| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 30.05.2019 |
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında on dakikalık bir talebim vardı ama iftar vaktinin yaklaşması nedeniyle beş dakikaya çektik.
Sene 1922, henüz cumhuriyet ilan edilmemiş. O tarihte bu kürsüden, Meclisin bu kürsüsünden yapılan bir konuşmayla başlamak istiyorum: "Efendiler, bu günkü mücadelemizin amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tam sağlanabilmesi ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin aslı bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayati bölümlerinde bağımsızlık sakat durumdadır. Çünkü her devlet organı ancak maliye ile yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile uygunluğu ve denk olmasıdır. Bundan dolayı devlet yapısını yaşatmak için dış ülkelere başvurmadan ülkeyi gelir kaynakları ile yönetmek çözüm ve önlemlerini bulmak gereklidir ve bulunabilir." Sene 1922.
Sene 1932, Sovyetler Birliği'yle kapsamlı kredi ve teknik yardım anlaşması yapılır. Sovyetler'den 8,5 milyon dolar faizsiz kredi alınır ve bunun geri ödemesi mal ihracatıyla gerçekleştirilecektir. Anlaşmada yer alan yardımlar, kamu teşebbüslerinin kurulması ve sanayi projelerinin finanse edilmesinde kullanılacaktır. 1930-1938 döneminde bu alınan krediler ve akıllı yatırımlar sayesinde, 1930'lu yılların başında buğday ithal eden Türkiye buğday ihraç eden konuma gelmiştir. Sanayide yaratılan katma değer dönem içerisinde yüzde 223 oranında artış göstermiş ve üretim değeri de yüzde 388'lik büyümeyle 1,2 milyar düzeyine çıkmıştır.
Sayın milletvekilleri, özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. 1931-1938 yılları arasında dolar 2,12'den 1,12'ye gerileyerek TL karşısında yüzde 68 oranında değer kaybetmiştir yani Türkiye Cumhuriyeti'nin parası yüzde 68 oranında değer kazanmıştır. Osmanlı'dan kalan dış borçlar ödenmiştir. Yine aynı dönem içerisinde yabancı firmaların elinde bulunan toplam 3.387 kilometre uzunluğundaki demir yolu hattı satın alınarak millîleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından 1938 yılına kadar 2.815 kilometre demir yolu yapılıp hizmete sunulmuştur. İzmir limanları 1925 ve Haydarpaşa Limanı 1927 yılında yabancı devletlerden alınmış, devletleştirilmiş, yönetimine el konulmuştur. 1927 yılında Kırıkkale Mühimmat Fabrikası ve sayamayacağım birçok fabrika yapılmıştır.
Yine aynı güçlü ve bağımsız bir devlet varlığının sağlanması için güçlü bir orduya sahip olmak gerektiğini, bunun da ulusal bir savunma sanayisinin kurulmasıyla mümkün olacağını bilen bu kurucu irade, özellikle de hava gücünün önemini son savaşlarda açık bir şekilde görmüştür. Bazılarının son zamanlarda "Atatürk" demek zorunda kaldıkları Mustafa Kemal Atatürk "İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan milletler yarınlarından asla emin olamazlar." diyerek o tarihte bugünü tanımlamıştır. "Bütün tayyarelerimizin ve motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayisinin de bu hesaba göre inkişaf ettirilmesi icap eder." diyerek geleceğe projeksiyon tutmuş ve başlatmıştır.
1925 yılında Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi kurulmuş, kuruluş yeri de stratejik önemi nedeniyle Kayseri olarak belirlenmiştir. Kayseri'de kurulan bu fabrika İkinci Dünya Savaşı'na kadar toplam 112 adet değişik tiplerde uçak üretimi gerçekleştirmiştir. Üzülerek söylüyorum ki 1950 yılında, uçak yapan fabrika, uçak bakım ve onarım merkezine dönüştürülmüştür. Hani AK PARTİ'liler sık sık kullanıyorlar ya: "Nereden nereye." Şimdi gelelim, nereden nereye!
On yedi yıllık AKP iktidarı; sene 2002, dolar 1.573; sene 2019, dolar 6.100; yüzde 400 artmış. Dışarıdan buğday ithal eder hâle gelmişiz. 2002 yılında 129,6 milyar dolar olan dış borç, 2019 yılı itibarıyla 495 milyar dolar olmuştur. Satılan askerî Tank Palet Fabrikası...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Başkanım, az kaldı.
BAŞKAN - Özgür Bey, bu da kapsamlı bir konuşma yani.
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Hemen bitiriyorum, az kaldı.
Bu dönemde hukuka güven kalmamış, Millî Eğitim yazboz tahtasına dönmüş, eğitim sistemi çökmüş, esnaf borç batağında, işsizlik almış başını gitmiş, halk yoksul, yiğit muhtaç olmuş kuru soğana. İktidar sahipleri birkaç yıl daha iktidarda kalmak uğruna ülkenin seçimine, sandığına müdahale etmiş, halkın iradesini hukuku kullanarak gasbetmiştir. Unutmayın, bir gün hukuk herkese lazım olacaktır. Ülkeyi bu durumdan çıkarmanın tek yolu, biraz önce bahsettiğim, 1922-1938 ruhuna dönmek ve o ruhu ve inancı günümüze uyarlayarak yolumuza devam etmektir.
Herkesin bayramını kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)