GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tunceli kırsalında çıkan çatışmada şehit olan askerlere Allah'tan rahmet dilediğine, 8 Temmuz 2018 tarihinde Çorlu'da yaşanan tren kazasıyla ilgili Ulaştırma Bakanının, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürü ile üst yönetiminin hiç mi sorumluluğu olmadığına, Anayasa Mahkemesi önünde adalet arayan Çorlu tren faciasında yakınlarını yitiren ailelere niçin şiddet uygulandığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:12.06.2019

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şehitlerimiz canımızı yakmaya devam ediyor. Evlatlarımızın şehit cenazelerinin geliyor olması bütün ülkemizi yasa boğuyor. Evlatlarımız şehit edilmişlerdir. Şehit edilen evlatlarımızın ailelerine başsağlığı, milletimize başsağlığı diliyoruz.

Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 8 Temmuz 2018'de Çorlu'da bir tren kazası oldu. Hemen yukarıda, bizi izleyen sıralarda anneler oturuyor, eşleri oturuyor. Ayrıldılar mı? Bu annelerden bir tanesi 9 yaşında kaybettiği evladının resmini üzerinde taşıyor ama acısını yüreğinde taşıyor. Evlatlar, 9 yaşında, 6 yaşında, 12 yaşında evlatlar burada canlarını verdiler. Aradan bir yıl geçti, bir yıl geçmesine rağmen şu anda mahkemeleri devam eden sadece 4 kişi var; demir yolu bakım müdürü, onarım şefi, onarım memuru, köprüler şefi. Peki, Ulaştırma Bakanının bu konuda hiç mi sorumluluğu yok? Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürünün hiç mi sorumluluğu yok? Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının üst yönetiminin hiç mi sorumluluğu yok? Bugüne kadar tek bir kişi ciddi bir şekilde yargı karşısına çıkarılmamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edelim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Pamukova'da canımız yandı, Soma'da canımız yandı, Aladağ'da yurt yangınında canımız yandı, Rabia Naz cinayetinde canımız yandı. Canımız yanmaya, canlarımız yanmaya devam ediyor.

Bu anneler, evladını kaybedenler, eşlerini kaybedenler bir yıldan beri sadece kendi acılarını yaşamıyorlar, bir yıldan beri mücadele ediyorlar, hukuk mücadelesi veriyorlar, diyorlar ki: "Bizim gibi annelerin canları yanmasın bundan sonra bu ülkede."

Hızlı tren yapıyorsunuz, trenleri bir an önce devreye sokmaya çalışıyorsunuz ama bunun tedbirini almıyorsanız ve bu ülkede insanlarımızın ölümüne neden oluyorsa bunun sorumluluğunu da almak zorundasınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Eğer almazsanız o zaman Türkiye'de adaletten bahsedemezsiniz.

Onlar nereye sığınmak istediler bugün? Adalete sığınmak istediler. 25 ailenin yakınları yakınlarının acısıyla birlikte Anayasa Mahkemesinin önüne gidip Türkiye'ye seslenmek istediler "Bizim gibi hiç kimsenin canı yanmasın, evlatlar ölmesin." diye ama bir polis amiri dedi ki: "Milletvekillerini ayırın, diğerlerini süpürün." Gaz bombası patladı, 9 yaşındaki çocuğun dedesi baygınlık geçirdi, hastaneye kaldırıldı. Bunlar terörist mi? Bunlara şiddet uygulamanın ne anlamı var, ne gereği var? Onlar sadece orada "Türkiye'de bu acılar bir daha yaşanmasın." diye seslerini duyurmaya çalışan ölenlerin acılı yakınları.

BAŞKAN - Tamamlayalım, devam edin.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yazık değil mi? Buradan sesleniyorum: Bu konuda gerçekten sorumluluğu olan Ulaştırma Bakanının, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürünün, üst düzey yönetiminin ve gerçek suçluların yargı karşısına çıkarılmasını ve bu acılı ailelere, hiç olmazsa devlet tarafından, hatta Demiryolları tarafından bugüne kadar gidilip "Başınız sağ olsun." denmemesini buradan kınayarak bir an önce bunun da telafi edilmesini rica ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)