GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:30.05.2019

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; 15'inci madde üzerine çok konuşuldu esasında. Bundan önce, kanunun geneli üzerine yapılan konuşmalarda da sık sık değinildi. Çok uzun boylu konuşmaya da gerek yok esasında anladığım kadarıyla çünkü çok basit bir yanı var işin, o da: Büyük ölçüde idarenin yaptığı bir hata insanların, sonuç olarak, kendilerini tuzağa düşürülmüş hissetmelerine sebep olmuş ve benim gördüğüm kadarıyla, borcu olan insanların borçlarına, listeye baktığımda 110 bin lira borcu olan insanlar dahi var. Dolayısıyla da bu cezalarla ilgili bir af kararı vermek üzereyiz ve verelim, yani, sonuç olarak, bayram öncesi bir tür ikramiye gibi de olmuş olabilir bu söz konusu olan insanlara.

Fakat arkadaşlar, yine, altı çokça çizildiği gibi, bu kararın bir kanun maddesi olarak önümüze gelmiş olması ve biraz sonra da sizlerin oylarıyla da geçecek olması bizim şu soruyu sormamızı engellemiyor: Hükûmet bu kadar kaynağa ihtiyacı olduğu bir dönemde 330 milyon TL civarındaki bir alacağından neden vazgeçiyor? Sanırım bu sorunun cevabı, 330 milyon liralık kaynağın 275 bin insana tekabül ettiğinden giderseniz ve bu insanların çoğunun da İstanbul'da oturduğundan giderseniz, esasında, bu hesapça, bu kanun maddesinin önümüze gelmesinin temel sebebi İstanbul seçimleridir diye bir yorum yapmak mümkündür ve doğrusunu isterseniz ben böyle bir yorum yapıyorum başka arkadaşlar gibi.

Fakat şimdi ben başka bir konuyla bu konuyu bağlamak istiyorum ve esasında geçenlerde yaptığımız bir tartışmaya da değinmek istiyorum, KPSS sınavları ve FETÖ'nün devlet kurumlarına sızmasıyla ilgili tartışmaya. Şimdi, arkadaşlar, ben zaman zaman burada konuşma yapıyorum ve bu konuşmalarda da şunun altını çizmeye çalışıyorum: Ben geldiğim günden beri bu Meclisin çalışma tarzından, İç Tüzük'ünden rahatsızım. Yani bana göre olmaması gereken bir sürü şey var ve oluyor. Fakat FETÖ gibi bir teşkilatın devlet kurumlarına sızmasının bir yolu, geçen gün konuştuğumuz KPSS sınavlarıydı ve ÖSYM'nin yaptığı birçok sınavdı. Ve bu sınavlarda soruları çalarak devlete sızmış olduklarını anlıyoruz.

Fakat arkadaşlar, bir başka konuyu daha anlıyoruz: Bu İç Tüzük'ten, esasında FETÖ veya FETÖ'ye benzer teşkilatlar, her zaman Türkiye devletinin kurumlarına girme şansını veya onları etkileme şansını elde edebilir. Bakın, örnek vereceğim şimdi: Bu kanunun içinde bir üniversitenin kuruluşu var bildiğiniz gibi. Bir üniversite kuruluyor, olabilir, üniversiteye ihtiyacımız var, üniversite kurulsun, güzel fakat biz Komisyonda bu üniversitenin kim tarafından ve niçin kurulacağıyla ilgili sorular sorduğumuzda doğru düzgün bir cevap alamadık. Hatta bırakın cevap almayı, mesela dedik ki: "Bir yetkilisi yok mu bu 'Bulut' denilen vakfın, İstanbul Galata Üniversitesini kurmak üzere YÖK'e müracaat etmiş ve YÖK'ten de onay almış olan bu kurumun bir yetkilisi yok mu, bir soru soralım, nasıl bir üniversite düşünüyorlar, anlamaya çalışalım!" Ki sanıyorum komisyonlar, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonu gibi önemli bir komisyon, esasında bu işin teknik boyutlarına da bakması gereken bir komisyondur. Fakat arkadaşlar, böyle bir şey olmadı tahmin edebileceğiniz gibi. "Ne oldu?" diye baktığımızda, hızla böyle geçti gitti bu iş. Şimdi, o zaman insanın aklına şu geliyor: Peki, nasıl oldu? Benim anladığım kadarıyla şimdi ellerinizi kaldıracaksınız, muhtemelen destekleyeceksiniz bu kararı ama -emin olun ya da ben aşağı yukarı eminim- yüzde 90'ınız bu vakfın niçin kurulduğunu, bu üniversitenin niçin kurulacağını bilmiyorsunuzdur. Evet, bilmiyor olduğunuzu tahmin ediyorum, bu benim kanaatim, varsa aksini iddia eden çıkar konuşur. En azından Komisyon için söyleyebilirim, Komisyona bu mesele geldiğinde Komisyondaki arkadaşların da meseleye vâkıf olmadığını en azından yapılan konuşmalardan anlamamız mümkündür.

Şimdi, arkadaşlar, şunu diyebilirsiniz: "Ya, YÖK var bu işin arkasında. YÖK oradaydı nitekim, geldi. YÖK buradan izin verdiğine göre..." Bunda da mantıken haklı olursunuz ama arkadaşlar, kapatılan, Fetullah Gülen hareketine ait olan 15 üniversite de YÖK'ün onayıyla kuruldu; evet, YÖK'ün onayıyla kuruldu ve YÖK bunların hesabını vermedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Katırcıoğlu.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Kaldı ki vakıf üniversiteleriyle ilgili de bir tartışma henüz daha burada yapılabilmiş değil ama Mısır'daki -derler ya- sağır sultan duydu, Türkiye'deki vakıf üniversiteleri vakıf oldukları için kurumlar vergisinden istisna tutuluyor, devletin birtakım imkânlarından yararlanıyor ve arkadaşlar, ticari bir işletme olarak çalışıyor. Yüzde 90'ının böyle olduğunu biliyorum, bizatihi içinde yaşamış bir insan olarak bunu söyleyebilirim.

Sonuç olarak "Canım, iyi de -basından benim öğrendiğim kadarıyla- bu Bulut Vakfının kurucusu olan insan, efendim, Sayın Cumhurbaşkanımızın da tanıdığıymış." diyebilirsiniz ve dolayısıyla da böyle bir güven ilişkisi üzerinden bunu el kaldırıp onaylayabilirsiniz. Ama arkadaşlar, o zaman benim şu cümlem de meşru bir cümle olur: Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimi tek parti yönetimi, tek kişi yönetimidir ve tek kişi yönetimleri de Türkiye gibi 80 küsur milyon ve bu kadar farklılığı olan bir toplumu da yönetmeyi beceremez ve beceremediğinizi söylemek isterim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)