| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 30.05.2019 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
68 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu kanunla ilgili birçok eleştirimiz, birçok önerimiz mevcut. Bu genel değerlendirmelerden ziyade 12'nci maddede bir yerin ismi değiştiriliyor ama bir yer ismi daha günlerdir hem Türkiye kamuoyunda hem bu Meclis çatısı altında tartışılan bir meseleydi; "Dersim" ismi ve "Dersim" tabelasının asılması meselesi. Tabii "Dersim"in nasıl "Tunceli" olduğunu sadece beş dakikayla sınırlı olarak burada tartışmanın, doksan yıllık bir tarihi burada çözümlemenin, bu sorunu burada çözmenin yeterli olmadığını düşünüyoruz ama belki niye "Dersim", niye bu kadar "Dersim"de ısrar ediliyor? "Dersim"in anlamını kısa da olsa ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ne Dersim'deki tabela sadece bir tabelaydı ne "Dersim" ismi sadece bir isimdi. Doksan yıllık bir tarihin, 1937-1938 yılları arasında yine Dersim Harekâtı olarak adlandırılan ama binlerce insanın öldürüldüğü, binlerce insanın yerinden edildiği, kitaplara konu olan, tarihte hâlâ bir sır perdesi olarak birçok meselenin kaldığı bir durumdur aslında Dersim'in meselesi. Birçok araştırmacıya göre... Dersim Aslında bir araştırmacıya göre 7T formülüyle formüle edilmiş bir meseledir: Tedip (terbiye etme), tenkil (uzaklaştırma), taktil (parçalama), tehcir (göç ettirme), temsil (asimile etme), temdin (medenileştirme), tasfiye (arıtma). Düşünün ki bu harekâtın bir nedeni de medenileştirmek olarak kabul edilmişti ve güya Dersim medenileştirilecekti. Ama biz biliyoruz ki şu anda uluslararası alanda da kabul edilen standartlara göre Dersim'de bir katliam gerçekleştirilmişti. Hâlâ, dediğim gibi, binlerce insan kendi ailesinden kopmuş bir şekilde hiç tanımadığı, hiç bilmediği yerlerde, tarihinden kopmuş bir şekilde yaşamaya devam ediyor.
Birkaç gün önce bu Meclis çatısı altında dedelerini hatırlatanlara hatırlatmak isteriz değerli arkadaşlar. Bu mesele, katliamı hatırlatmakla çözülecek bir mesele değildir. Tabii ki tarihte, tabii ki ülkelerde katliamlar, soykırımlar, acılar, ölümler yaşanır ama asıl mesele tarihle yüzleşebilmek, asıl mesele o tarihten ders çıkarıp ülkede gerçekten uzlaşmacı bir iklim yaratabilmek. İşte bugünlerde bir tabelanın altında yatan, yine asimilasyon siyasetidir, yine o tabelanın indirilmesi, yok sayma siyasetidir. O tabelanın indirilmesi, aslında bir taraftan o "7T"ye bir "T" daha ekleyip "Tunceli" ifadesini söylemektir değerli arkadaşlar.
Şimdi, dediğim gibi, bir yerin ismini değiştirebilirsiniz. Gidip bir Dersim'e soralım, Dersim halkına soralım, yolda gördüğünüz insanların yüzde 90'ından "Tunceli" cevabını alamayacaksınız. Yüzde 90'ı kendini "Dersimli" olarak ifade eder. Çünkü o acılar hâlâ taptazedir, çünkü yaşadıkları; dedelerinin, ninelerinin yaşadıkları hâlâ zihinlerinde taptaze olarak durmaktadır.
İşte değerli arkadaşlar, mesele bir isme takılmaktan ziyade, mesele bir tarihle yüzleşmektir. Bu Meclisin de Türkiye'nin de Türkiye halklarının da ortak bir yaşamı kurabilmek ve barış içerisinde yaşamak için bu tarihle yüzleşmeye ihtiyacı vardır. İsimlerden korkmayın arkadaşlar; gerçeklikten, tarihten korkmayın. Asıl reddetmek, asıl yok saymak bu ülkeyi şu anki mevcut durumuna getirdi. Dersim'in Dersim olduğunu, Dersim'de katliam olduğunu, Dersim'de acıların yaşandığını bütün gruplar daha önceki konuşmalarında ifade etmişlerdi. Bu mesele konjonktürel olarak değişebilecek, tavır alınacak bir mesele değil. O açıdan, bu gerçekliği de görerek bence hakikatlerle yüzleşme zamanı çoktan geldi de geçti. Dersim'e "Dersim" ismini tekrar iade etmek aslında Dersim halkına bir öz eleştiri, bir özür mahiyetini de taşıyacaktır diyorum.
Teşekkür ederim arkadaşlar.