| Konu: | 27 Mayıs darbesinin 59'uncu yıl dönümüne, 15 Temmuz iradesinin milletin birlik ve beraberliğinin teminatı olduğuna, vesayetçi yargı ve bürokrasi ile demokratik yargı ve bürokrasinin ne anlama geldiğine, 27 Mayıs dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'a ölümünün 39'uncu yıl dönümünde, sanatçı Eşref Kolçak'a ve Fırat Kalkanı Harekâtı'nda yaralanarak şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Yaşar Yıldırım'a Allah'tan rahmet dilediğine, Gazeteci Sabahattin Önkibar'a yapılan saldırıyı kınadığına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.05.2019 |
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, 27 Mayıs, demokrasi tarihimiz açısından acı bir gün, Allah bir daha yaşatmasın. Ancak demokrasiye karşı yapılan bu tür saldırılara karşı elbette hep beraber mücadele etmemiz gerekiyor. 27 Mayıs, Türkiye'de demokrasi tarihi açısından acı bir kapının aralanmasına neden oldu ve o günden bugüne sayısız darbe teşebbüsüyle ve darbelerle de karşı karşıya kaldık.
Tabii, aslında idam sehpasına götürülen Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan değildi, aziz milletimizin iradesiydi. İşte, o günden bugüne yaşadığımız bütün darbe teşebbüslerinin arkasında, aslında, ülkemizin ekonomik kaynaklarının, millî iradesinin, insan kaynaklarının acaba kimler arasında nasıl paylaştırılacak... Onların mücadelesini veren bir anlayışla millî irade bugünlere geldi. Evet, "millî irade" dediğimiz "Milletin bütün kaynaklarını ancak ve ancak aziz milletimizle paylaşırız." anlayışıdır. Bütün saldırılara karşı yekvücut dik durmayı gerektirir.
Ben ilkokulda okurken, mekânı cennet olsun... Öğretmenlerimize sadece 24 Kasımı bekleyerek Öğretmenler Günü'nde teşekkür etmemize gerek yok. Öğretmenimizin bize ilk öğrettiği şey, soğanla soğanın, elmayla elmanın, armutla armudun hesaplanması gerektiğiydi. Bugün 27 Mayıs gibi hain bir darbe teşebbüsünü konuşurken maalesef soğanı, elmayı, armudu hepsini bir araya katarak bugünlerde yine hukuk ve demokrasi açısından, yine Anayasa'nın vermiş olduğu yetkiler çerçevesinde mahkemelerin vermiş olduğu kararı dahi bir darbe teşebbüsü olarak ifade etmenin apaçık bir hezeyan olduğunu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Grup Başkan Vekili.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, 27 Mayıs hangi şartlar altında gerçekleştirildi? Baktığımız zaman, bugün millî iradeye karşı, demokrasimize karşı gerçekleştirilen saldırıların bire bir aynısını maalesef o dönemde yaşadık. Yine o dönemde öğrenci eylemleriyle, yine heyulalarla meydanlarda hareketlilik ortaya koymak suretiyle Sayın Menderes'in bu ülke için kurmuş olduğu aydınlık ve güzel hayalleri acaba nasıl sekteye uğratabiliriz, bunların hesabı yapıldı. Bizim yöremizde çok anlatılır Adnan Menderes, Ege'mizin insanıdır, ülkemizin ve demokrasimizin şehididir. Ne diyordu birileri? "Menderes, Menderes; bendine gir Menderes, seni ben bile kurtaramam." diyorlardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - İşte, o zaman yaşananlara baktığımızda, o dönemde demokrasiye sahip çıkmayanlar acaba bugün Gezi'de, 17/25 Aralıkta, 15 Temmuzun o sözde 7 Ağustos mutabakatında neredeler? Bakın, tarih tekerrürden ibarettir. Bugün karşı karşıya kaldığımız saldırılar maalesef demokrasimizi, ulusal birliğimizi, vatanımızı, devletimizi ve bayrağımızı hedef almaktadır. Yarın biz acaba ülkemizin istiklaline kaşı yeniden saldırılarla karşı karşıya kaldığımızda yeniden lanet okuyarak mı yola devam edeceğiz? Hayır, artık 15 Temmuz iradesi bu milletin birlik ve beraberliğinin ve geleceğe bir vücut olarak, yekvücut yürümesinin teminatı olmuştur. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, çabalarlarsa çabalasınlar bu ülkenin birliğini ve beraberliğini artık kimse tehdit edemeyecek.
Bakınız, özellikle Yüksek Seçim Kuruluyla ilgili ifade ediliyor, atlayıp geçemeyiz, mutlaka vurgularız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, vesayetçi bir yargı ve bürokrasi ile demokratik bir yargı ve bürokrasinin anlamı nedir? Eğer yargı ve bürokrasi vesayetle yönetiliyorsa orada millî irade örselenir ve millet dışı millî iradenin kaçırılması girişimleri desteklenir.
Bakınız, dünden bugüne millî iradenin örselenme girişimlerine, darbelere, muhtıralara, cuntalara, postmodern darbelere baktığımızda, orada kaçırılmak istenen milletin iradesiydi ancak, bugün, 6 Mayıs tarihinde -işte, burada karar- Yüksek Seçim Kurulu bir karar verdi. Bir mahkeme kararıdır ve bu karar diyor ki: "23 Haziranda İstanbul seçimleri yenilecek." Bey olsan ne olur, paşa olsan ne olur. Bir aylık süre zarfında, aziz milletimiz, İstanbullu vatandaşlarımız gidecek sandığa kararını, iradesini yansıtacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Grup Başkan Vekili.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yani vesayet makamları, milletin iradesini milletten kaçırarak millî irade dışı mihraklarla bu ülkenin geleceği hakkında karar verirken, demokratik yargı, demokratik mekanizmalar milletin iradesinin kaçırılma girişimlerine "dur" diyerek sandığı yeniden milletin huzuruna getirir.
Bakın, patatesle patates, elmayla elma, soğanla soğan. Konuşuyorsak darbeyi konuşacağız. Anayasal hukuk düzeninde, özellikle 15 Temmuz hainlerini bu ülke içerisinde bulundukları makamlardan tasfiye etmek için yine anayasal bir mekanizma olan olağanüstü hâl ilan edilmesi ve kanun hükmünde kararname çıkarılması anayasal demokratik düzenin bir gereğidir. İngiltere'de, Amerika'da, Avrupa'da, bütün gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi bizdeki bir mekanizmadır, o işletilmiştir. Ona "darbe" dersek, o zaman ulusal birliğimizi, maalesef, tehlikeye düşüren karanlık mihraklara yol vermiş oluruz, buna müsaade edemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Son söz olarak, ülkemiz ve milletimiz için aydınlık, güzel hayaller kuran demokrasi şehidi Gün Sazak'ı rahmet ve şükranla anıyorum, mekânı cennet olsun.
Yine, Türk sinemasının babacan yüzlü sanatçısı Eşref Kolçak'a Allah'tan rahmet diliyor ve bu ülke için yapmış olduğu güzel sanat eserlerinin milletimizin sinesinde en güzel yeri her zaman taşıyacağını ifade ediyorum.
Bir gazeteci olarak Sabahattin Önkibar'a yönelen şiddet eylemini de kınıyorum. Demokrasinin bir gereği olarak basın kuruluşları ve gazeteciler demokratik, aydın toplumun gereğidir. Onların faaliyetlerine şiddet eylemiyle dur denilmesini asla kabul etmediğimizi ifade ediyorum. Yeniden, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı rahmet ve minnetle anıyorum.
Bugün toprağa göndereceğimiz, Fırat Kalkanı Operasyonu'nda 30 Nisanda yaralanan Yaşar Yıldırım şehidimizi de bugüne kadar toprağa gönderdiğimiz bütün şehitlerimiz gibi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Mekânları cennet olsun, Allah rahmet eylesin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.