyle hiçbir alakası yoktur; eski ismi Varzıl'dır, şimdi Görümlü olarak geçiyor. Oranın da talebi, isimlerinin değiştirilmesine yönelik. Bu isim değiştirilmesi öyle sizin ele aldığınız gibi değildir, halkın talebi varsa o halkın talebi, onlar açısından manevi değeri dikkate alınmak zorundadır. Bu işler böyle Ankara'da oturarak karar verildiği için bu hâle gelmiştir, siz bir Türkmen atasının ismini bile değiştirmişsinizdir o yüzden. Karşı karşıya kaldığımız durum budur.

Dersim halkının da talebi, Dersim'in kendileri için önemi nedeniyle, onlar açısından ifade ettiği gerçekler nedeniyle "Dersim" olarak yeniden değiştirilmesidir. Belediye kararıyla değiştirilmiyor, belediye bu kararı alıyor, daha sonra bunu talep ediyor ve bu talebin yerine getirilmesini de biz buradan o insanlarla birlikte onların talebi olarak haykırıyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)