| Konu: | Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 12.06.2019 |
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; hepinizi ve hazırunu saygı ve hürmetle selamlıyorum.
İki cihan savaşı, iki dünya savaşı arasında daha önce hazırlanmış bir yasanın belki bugün de üçüncü dünya savaşının konuşulduğu bir zeminde ve zamanda yeniden ele alınıp değiştirilmesi belki de bir mukadderattır diyorum ama elbette ki zamanın ve zeminin değişmesiyle yasaların da hükümlerin de değişmesi kaçınılmazdır. Mecelle kaidesidir: "Ezmânın tagayyürüyle ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz." Yani zaman değişince elbette ki ona bağlı olarak hükümler de yasalar da değişecektir. Beşerî yasaları bir bünyeye benzetebiliriz, bir fizyolojiye, bir insan fizyolojisine benzetebiliriz; belli bir dönem hizmet ederler ve o dönem tamamlandıktan sonra onların da ömürleri tamamlanır. Ancak her yasanın bir ruhu var ki o ruhun kaybolması, o ruhun yok olması düşünülemez. Fakat, bu ruhun dirilmeye, diriltilmeye yani dirilişe ihtiyacı var. Bizim şu anda üzerinde konuştuğumuz, tartıştığımız ve mümkün mertebe bütün arkadaşlarımızın objektif olarak değerlendirmesini yaptığı bu yasanın, ruh itibarıyla dirilmesi için veya arzu edilen dirilişin elde edilmesi için barış hakkını gözetmesi gerekiyor. Birinci değerlendirmemiz budur, bu yasanın barış hakkına riayet etmesi gerekiyor. 82 milyonun bu hakkı var ve o hak şu anda buradaki zevatın bizzat boynunun borcudur.
Bizim barış kültürümüzün zenginliğini konuşup tartışmamıza gerek yok. Öylesine emsalsiz bir barış kültürümüz var ki hem tarihî hem toplumsal olarak bunun en güzel şekilde muhafaza edilip değerlendirilmesi gerekiyor. Diyebiliriz ki Malazgirt'ten Çanakkale'ye kadar böylesine bir birikimin, böylesine eşsiz bir manevi ve kültürel sermayenin şu anda vârisleriyiz. O zaman bu barış hazinesinin, bu barış kültürel hazinesinin bu yeni düzenlemeyle ele alınması belki de bugün en değerli adımlardan bir tanesi olacak. Neden?
Değerli arkadaşlar, Silahlı Kuvvetler, barışı en iyi anlayan, barışı en iyi okuyan ve en iyi değer biçen bir kurumdur. Neden? Çünkü savaş sanatını icra eden, savaş sanatıyla hayatını ortaya koyan ve bunu savunma mantığıyla hayata geçiren bir felsefenin sahibi olan savunma gücü elbette ki barışın da en iyi savunucusu, belki de muhafızı olma hakkını taşımaktadır.
Bakınız "Yurtta sulh, cihanda sulh..." kaidesi aslında bugün belki de en acil olarak ele almamız gereken ve hayata geçirilmesi gereken bir prensiptir. Bu prensibin koruyucusu, kollayıcısı yine Silahlı Kuvvetler olmalıdır.
Düşünce olarak, felsefe olarak biz şuna inanırız: Savaş arızidir, barış ise cevherîdir; savaş geçicidir, barış ise kalıcıdır, esastır ve kutsaldır. Bundan dolayı Silahlı Kuvvetlerin bütün hazırlıkları, silahtan tutunuz da personele kadar, caydırıcı düşünceden, niyetten ve iradeden asla bağımsız olamaz. Esas olan caydırmaktır, esas olan başkasına yani düşmanlığı esas alana karşı caydırıcı bir tedbir almaktır.
Bediüzzaman hazretlerinin çok veciz bir sözü var: "Bizim inancımız düşmanlığa düşmanlık yapmaktır." Nerede bir düşmanlık varsa esas olan düşmanlığa karşı düşmanlık yapmaktır ki düşmanlığın panzehiri de odur.
İkinci husus adalettir. Bir kanunun adaletin emrinde olması lazım, şu andaki yasanın adaletin hizmetinde olması lazım. Adaletin hizmetinde olursa ancak ve ancak, 82 milyon insanın o hakkını biz burada göz ardı etmemiş oluruz. Ne tür adaletsizlik var bu kanunda? Bakınız "adalet"in kelime anlamı -haddimi aşıyorum belki, bağışlayın- eşitliktir. "Muadil" kelimesi "adalet" kelimesinden geliyor ki müsavattır bunun anlamı. Yani adalet eşittir eşitliktir. O zaman, bu kanunda özellikle bedelliyle ilgili bir itirazımız var. Burada bir eşitsizlik var. Yoksul olan ile zengin olanın aynı ücreti ödemesi tamamen bir eşitsizliktir. Her adalet eşitlik ama her eşitlik adalet değildir.
Üçüncü husussa özgürlükle ilgilidir. Vicdan özgürlüğüyle ilgili diyoruz ki HDP olarak: Vicdani ret, bir özgürlük hakkıdır. Vicdani ret, kullanılması gereken bir seçim hakkıdır. Bunlarla ilgili bir düzenleme yapılabilir, kamu hizmetlerinde bu insanlar farklı farklı görevlerde istihdam edilebilirler.
O zaman, çok kıymetli arkadaşlarım, konuşmamı özetlersem şu üç itirazı ifade ederek huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum: Birincisi, bu yasa barış hakkına riayet etmemiş. İkincisi, bu yasa eşitlik hakkına riayet etmemiş. Üçüncüsü, bu yasa özgürlük hakkına riayet etmemiş. Bu üç hakka riayet etmesi durumunda biz birtakım...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Erdoğmuş.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Genel anlamda bu düzenlemeyi de elbette ki olumlu bulduk ama bu üç hakka riayet etmesini diliyor ve -son söz- bir müftü olarak sizinle şunu paylaşmak istiyorum: Komisyonda da istirham etmiştim ve söylemiştim. Geçen hafta Meclisimize asker aileleri ziyarette bulundular. Grup başkan vekillerimizden, partilerimizden müsait olanlarla görüştüler. Geliniz, madem bir asker alma yasası görüşülüyor, alıkonulan o askerlerle ilgili de bir çalışmamız, bir değerlendirmemiz olsun diyorum. Bu şekilde sizleri saygıyla selamlamak istiyorum.
Hoşça kalın. (HDP sıralarından alkışlar)